Erdoğan, Aydın Doğan'a değil başkalarına bağırıyor

Bu kadar yıldır dış politika izleye izleye, bazı şeylerin, özellikle dışarıdan kaynaklandığını veya dışarıda koparılan fırtınaların tesadüfen öğrenildiği ya da aniden ortaya çıkarıldığı gibi bir olay olamayacağını öğrenmiş bulunuyorum. Hatırlarsanız bundan yedi ay önce yazdığım, “Sırrınızı biliyorlar” başlıklı yazımda birazcık uyarmaya çalışmıştım.

Onlar Türkiye gibi kullandıkları bazı ülkelerin politikacılarının hangi açıkları var, nerede iş kurmuşlar, parasal kaynakları nedir, hangi bankalarda gizli hesapları bulunuyor. Yolsuzluklara bulaşanlar kimler, gizli yaşamlarında aile dışı ilişkileri var mı, bunları bilirler.

Eğer politikacılar ahlaklı ve yolsuzluk konusunda bir açık bulamıyorlarsa o zaman sağlık durumunu öğrenirler. Bazı Amerikan istihbarat örgütlerinin bunu anlamak için tuvaletlerine özel aygıtlar koyarak idrar tahlillerinden hastalıklarını öğrendikleri Amerikan basınında yer almıştı.

Buna benzer bir olayı Ecevit iktidarında yaşamıştık. Washington’u Clinton döneminde ziyaret eden Ecevit’in oteline özel doktor yollayarak kendisinin gizlice muayene ettirildiği söylenmişti. Sonra da Türkiye’de Ecevit’in sağlık sorunları nedeniyle nasıl devrilmek istendiğini de hatırlarsanız ne demek istediğimi kolayca anlarsınız.

Evet, onlar bilirler ve yeri geldiğinde de şu anda Türkiye’nin gündemine oturduğu gibi veya oturtulduğu gibi de kullanırlar. İşlerine yaramadığını anladıkları zaman veya çıkarları için bir tehdit oluştuğu zaman birden olaylar tetiklenir.

Son Deniz Feneri olayı da bence böyle bir şey. Bu durum yeni bir şey değil. Bu skandal yıllardır bilinen bir olaydı. Benim merak ettiğim konu ise neden şimdi bu olayın tetiklendiği. Ellerinde gül gibi, istedikleri gibi kullandıkları bir siyasi iktidar varken. Bence bunu tetikleyen ABD değil Avrupalılar. Bu olayın nereye kadar uzanacağını da biliyorlardı. Onları tedirgin eden önemli bir şey olmalı.

Acaba Erdoğan hükümeti ve AKP Batı dünyasında endişe yaratacak ne yaptı? Şimdi AKP kurmaylarının bunu bulmaları gerekir. Aslında bakmayın Tayyip beyin, Aydın Doğan ve yayın organlarına bağırıp çağırarak sinirlenmesine. Aslında onu sinirlendiren-kızdıran, bu kadar taviz vermelerine, her dediklerini yapmalarına rağmen bu durumu neden ortaya çıkardıkları. Yani birilerinin neden iplerini çektiği konusu.

Bence onların bu olayları başlatmaları konusunda bazı ipuçları var. Bu olay belki bir uyarı, belki de AKP ve Erdoğan için sonun başlangıcı. Benim aklıma gelenler herhalde onların da aklına geliyordur, ama sanki bizimkilerin tepkileri “Bize bunu neden yapıyorsunuz” tepkisi.
Galiba geçen yıl seçimi kazandıktan bu yana AKP ve Erdoğan’ın izlediği çizgi Batı’yı korkuttu. Yanı başlarında, sınırlarında, bir şeriat devleti istemediler. Onlar AKP’nin kolayca kendi yönlerinde gidebileceğine, daha ılımlı ve daha hoşgörülü dinci bir parti yönetimiyle hem işlerini halledip hem de Türkiye gemisinin istedikleri sularda seyretmesini sağlayacaklarına inanıyorlardı.
Ancak durum hiç de istedikleri gibi olmadı. Gerçi Erdoğan hükümetinden istedikleri her şeyi almışlardı. Topraklar, kapitülasyonlar, bankalar, Atatürk döneminden bu yana 80 yılda ayakta duran tüm kuruluşlar. Her şeyimizi aldılar. Artık milli olan bir şeyimiz kalmadı. En son kafamızdaki düşüncelerden dolayı yargılanmaya başladık. Öylesine devlet vatandaşlarını izlemeye aldı ki Abdülhamit dönemi solda sıfır kaldı.

Sonuç. Sonuç, hoşgörüsü olmayan katı bir dinci devlete doğru yönelen bir Türkiye. İran bile bizim yanımızda neredeyse daha hoşgörülü kalmaya başladı. Onların liderleri, beğenmediğimiz Ahmedinecat, altın çadırlarda, saraylarda tatil yapmıyor. Halkın arasına korkmadan girebiliyor. Halkıyla kavgalı değil. Onun kavgası başkalarıyla.

Evet, benden söylemesi. Bakmayın Tayyip beyin Aydın Doğan ve onun medya grubuna haykırmasına. O aslında Almanya’ya, AB ülkelerine bağırıyor. Ayıp ettiniz diyor. Bu bize, bana yapılır mı diyor. Anlayın artık. Erdoğan ve taifesi iplerinin çekildiğini biliyor artık.

Yazarın Diğer Yazıları