Evren Devrim Zelyut / Özel Haber
Dolar/TL’de 4 Haziran’da 8,75 seviyesini gördükten sonra başlayan gerileme 11 Haziran’a geldiğimizde 8,30 seviyesinin altının test edilmesini doğurdu.
Uzmanlar ise dolardaki bu gerilemeyi şu iki nedene bağladı:
1- Amerika’da enflasyon, beklentilerin üstünde %5 olarak geldi. Ancak normalde böylesine yüksek bir enflasyonun Amerikan tahvil faizlerini yükseltmesi gerekirken tamamen tersi bir durum oluştu. Raporun alt detaylarına baktığımızda Amerika’daki bu fiyat artışının geçici olmasına yönelik işaretleri gördük.
Örneğin otomobil fiyatlarının artışında ‘Çip Krizi’ gibi bir faktörün olduğu, salgın nedeniyle hane halklarının otomobile olan talebinin artmasının fiyatları yukarı çektiği, bunun da geçici bir durum olduğu belirtiliyor. Ayrıca ABD’de ekonomin başarılı bir aşılama sonrası açılmasıyla birlikte bekleyen/ertelenmiş talebin devreye girdiği de söyleniyor. Yani evlere hapsolmuş insanlar hayata katıldıkça bilet fiyatları, otel fiyatları, tur fiyatları v.b. arttı. Ancak piyasa bu artışın aynı şiddette devam etmeyeceğini düşünüyor, buna bağlı olarak tahvil faizlerinde gevşeme görüldü, bu durum Türkiye’de de kuru düşürdü.
ERDOĞAN-BİDEN GÖRÜŞMESİ
2- 14 Haziran Brüksel NATO Zirvesi’nde Biden-Erdoğan görüşmesinde Türk ekonomisinin yaşadığı sıkışma nedeni ile başta S-400 olmak üzere, Amerika’ya tavizler verileceğine dair beklentiler hakim.
Verilecek tavizlere bağlı olarak Biden’dan olumsuz bir açıklama gelmemesini AKP’nin iç kamuoyuna bir başarı olarak yansıtması bekleniyor. Neticede Amerika gibi bir güçle ters düşülmemesi piyasalardaki stresi azaltan bir unsur olarak CDS’leri düşürüyor ve kur geriliyor.
Ancak yukarıdaki gerekçelerin kalıcı düşüşler yaratmasının zor olduğu da piyasada konuşuluyor. Çünkü Türkiye’de enflasyon sorunu çözülmeden Lira’daki değer kazançları sadece sınırlı bir süre etkili oluyor. Bu nedenle hane halkı ve firma sahiplerinin 8,30/8 arası sattıkları doları yerine koyacakları da kuvvetli bir ihtimal olarak piyasada konuşuluyor.