Ermeni soykırımı mı ekonomi mi daha önemli?
Bu hafta başındaki yazımda haftanın dış politika konusunda çok hareketli geçeceğinin altını çizmiştim. Öyle de oldu. Ve işin güzel tarafı bu dış politika gelişmelerinde AKP ve Erdoğan sürekli kaybetti. Ama bu kayıplarda Türkiye’nin de Türklerin de hiç günahı yokken hanesinden bir şeyler gitti. Gerçi onların pek umurunda değil ama bizim çocuklarımızın, torunlarımızın aleyhine oldu.
Hafta başındaki ilk gelişme; Kıbrıs’ta Erdoğan hükümeti tarafından Rauf Denktaş’ı devirmek amacıyla zorlanarak iktidara taşıtılan Talat’ın partisinin seçimleri kaybetmesi oldu. Bu öylesine bir kayıptı ki önceden bunu hisseden Talat, Washington’a gelerek, Amerikalılardan kendisini kurtarmalarını istedi. O ve partisi, Türkiye’de AKP’nin oynaya oynaya bıktırdığı Ergenekon kartlarını da açmasına rağmen, halktan ters tepki gördü ve Denktaş’a yakın parti Meclis’te tek başına iktidar oldu.
Erdoğan elini uzatarak Kıbrıs’taki iktidar değişikliğini kutlayacağına tehdit etti. Zaten başka bir şey de beklenmiyordu.
Ergenekon dedim de aklıma geldi. Geçtiğimiz hafta içinde Amerikan resmi makamlarının gündemine Ergenekon kelimesi girmeye başladı. ABD Dışişleri Bakanlığı basın toplantılarında iki gün üst üste bu konu gündeme getirildi ve soru soruldu. Bu konudaki yanıtlara Türk basınında rastlamak pek mümkün değil ama gerçek, önümüzdeki günlerde çok sayıda sorunun gündeme geleceğine işaret ediyor.
Haftanın ikinci büyük olayı; sözde Ermeni soykırımı konusu. Biliyorsunuz tasarı verildi. Temsilciler Meclisi Başkanı Pellosi de destekleyeceğini söyledi. Ben bu yazıyı yazarken daha ABD Başkanı beklenen Ermeni bildirisini yayınlamamıştı. Duyduğum kadarı ile ABD Başkanı Obama, bu konuda Washington’daki soykırım müzesi diye çevirebileceğimiz “Holocaust Museum” da bir konuşma yapacaktı. İlginçtir, bu müzede Adolf Hitler’in söylediği ileri sürülen Ermeni soykırımı ile ilgili sözleri de bir panoda bulunuyor.
Bu müzeye konuşma için ilk kez bir ABD Başkanı gidecek. Bir de Ronald Reagan müzeyi açmak için gitmiş ve bir konuşma yapmıştı. Anlaşılan bu sembolik ziyaretle konuşmasında soykırımı kelimesini geçirmeyecek. Acaba ne fark eder, katliam dediler, cinayet dediler, dedelerimiz Osmanlıyı katillikle suçlayıp bize de size değil, dedelerinize küfrediyoruz dediler.
Ankara’da Dışişleri, Ermenilerle anlaşıldığını açıklamış. Nelerde anlaşıldığı henüz bilinmiyor. Belki Ermenilere birkaç sus payı verilerek bir dönem geçirilmeye çalışılacak. Başbakanın canı zaten sıkkın, daha fazla sıkmamak için Türkiye’yi vermişler, Kars’ı vermişler çok mu? Ne gam yani?
Hafta sonunda gene Ermenilerle Türkler Washington’daki elçilik binası kaldırımlarında, karşılıklı olarak gırtlaklarını yırtarak birbirlerine bağıracak. California’da Türk konsolosluğu önünde Ermeniler gösteri yapacak. Sonuçta o kadar bağırıp çağırmaya rağmen Ermenilerin istediği olacak. Kanada’dan büyükelçiyi çağırmış Ankara, onlar da çok üzüldü. Sıkıysa nükleer enerji anlaşmasını iptal et. O zaman Kanada’yı incitirsin.
Bu arada hafta sonunda Washington’da IMF ve Dünya Bankası’nın Bahar Toplantıları başlıyor. Geleneksel olarak bu toplantı öncesi yayınlanan “Dünya Genel Görünüm Raporu”nda Türk ekonomisinin yüzde 5,1 daha küçüleceği vurgulandı. Bu rapordaki sözler bile bizim AKP iktidarının dünyadan, en kötüsü Türkiye’den haberi olmadığını ortaya koyuyor.
IMF, dünya ekonomisinin yüzde 1,3 küçüleceğini buna karşılık Türk ekonomisinin 5,1 küçüleceğine dikkat çekiyor. Ne kadar krizin teğet geçtiğini görüyorsunuz. Aslında siz gözlerinizi kapatıp bir gerçeği görmek istemezseniz bile, önümüzdeki günlerde her şey çok hızlanacak. Gözünüzü kapasanız bile, o pis kokuyu koklayacak, acı tadı ağzınızda hissedeceksiniz.