Emmanuel Macron, Marine Le Pen'in aşırı sağcı National Rally (RN) Partisi'nin Avrupa seçimlerinde elde ettiği destek artışının ardından 9 Haziran'da Fransa'da erken seçime gidileceğini açıkladığında bunun bir kumar olduğunu biliyor olmalıydı.
Macron'un merkezci ittifakı, 2022'de parlamento çoğunluğunu kaybederken, o zamandan beri bölünmeler ve düzensizliklerle boğuşuyor. RN ise son aylarda hiç olmadığı kadar güç kazandı. Macron, beklenmedik seçimlerin Fransız seçmenlerin kimi yönetmek istediklerini seçmeleri için bir "netleşme anı" sağlayabileceğini duyurmuştu. Macron, Pazar gecesi gerçekleştirilen oylamanın ilk turuna ilişkin sandık sonuçları açıklandığında, çektiği restin geri teptiği acı bir şekilde gördü.
Anketör Ipsos'a göre sandıklar kapandıktan sonra açıklanan ilk gayrıresmi sonuçlar, Le Pen'in partisi %34.2 oyla ilk sırada gösteriyordu. Jean-Luc Mélenchon'un partisi liderliğindeki dört partili sol ittifak, Yeni Halk Cephesi (NFP) %29,1 ile ikinci olurken, Macron'un müttefiki Ensemble %21,5 oy oranıyla üçüncü sıraya yerleşti. Seçimlere katılımın Fransa için alışılmadık derecede yüksek olduğu göz önüne alındığında, nihai sonuçlar değişebilecek olsa da seçmenlerin Macron'u oynadığı kumar için ödüllendirmeye istekli olmadığı şimdiden görülmüş durumda.
Seçmenler bu seçimin öneminin açıkça farkındaydı. Öğleden sonra % 59,39'a ulaşmıştı ki bu da 1980'lerden beri seçimlerin bu aşamasındaki en yüksek katılım oranı olarak kayda geçti. Hatırlatmak gerekirse 2022'deki seçimlerde seçmenin yalnızca %39,42'si oy kullanmıştı. Ancak katılım oranı Macron'un yanlış hesaplamasını daha da belirgin hale getidi.
7 Temmuz'daki ikinci tur oylaması, muhtemelen üç taraflı bir yarış şeklinde cereyan edecek. İkinci tura katılmaya hak kazanan adayların kayıtlı seçmenlerin en az %12,5'inin oyunu almış olması gerekiyor; daha yüksek bir katılım, daha fazla sayıda sandalye için üçlü bir ikinci tur olasılığını arttırıyor. Bir kamuoyu araştırmacısı, ilk tur sonuçlarına dayanarak 577 sandalyeden 315 kadarının üç adaylı ikinci tura kalacağını tahmin ediyor.
Her ne kadar sol ittifak NFP ile Macron'un partisi ve müttefikleri birbirlerini az çok küçümsüyor olsalar da aşırı sağın önünü kesmeye yönelik pragmatik bir arzu, iki bloğun RN adaylarını durdurmak için birlikte çalışmasını sağlayabilir. Diğer bir deyişle sol ve merkez, adaylarını geri çekerek ya da tabanlarını diğer partilerden aday seçmeye teşvik ederek teorik olarak bunu başarabilir. Ancak bu tür strateji tartışmalarında asıl koz NFP'nin elinde olacağa benziyor: Anketörler ilk turdaki performansına dayanarak 165 kadar sandalye kazanabileceğini, yani parlamentonun ikinci büyük partisi olacağını söylüyor.
Peki şimdi neler olacak? İkinci tur oylaması 7 Temmuz'da yapılacak ve bu oylamada da ilk turdaki sonuç tekrarlanırsa Le Pen'in partisi hükümeti kurma hakkını elde edecek. Şayet bu senaryo gerçek olursa Le Pen'in partisini temsil eden 28 yaşındaki aday Jordan Bardella, Fransa'nın bir sonraki başbakanı olacak. Bardella seçim kampanyası boyunca partisinin salt çoğunluğu kazanmadığı sürece bu görevi üstlenmeyeceğini söyledi. Böyle bir senaryo, aşırı sağın modern Fransa'da eşi benzeri görülmemiş bir güce sahip olacağı anlamına geliyor. Aynı zamanda ülkeyi, cumhurbaşkanı ve başbakanın en temel konularda karşı karşıya geleceği, eşi benzeri görülmemiş bir siyasi istikrarsızlık dönemine sokma riski de var.
Ancak sol ve merkezci ittifaklar bunun olmasını engellemeyi başarsa bile şimdiden netleşen iki gerçek önlerinde duruyor: Emmanuel Macron artık sonuçlar ne olursa olsun bu seçimde kaybetti ve Fransa gemisini gelecek yıllarda aşırı sağ rüzgarlar yön verecek.