İstihbaratsız devlet, çöker!
Sadece istihbaratsız devlet değil, zayıf istihbaratlı devlet de çok kolay çökertilir. İstihbaratı güçlü olmayan bir devletin halkı, çok ağır katliamlara da uğrayabilir; çok büyük felâketler de yaşayabilir... Sevgili okuyucum; lisans eğitimini -ciddi anlamda- Devlet Yönetimi'nde tamamlamış ve bu konuya emek vermiş birisi olarak ifade ediyorum ki; bir devlet için İstihbarat-Haber Alma Kurumu, o devletin koruyucu zırhıdır! İstihbarat; devleti yöneten ekibin, ordunun, polisin gözü-kulağı ve en aydınlık yol haritasıdır. İstihbaratsız bir devlet yıkılmaya mahkûmdur.
İstihbarat kurumları çok özeldir ve çok saygındır. Onlar görevlerini özveriyle sessiz sedasız yaparlar. İstihbaratsız devlet, devlet olamaz. İstihbaratsız bir devlet anlayışı, dünyadaki devletlerin rejim değişikliklerinde pek çok kez denendi; ama istihbaratsız bir devletin yaşayamayacağı hemen anlaşıldı ve derhal yenisi kuruldu. Rusya'da, özellikle 1905 ile 1917 yılları arasında yakalanan Bolşevikler, Çarlığın istihbarat organı olan Okhrana'dan çoğunlukla ölümlü işkenceler gördüler. 1917 ihtilâliyle iktidara gelen Bolşevikler düşman olarak gördükleri Okhrana'yı derhal kapattılar. Ama Lenin ve arkadaşları, istihbaratsız bir devletin yönetilemeyeceğini de çabucak anladılar. Ve çok kısa sürede ÇEKA'yı -daha sonra adı KGB olacaktır- kurmak zorunda kaldılar.
İstihbarat yönetimi, başlı-başına çok büyük ve hassas bir konudur. En alt kademedeki Muhbir-Haber alma görevlisi-Ajan'dan, en üstteki analiste ve İstihbarat Başkanı'na kadar, çok üstün bir yeterliliğin aranması gerekir. Hangi kademede olursa olsun; her birinde müthiş bir sezgi özelliği kesinlikle şarttır. Son 40 yıldır öne çıkan 'duygusal zekâ' bu kurum elemanlarında -bilişsel zekâ yanında- kesinlikle aranmalıdır. Çünkü duygusal zekâ, yaratıcılığı tetikler. Akıl yetkinliği zayıf, özellikle zekâ özürlüler bu kurumlarda yer almamalıdır. Eleman seçimi çok önemlidir. Seçilecek kişi, bilgi birikimi ve yeteneklerine göre değerlendirilmelidir. Söz gelimi; fırtına gibi beyin faaliyeti olan, bilgi küpü bir kişiyi, sıradan bir 'muhbir-haber alma elemanı' yapmaya çalışan bir istihbarat yetkilisinde, kesinlikle akıl zafiyeti var demektir.
Bir istihbarat kurumu, 'haber alma' elemanıyla yaşar, desek yeridir. Çünkü onlar toplumun her kademesinde olmak durumundadırlar. Ve onlar istihbarat örgütlerinin can damarlarıdırlar. İstihbarat kurumları, bu önemli görevlileri vatan sevgisiyle donanmış, yüksek ahlâklı kişilerden seçmelidirler. Aksi olursa ne olur? Şu olur: Vicdansız, ahlâksız o tiplerin, doymak bilmez bir maddi iştahları vardır. Kendisini ve tüm ailesini, layık olmadıkları biçimde devletin en 'ballı' yerlerinde haksız olarak istihdam etmeye çalışırlar; ve bunu da başarırlar. Özellikle antidemokratik devletlerde bu tür istihbarat görevlilerinin yaptıkları işler çok daha vahimdir. Kendilerinin bir biçimde korunacaklarını bildikleri için, çok çirkin davranışlarda da bulunabilirler. Nitekim geçtiğimiz Mayıs ayında İran'da iki istihbarat görevlisinin tecavüzünden kaçmak için balkondan atlayan bir kadın, yaşamını yitirdi. Dilerim Mollalar, o görevlilere gereken cezayı vermişlerdir.
Şimdi sıra bir başka ilginç konuda...
Efendim yıllardır Ermeni Meselesi'yle ilgilenirim. Bu yaşıma kadar Türk milletine yönelik Ermeni ihanetlerinin 'müzikle' anlatımını hiç duymadım. Ne oldu biliyor musunuz? Yüksek Trafik Güvenliği Kurumu Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Ahmet Türkoğlu, "Ermeni İddialarına Karşı Müzikli Aydınlanmalar" adlı bir projesini bana gönderdi. Müziği dinledim ve inanın hayran kaldım. Sayın Ahmet Türkoğlu'nun bu eşsiz müziğini dinlemenizi öneririm. Sayın Türkoğlu'nun e.postası şudur: ahmetturkoglu34@gmail.com mailto:ahmetturkoglu34@gmail.com
Esen kalın efendim.