SELCAN TAŞÇI, KÜRDİSTAN PROJESİ ÜZERİNDEN TÜRKLÜĞE VURULAN DARBENİN İZİNİ SÜRDÜ...
“Başbakan’ın özel temsilcisi”nden PKK’lı teröristlere:
VERDİK GİTTİ!
Oslo pazarlığının içeriği gösteriyor ki, bugüne kadar “demokratikleşme paketi” diye yutturulmaya çalışılan “taviz”lerin hepsi PKK’lılara verilen sözlerin yerine getirilmesiydi. Ana dilde eğitimden, seçim barajının düşürülmesi ve Kürt kimliğinin tanınmasına kadar birçok talebe terör örgütüyle oturulan müzakere masasında “olur” verildi. Fazla söze gerek yok: Hakan Fidan’ın, Güneydoğulu dört kişiye, örgüt mensubu sempatizanı olduklarını bile bile yayın hakkı tahsisini anlatırken kullandığı “verdik gitti” ifadesi her şeyin özeti...
Dikkatli gözler için, “Başbakan’ın özel temsilcisi” Hakan Fidan, MİT Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş, PKK’lı Mustafa Karasu, Sabri Ok, Zübeyir Aydar arasında “meçhul koordinatör ülke” nezaretinde yürütülen pazarlığın içinde, “Türklüğe saplanan hançerdeki parmak izlerini”nin teşhisini kolaylaştıracak onlarca “delil” var.
Ordu, bakın ne için
“operasyon yapamaz”
hale getirilmiş
“Oslo pazarlığı” sırasında Mustafa Karasu, Afet Güneş’e öyle bir şey söylüyor ki, bugüne kadar çok üzerinde durulmadı ama “Silivri yolu”nun neden döşendiğinin “gizli kanıtı” gibi ifadeleri:
“Bize şunu söylediniz; dediniz ki devlet de Genelkurmay da aynı görüşte, hükümet de... Biz buraya üçüncü Oslo’da bütün devlet makamlarının düşüncesi olarak geldik. Yani devlet bu konuda bir konsensüse girdi dediniz; önceden yoktu ama şimdi bu oldu dediniz.”
Dikkat edin 2009 yılı sonunda yapılıyor bu görüşme. Ümraniye, Balyoz, Kafes, Poyrazköy, Islak İmza süreçlerinin hepsi başlamış...
TSK komuta kademesi “el değiştirmeye” başlamış...
Ve diyorlar ki “Bu pazarlık konusunda daha önce devletin kurumları arasında anlaşma-uzlaşma yoktu ama şimdi var” !
Afet Güneş’in şu karşılığıyla birlikte değerlendirildiğinde taşlar yerli yerine oturmuyor mu:
“Ordunun şu an yaptığı planlı bir operasyonu yoktur...”
Çünkü ordu “operasyon yapamaz” hale getirilmiştir!
***
Güneş’in “devletin, toplumun hazırlanmasında MİT’in PKK’lılarla birlikte yürüttüğü çalışmalar” dan bahsettiği yerden devam edelim “pazarlığın” yorumsuz özetini iletmeye:
Afet Güneş: (...) Bu süreç önemli bir süreç. (...) Kendi kendine falan olmadı bu birlikte yürüttüğümüz çalışmaların sonucudur. Gerek devletin hazırlanmasında gerek toplumun hazırlanmasında gerek örgütün hazırlanmasında şu masada yürüttüğümüz çalışmaların çok büyük katkısı olmuştur. Beğenseniz de beğenmeseniz de yeterli bulsanız da bulmasanız da bir yıl içerisinde yürüttüğümüz çalışmalar bugün bu meseleyi Türk kamuoyunda ve Türk parlamentosunda tartışılabilir bir hale getirmiştir. (...)
Sabri Ok: (...) Devlet de arayıp hangi ilde hangi dağda birileri var ben de imha ederim demesin çünkü biz çözüm sürecindeyiz.
Afet Güneş: Peki ne kadar süre bekletmeyi düşünüyorsunuz dağlarda.
Sabri Ok: Biz istiyoruz ki en kısa sürede bu sorun çözülsün böyle altı yılda yedi yılda değil.
Afet Güneş: Yani bu, neresinden bakarsak bakalım çünkü çözümün parametreleri içinde işte basit bir takım taleplerden Anayasa değişikliğinden Öcalan’ın serbest bırakılmasına kadar çok geniş bir skala var. Talepleri şöyle bir göz önüne getirdiğimiz zaman çok geniş bir skala var. Bunların üç ayda beş ayda sekiz ayda bir senede tamamlanabilmesi söz konusu değil. (...)
Öcalan’a kuryelik itirafı
Afet Güneş: ...içeri giriyoruz konuşmuyoruz biz sana bilmem ne getirdik falan demiyoruz al şunu içinden oku diyoruz. (...) Açıkçası adam bir başlıyor zaten o da böyle sindire sindire okuma derdinde oturuyor bir buçuk saat okuyor. (...) O okuyor biz oturuyoruz. Artık bir buçuk saatin sonunda zaten üstünde çok da tartışma yapmak istemiyoruz. Şimdi sen çevir arkasını diyoruz ne diyeceksen de diyoruz. Onun da yazması maşallah bir yarım saat kırk beş dakika sürüyor. (...) Devlet size çok büyük bir fırsat yaratmış durumda. Sizin karşılıklı olarak birbirinizle iletişim sağlamanızı dolaylı dahi olsa fikirlerinizi birbirinize yansıtmanızı yazışmanızı çizişmenizi onlar üzerinden karşılıklı görüş teatilerinde bulunmanızı sağlıyor (...)
Habur’da hukuk
ihlal edildi
Afet Güneş: Habur bizim iki buçuk senedir neredeyse yürüyen tüm ilişkilerimizin Ankara’dan başlayarak söylüyorum, özelde kırılma noktasını oluşturdu. Gelenler yeteri kadar eğitim almamışlardı ve ne amaçla geldiklerinin bile farkında değillerdi. Adeta bir siyasi gösteriye dönüştürüldü. Burada sizin de çok iyi bildiğiniz gibi hukuk ihlal edildi. Her şey yok edildi. Amaç size verilen bir takım sözlerin tutulmasıydı. (...)
Muhalefeti PKK’ya
şikayet ediyorlar
Hakan Fidan: (...) sürekli negatif şeyler gelmeye başladı. Yani buradan dolayı efendim oy kaybediyoruz Batı’da görüştüğümüz geniş kitleler bizden şey yapıyor. Tabii muhalefetin özellikle Habur’dan sonra ortaya koyduğu ajitasyonun etkisi şu anda giderek büyüyor. İçişleri Bakanı hakkında gensoru verildi biliyorsunuz. O bu işe aylarını, yıllarını verdi. Afet Hanım’la beraber ciddi bir moral bozukluğu yarattı. Çünkü oraya herkes bir milat olarak bakıyordu. Ondan sonra bu sorun da hükümetin daha cesur adımlar atmasına ilişkin meşru bir hak zemini de hazırlanacaktı psikoloji de hazırlanacaktı. (...) Ben bunu anlattım Sayın Öcalan’a dedim ki Başbakan bunu sürekli anlatıyor. Ama dedim biz bir şey gördük o da şu, bu hükümetin yaptığı çok reformlar var, yani Kürt kimliğini tanımadan verdiği sosyal haklara kadar (...)
Alanda teröriste düşman
vali ve emniyet müdürü yokmuş!
Hakan Fidan: Hem sizden hem Sayın Öcalan’dan yani bizim perspektifimiz bu sürecin kesintisiz devam ettirilmesi. (...) Ama bütün bu süreç içerisinde dediğim gibi siyasi iktidarı bu noktada attığı adımlardan dolayı sıkıntıya düşürücü bir unsurun olmaması lazım.(...) Diğer konularda bu gözaltına almalar şunlar bunlar ben bunları, gittiğim zaman İçişleri Bakanı ile uzun uzun konuşacağım. (...) İçişleri Bakanı da sosyal psikologdur. Bu noktada iyi çözümlemeleri var. Anlıyor. Ama aynı zamanda siyasetin gereklerini de iyi bilen ona göre bazen farklı demeçler verebilen bir insan. (...)
Alandaki valiler, emniyet müdürleri bu noktada gerçekten çok değerli insanlar. Yani şu anda sizi bilmiyorum, spesifik olarak isim vererek şikayet edebileceğiniz şu adam düşmandır, bu adam şeydir. Geçenlerde bir olay oldu Başbakanlık’ta. Bir komisyon var bu televizyonlara ruhsat veren. (...) Bir il Güneydoğuda, oradan dört tane isim var. Dört ismin dördüne de örgüt mensubudur, sempatizanıdır diye görüş var. Haklarında valiyi aradık dedik ki eskiden benle beraber çalışıyordu. Dedim hayırdır ya dedim ben sana bir şey soracağım şimdi nedir böyle böyle bir talep var. Dedi efendim zaten olmayan yok ki dedi verin gitsin dedi. Şimdi tamam dedik öyle verdik gitti. (...) Adamın adı işte, bilinen örgüt sempatizanıdır, destekçisidir şudur budur, bir noktaya kadar bunların hepsi yönetilir, tolere edilebiliyor. (...)Her sene on bin tane öğretmen alınır, adamı alıyorsun Güneydoğu’da öğretmen açığı var. (...) İktidar beş sene önce dedi ki biz dedi yerel yönetimler yasasını geçiriyoruz, belli şeylerin mahalli teşkilatlarını kaldırıyoruz. Milli eğitim, şunlar bunlar bakanlıklarını kaldırıyoruz, valiliklere ve belediyelere veriyoruz. İlk önce valiliklere, uzun vadede belediyelere gidecek. Aslolan şudur, yani şimdi Hakkari’de yol yapılacak Ankara’dan devlet planlama teşkilatından görüşülüp şeye çıkıyor, işte Çemişgezek’te ne olacak şurada ne olacak. Bu adamı şimdi öğretmen alacaksınız, oradaki valiliğe kontenjan verilecekti. Valilik bu öğretmeni alacak adam oraya gidecek kardeşim bilinçli olarak geliyor ben burada öğretmenlik yapacağım. (...)
Kim dost kim düşman belli değil Siyasi
mücadeleyle hedeflerinize ulaşırsınız
Hakan Fidan: (...) Ben demokratik mücadele içerisine girip de dünyada sonucuna ulaşamamış hiçbir hareket görmedim. Bakın dünya siyasi tarihine devrimler tarihine Gandi’den tutunda Polonya’daki işçi hareketine efendime söyleyeyim Güney Amerika’daki hareketlere varana kadar bakın demokratik siyasi mücadele verip de meşru kabul edilebilir evrensel hedeflerine ulaşamamış hiç bir hareket görmedim. (...)
Sabri Ok: Biz de kendi ana dilimizde eğitim istiyoruz yani talepler anlamında. (...) Tamam biz bu adımları atacağız ama mesela yüzde yedi baraj düşürülür mü(...) Örneğin biz diyebiliriz ki bu kadar tutuklu var biz adım atalım doğru ama adım atarken insanlar belediye başkanı il başkanı da dahil herkes içerde...
(...)
Hakan Fidan: (...) Benim bizzat burada oluşum size sistematik bir müzakereyi ve bir araya gelişi teklif edişim sonra sayın Öcalan’ın sizle iletişim kurmasına bizim kısıtlı şartlarda da olsa izin vermemiz sizden mesaj götürmemiz sonra çeşitli iletişim kanalları bulmaya çalışmamız bu hafta İçişleri Bakanı da parti yetkilileri ile görüşecek bütün bunların hepsi kamuoyunda bizleri zor duruma düşürmeyecek bir modelite icat edip problemi karşılıklı çözme yönünde atılan adımlardır. (...)
İmralı’daki “cani” değil
“yetenekli adam”!
Hakan Fidan: Yok olmazsa olmaz şimdi dedim ya bizim toplum bir tane yetenekli adam buldu mu kendisi çünkü tembel çalışmak istemiyor ki o yetenekli adamın sırtına yüklen git.
Sabri Ok: Hepsi onun sırtına. Devlet de yüklüyor bizde yüklüyoruz. (...)
Patlayıcıları boşver
sürecin canı sağ olsun
Afet Güneş: Biliyoruz metropolleri de doldurdunuz bu arada patlayıcılarla doldurdunuz.
Sabri Ok: Yok canım.
Afet Güneş: Hepsini biliyoruz.
Sabri Ok: Onlar bir tarafa biz bu süreci ilerletelim önemli olan o. (...)
Koordinatör’den
“aferin”i kaptılar
Arabulucu: Güzel evet her iki tarafı da tebrik etmek istiyorum sürecin bu yönünde trafik ışıkları yeşile dönmüş gibi görünüyor ve her iki tarafında bu eylemsizlik sürecine devam edilmesi gerektiğini düşünmesi bizleri mutlu etti..
Afet Güneş: Artık kendilerini Ankara’da görmek isteriz çünkü en azından mektubu getirecek.
Arabulucu: Teşekkür ederim bizi mutlu ettiniz. Dağa da gitmemiz gerekecek teşekkürler.
YARIN: KİM NASIL YORUMLADI?