"Hocalı bir soykırımdır!"
Türkiye ile Azerbaycan arasındaki bütün ilişkilerin büyük bir dostluk hatta kardeşlik temeline oturduğunu artık bütün dünyanın bilmesi ve kabul etmesi gerekiyor.
Türkiye ile Azerbaycan arasında diplomatik ilişkilerin kurulması 20’nci yılını doldurmuş bulunuyor.
Türk- Ermeni anlaşmazlığını bir yana bırakarak, Azerbaycan’ın durumunu sık sık ele almamız ve devlet olarak “mesele” yapmamız icap ediyor.
Özellikle, 25-26 Şubat 1992’de Hocalı’ya giren kanlı Ermeni güçlerinin, çoluk çocuk, kadın erkek her yaştan 1300 Azeri sivili katletmelerini dünya gündemine getirmek görevlerimiz arsında yer alıyor.
Her ne kadar 26 Şubat’ta Taksim’de, Hocalı soykırımını kınamak için bir miting yapılacağı biliniyorsa da, bu protesto tek başına yetmiyor.
Aslında, 51 İslam ülkesinin iki gün kadar önce Endonezya’da aldığı “Hocalı Bir Soykırımdır” kararını bütün dünyaya duyurmak da öncelikli bir yer alıyor.
51 ülkenin parlamento temsilcileri, İslam İşbirliği Teşkilatı Gençlik Forumu’nun (İİT-GF) teklifiyle Endonezya’da İslam İşbirliği Teşkilatı Parlamentolar Birliği (İİT-PB) toplantısında Hocalı katliamını “soykırım niteliğinde” ibaresini kullanarak tanıma kararı aldığını, haber ajansları duyuruyordu.
İİT-PB’nın Endonezya’nın Palembang kentinde düzenlenen 7’nci toplantısında 51 İİT üyesi ülke, Hocalı katliamının “soykırım niteliğinde” olduğunu söyleyen bir cümleyi “Ermenistan Cumhuriyeti’nin Azerbaycan Cumhuriyeti’ne karşı saldırısı” ile ilgili geleneksel kararına ekliyordu.
Kararın aldığı son şekilde, 51 üye ülkenin, Hocalı’da yaşanan “soykırım niteliğindeki katliamın” 20’nci yılı olan 2012’den itibaren 26 Şubat’ı “uygun şekilde tanımaları” ve suçun işlenmesinden sorumlu kişilerin cezalandırılmaları çağrısı da yapılıyor.
Kararda şöyle deniliyor:
“Konferans ... üye parlamentolara (trajedinin 20’nci yılı olan) 2012’den başlayarak Azeri sivillere karşı Ermenistan kuvvetleri tarafından (Azerbaycan Cumhuriyeti) Hocalı kasabasında yapılan soykırım niteliğindeki katliamın uygun şekilde tanınması ve Hocalı katliamını yapanların adalete teslim edilmesi çağrısında bulunuyor.”
Kararın alınmasında etkin rol oynayan İİT-GF Başkanı Büyükelçi Elşad İskenderov, “Bu kararla birlikte ilk kez Hocalı trajedisini uluslararası belgelerde ’soykırım’la eşitleyen politik ve hukuki bir temel atılmıştır. İİT-PB’nin dünya parlamentolarının dörtte birini içerdiği göz önüne alınırsa, bu kararın Hocalı trajedisinin Ermeni milliyetçilerinin Azerbaycan halkına karşı uyguladıkları soykırım politikasını belgeleyen önemli bir aşamayı temsil ettiği söylenebilir. Ayrıca bu kararla birlikte soykırım kurbanlarının adalete ulaşabilmesi için gereken politik ön koşullar da sağlanmıştır” diyordu.
Bu kararın, her ne kadar uluslararası arenada bir “yaptırım” gücü yoksa bile, dünyada ve özellikle Birleşmiş Milletler’de yaratacağı atmosfer ileride yapılacak girişlere yol göstermesi bekleniyor.
Tekrar etmek gerekirse, bir Türkiye-Azerbaycan sıkı işbirliği bile, Ermeni yalanını durdurmaya ve katliamlarını tescil etmeye yeterli görülüyor.
Azerbaycan’ın büyük lideri, rahmetli Haydar Aliyev’in “Bir millet, iki devlet” sözü sırf söz olsun, kahramanlık olsun diye tarihe mal edilmiş bir “vecize” den ziyade çok büyük ve derin anlamlar, sorumluluklar taşıyor.
Gerçi oğlu, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlhan Aliyev, bu tarihi sözlerin arkasında durma gayretleri gösteriyor. Ne var ki, iki ülke arasındaki ilişkiler bir türlü istenildiği veya olması gerektiği gibi gelişmiyor.
Türk-Azerbaycan dostluğunun, kardeşliğinin sıkı ekonomik işbirliği, hatta müşterek oluşumlara dönüşmesi, her iki ülkenin de talihini değiştirmeye yetiyor.
Yoksa rahmetli Aliyev’in “Bir millet, iki devlet” sözleri sadece “vecize” olarak kalmaya mahkum görünüyor.