Hassas konular gündemi zorluyor!
Her şeyden önce, kürtaj ile ilgili olarak, Diyanet İşleri Başkanı’nın düşüncelerini “kabul” ederek konuyu mercek altına almak gerekiyor. Gerçekten de; bir yandan kürtaj “haram” sayılırken, diğer yandan bazı koşullar altında, “hayat kurtarıcı” olarak da
belirtiliyor.
Ne var ki, bu çelişki hem kafaları karıştırıyor hem de gündemi gerginleştiriyor.
Kürtaj ve sezaryen ile ilgili tartışmaları ve gelişmeleri bir yana bırakarak, tıp dünyasından bazı tespit ve rakamları tekrar paylaşmak icap ediyor:
“2001 yılında Türkiye’deki 15-19 yaşları arasındaki gebe kadın sayısı yine WHO istatistiğine göre 1000 adölesanda 51, 2006 yılında 56 iken, batı ülkelerinde bu istatistik 5-10 arasında değişmektedir.
2008 yılında WHO istatistiklerine göre Türkiye’de sezaryen oranı %36.7 olarak bildirilmiştir.
İsteme bağlı kürtaj ile gebeliğe son verilmesi işlemi Türkiye’de halen 10 haftalık gebelikler için, 18 yaşından büyük kadın ve/veya çiftin rızası halinde kanuni olarak yapılabilmektedir.
Buna isteme bağlı gebelik sonlandırılması denmektedir.
Tıbbi bir takım zorunlulukların dışında bu yapılabilmektedir.
Gebelik haftası 8 hafta ve altındaki kürtaj ile gebeliğe son verme işlemlerinde anne ölüm oranı 12 hafta (3 ay) ve üzerindeki işlemlerdeki ile kıyaslandığında yaklaşık 8 kat daha azdır.
Gebeliğe son verme işleminin yasak olduğu ülkelerde anne ölüm oranı serbest olan ülkeler ile kıyaslandığında ise 13 kat daha fazladır.
Yasaklar kadınları bilimsel, güvenli ve etkin olmayan yollara sevk ederek ölüm ve komplikasyon oranlarını arttırmaktadır.
Kabaca güvenli yol ile gebeliğe son verme (kürtaj) WHO verilerine göre yılda 70 bin kadının ölmesini önlerken, 5 milyondan fazla kadının da geleneksel yöntemlere bağlı oluşacak sakatlıklarının (belki de bir daha hiç doğum yapamaması gibi) önlendiği hesaplanmaktadır.
Geleneksel yöntemler ile güvenli ve etkin olmayan gebeliği sonlandırma yollarının senelik maliyeti (ölüm ve komplikasyonlara bağlı sakatlıklar), WHO göre 680 milyon USD; daha sonrasında çocuk olmamasına bağlı gebe kalmak için harcanan para yıllık 6 milyar USD; bu tür girişimler sonucunda meydana gelen ölüm ve komplikasyonlara bağlı iş gücü kaybının topluma maliyeti ise 930 milyon dolardır.”
Ortaya atılan, iddia, bilgi ve rakamlar paralelinde, tıp dünyasına, bazı koşullar altında kürtaja izin normal görüntü veriyor.
Sezaryene gelince, tıp dünyasının da yalanlayamadığı, lüzumsuz operasyonlar hastane ve kliniklere yayılmış bulunuyor.
Gerekmediği takdirde sezaryenle doğum yapmanın sakıncaları saymakla bitmiyor.
Kürtaj ve sezaryen gerçekten de gündemi
“hassas” bir şekilde zorluyor ve işgal ediyor.