Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Trabya’daki Huber Köşkü’nde video konferans yönetimiyle düzenlenen Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı’nın ardından bazı gazete ve gazetecilere sert sözlerle yüklenmişti.
Erdoğan, toplantının ardından yaptığı açıklamasındaki, "Ülkemizin bu kritik dönemindeki mücadelesine katkı sağlamak yerine hepsi de yalan veya yanlış bilgilerle sürekli kin kusmak, virüsten daha tehlikeli bir hastalığın işaretidir. Dünyada hem salgının düzeyi hem de alınan tedbirler konusunda Türkiye kadar şeffaf davranan pek az ülke vardır. 'Kararlar yetkisiz kurullarda mı alınıyor?' gibi sorularla bu şeffaflığı bozmaya çalışanların amacı, özellikle de bu amacın gerçeği aramak değil, bozgunculuk yapmaktır. Her gün karanlık ve kirli zihniyetlerinin ürünü yayınlarla milletimizin kafasını bulandırmaya, gönlünü karartmaya çalışan bu tür hezeyanlara, emin olunuz, başka ülkelerde bir gün bile izin vermezler. Türkiye'de demokrasi, çoğulculuk ve çok seslilik sıkıntı değil" sözlerini Saygı Öztürk'ün “Kararları, yetkisiz kurullar mı alıyor?” başlıklı köşe yazısını akıllara getirdi.
"ADI GAZETECİLİK DEĞİL, ŞEAMET TELLALLIĞIDIR"
Erdoğan ayrıca yaptığı konuşmasında, "Bir dönem kendilerini ülkenin tek sahibi sanan ve hala aynı kibirli tavırla hareket eden bu hastalıklı zihniyetin sahiplerine diyorum ki: 'Düşün artık milletin yakasından. Her darbenin, her vesayetin arkasında siz vardınız. Her kaosun, her kargaşanın arkasında siz vardınız. Milletin değerlerine, mukaddesatına, onuruna yapılan her saldırının tetikçisi sizdiniz. Yıllardır yaptığınız işin adı gazetecilik değil, şeamet tellallığıdır.' Ama artık bu devir sona erdi. Ülkemiz sadece korona virüsten değil, aynı zamanda bu medya ve siyaset virüslerinden de inşallah kurtulacaktır” ifadelerini kullanmıştı.
Erdoğan'ı kızdıran o yazının Sözcü gazetesi yazarı Saygı Öztürk’ün 12 Nisan 2020 tarihli “Kararları, yetkisiz kurullar mı alıyor?” başlıklı köşe yazısı olduğu öğrenildi. Sözcü gazetesi yazarı Saygı Öztürk’ün “Kararları, yetkisiz kurullar mı alıyor?” başlıklı yazısında Erdoğan’a yüklenerek, “İktidar, muhalefeti dinleme gereği duymuyor. Artık iş çığırından çıkmaya başlayınca, sonunda yasak getirdiler ama bu kararla da halkı sokağa döktüler” sözleriyle iktidara yüklenmişti.
İşte Erdoğan’ı kızdıran Saygı Öztürk’ün “Kararlar, yetkisiz kurullar mı alıyor?” yazısının tamamı:
12 Eylül 1980 darbesinin sabahında gazetelerin bazıları “yıldırım baskı” yaptı ve bu baskılar satış noktalarına ulaştırıldı. Aradan 40 yıl geçti, gazetelerin satış noktalarına ulaştırılması bir yana, basılan gazeteler de elde kaldı. Gazetelerin satışı yapılmayacaksa, bu konuda basın kuruluşlarının bilgilendirilmesi gerekirken, buna da gerek duyulmadı. Anlaşılıyor ki, sokağa çıkma yasağı son anda Cumhurbaşkanı'nın talimatı doğrultusunda gece uygulamaya konuldu. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, böyle bir genelge yayımlandığını gece öğrendi. İçişleri Bakanı sokağa çıkma yasağı uygulanmasına ilişkin gece yarısına doğru genelge yayımlıyor ama bu konuda CHP'li Büyükşehir Belediye Başkanlarına hazırlıklı olmaları için bilgilendirme gereği bile duyulmadı. Sonra, halk sokağa dökülüyor. Deneyimli siyasetçi Kemal Anadol, “Sokağa çıkma yasağı ilan edip herkesi sokağa çıkaran bu kadar marifetli bir iktidar olamaz! Türkiye yönetilemiyor. Bütün alınan önlemler bir gecede boşa gitti. İngiltere'de Boris'in yapamadığı sürü bağışıklığını genelgeyle iki saatte becerdiler. Artık Bilim Kurulu taca atılmıştır” diyor.
YASAYA UYULMUYOR
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da İçişleri eski Bakanı İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener de uzun süredir “Tam karantina” uygulanması gerektiğini belirtiyorlardı. İl İdaresi Kanunu valiye, il hıfzıssıhha kuruluna yetki veriyor. İktidar, muhalefeti dinleme gereği duymuyor. Artık iş çığırından çıkmaya başlayınca, sonunda yasak getirdiler ama bu kararla da halkı sokağa döktüler.
İçişleri Bakanlığı'nca koronavirüs salgını çerçevesinde alınması gerekli önlemler konusunda 13 Mart'tan bu yana valiliklere 16 genelge ve ek genelge gönderildi. Bunları yürürlükteki mevzuat açısından inceleyen emekli/deneyimli Mülkiye Başmüfettişi Mahmut Esen şu hataları belirledi: -Tehlikeli genel sağlığı ilgilendiren genelgeler; Sağlık Bakanlığı yerine, Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulu tavsiye kararları doğrultusunda İçişleri Bakanlığı'nca yayımlandı. -Genelgelerde alınacak önlemler konusunda karar almaya yetkili organlar ve uygulanacak yaptırım konuları yeterince açıklığa kavuşturulmadı. -Bulaşıcı ve salgın hastalıklar konusunda yapılacak işler, kamunun vermesi gereken sağlık hizmetleri konusunda temel mevzuat 24.04.1930 gün ve 1593 sayılı “UMUMİ HIFZISSIHHA KANUNU” ile düzenlenmiş olmasına rağmen bu dikkate alınmıyor.
O KURULUN YETKİSİ YOK
-Vali tarafından tek başına verilmesi gereken kararlar için idare kurullarından karar alınması isteniyor. Oysa İller İdaresi Kanunu'nun 11/C maddesindeki “İl sınırları içinde huzur ve güvenliğin, kişi dokunulmazlığının, tasarrufa müteallik emniyetin, kamu esenliğinin sağlanması ve önleyici kolluk yetkisi valinin ödev ve görevlerindendir. Bunları sağlamak için vali gereken karar ve tedbirleri alır” kuralı var. İl valisinin bu görev ve sorumluluğunu il idare kurulu ile paylaşması söz konusu olamaz.
– Cumhurbaşkanının talimatlarıyla illerde oluşturulan, başkan dışında henüz üyeleri dahi kesinleşmemiş olan pandemi kurullarında yürütme nitelikli bir dizi kararlar alınıyor. Bu kurulun yaptırım gücü/yetkisi olmamasına rağmen, birçok yerde il hıfzıssıhha kuruluna ait yetkileri kullanıyor.
– Bu kurullar, koronavirüs Bilim Kurulu'nda olduğu gibi uzmanlardan oluşmalı ve danışma organı niteliğinde olmalı. Böylece kurul kararları hukuka ve yasaya da uygun olur. Pandemi konusunda uzmanlardan oluşması gereken kurul, ancak tavsiye niteliğinde karar alabilir. İl hıfzıssıhha kurulunda kararlar bağlayıcı olur. İller İdaresi Kanunu'nun 11/C maddesine göre verilmesi gereken kararların da il idare kurulu yerine vali tarafından alınması gerekir. Genelge ve ek genelgeleri incelediğimizde, bazılarına numara bile verilmediğini de gördük. Devlet hizmeti ciddiyet ister. “Ne var bunda” deyip geçiştirilmemeli.
–CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, projelerini en çok beğendiği başkanların belki de başında Amasya'nın Merzifon Belediye Başkanı Alp Kargı geliyor. Kargı, belediye olanaklarıyla yoksul yurttaşlara yalnız kuru gıda değil, yaş sebze ve meyve de dağıtıyor. Bu uygulamasıyla da yine bir ‘ilk'e imzasını attı. – İzmit'in CHP'li Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet, vatandaşa dağıttığı gıda destek kolilerini küçük esnaftan satın alması esnafa can suyu oluyor. Esnaftan alınan, ihtiyacı olan vatandaşa dağıtılıyor. Kolilerin üzerinde başkanın adı değil, “İzmit halkının hediyesidir” yazıyor. Yani, başkanın derdi reklam değil, hizmet. – Rize'nin Fındıklı ilçesi Belediye Başkanı Ercüment Şahin Çervatoğlu'nun, “Evde kal, imeceye katıl, maske üret” çağrısı büyük destek buldu. Hazırlanan maskeler, dağıtılıyor, üretimi devam ediyor. Başkan, su fiyatlarında yüzde 50 indirim yaptı, belediyenin kiracılarından kira almamaya başladı. Yaşlılara ev hizmetini ise ilk o uygulamaya koymuştu.