Gazze Şeridi'nde 2 bin 326 kadın ve 3 bin 760 çocuk öldürüldü

Gazze Şeridi'nde 2 bin 326 kadın ve 3 bin 760 çocuk öldürüldü

İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırılarında 7 Ekim’den bu yana 2 bin 326 kadın ve 3 bin 760 çocuğun öldüğü açıklandı.

BM kuruluşları, bunun tüm can kayıplarının yüzde 67’sine tekabül ettiğini bildirdi. BM, sağlık tesislerinin bombalanması, su ve elektrik kesintileri, gıda ve ilaç sıkıntısı nedeniyle kadın doğum, yeni doğan ve çocuk bakım servislerinin altüst olduğunu ifade etti. BM, acilen çatışmaya insani ara verilmesi ve sivillerin korunması gerektiğini vurguladı.

BM Fonu (UNFPA), BM Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ile BM Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) Gazze'deki gelişmelere ilişkin ortak açıklama yaptı.

Bombardımanların sağlık tesislerine büyük zarar verdiği işaret edilen açıklamada, su ve elektrik kesintileri, kısıtlı gıda ve ilaç sıkıntısı nedeniyle kadın doğum, yeni doğan ve çocuk bakım servislerinin altüst olduğu ifade edildi.

Açıklamada, halihazırda Gazze'de 50 bin hamile kadının bulunduğu belirtilirken 14 hastane ve 45 sağlık merkezinin kapanmasıyla bazı kadınların barınak, ev veya enkazlar arasında doğum yaptığı kaydedildi.

"Yeni doğanların hayatı pamuk ipliğine bağlı"

Yeterli bakım olmadığı için gebelikte anne ölümlerinde artış beklendiği aktarılan açıklamada, "Yeni doğanların hayatı pamuk ipliğine bağlı. Eğer hastanelerin yakıtı tükenirse, kuvöz ve diğer tıbbi teçhizatlar çalışamayacağı için, yoğun bakım ve yeni doğan bakımına muhtaç 130 prematüre bebeğin hayatı tehlikeye girer." uyarısında bulunuldu.

Açıklamada, Gazze Şeridi'nde 2 bin 326 kadın ve 3 bin 760 çocuğun öldürüldüğü, bunun tüm can kayıplarının yüzde 67'sine tekabül ettiği bildirilirken "Bu her gün 420 çocuğun öldürüldüğü ya da yaralandığı anlamına geliyor. Bunlardan bazıları sadece bir kaç aylık bebekler." ifadesi kullanıldı.

Acilen çatışmaya insani ara verilmesi gerektiğinin altı çizilen açıklamada, siviller ve özellikle çocukların uluslararası insancıl hukuk uyarınca korunması gerektiği vurgulandı.