Erbakan’ı İsviçre’den ihtilalciler mi getirtti?

Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın Türkiye Odalar Birliği’nden olaylı bir şekilde uzaklaştırılması, bütün yurtta yankılar uyandırmış, yer yerinden oynamıştı...
Özellikle Anadolu’nun ücra köşelerinden Ankara’ya gelip Erbakan’ı Genel Başkanlığa seçenler, küplere binmiş, mücadeleyi hiç bir zaman bırakmayacaklarını “Muhterem hocalarına” bildirmişlerdi...
...Ve Ahmet Tefik Paksu’nun Selanik Caddesi’ndeki 9 numaralı evi, mücadele için bir karargah olmuştu...
Osman Yüksel Serdengeçti, Arif Hikmet Güner, Hasan Aksay, Aslan Topçuoğlu, İsmail Hakkı Yılanlıoğlu ve genç gönüldaşlar, Necmettin Erbakan Hoca’yı geç saatlere kadar dinliyor, önemli ve gizli görüşmeler yapılıyordu...
Nihayet, Erbakan politikaya atılmak üzere Adalet Partisi’ne müracaat ediyordu... Ne var ki Adalet Partisi’nin kurmayları şiddetli bir muhalefet içinde, Erbakan’ın partiye alınmamasını istiyorlardı...
Bir “Truva Atı” gibi değerlendirilen Erbakan veto edilmişti...


“Tek adam geliyor”
Artık tek çarenin, bağımsız olarak “tek başına” bayrağı açmak olduğu ortaya çıkmıştı... Bu arada, diğer kuvvetli bağımsız adaylarla da sıkı bir işbirliğine gidilmiş ve Erbakan’ın Konya’dan bağımsız aday olacağı yayılmıştı...
Erbakan’ın Konya’daki karargahı olan teras katına kimler gelip gitmemişti ki?
1969 seçimlerinin sathı mailine girilmişti...
Erbakan, ilk gövde gösterisini Konya’da yaptığı gün, yer yerinden oynamış, tarihi şehir heyecanlı günlerden birini daha yaşamıştı...
Konya Caddesi “Mücahit Erbakan” tezahüratlarıyla inliyordu...
Prof.Dr. Necmettin Erbakan seçimlerde 40 bin küsur oy alıyordu... Yani üç milletvekiline yetecek oy...
Konya, Necmettin Erbakan Hoca’yı Türk siyasi hayatına kazandırmıştı... Kurbanlar kesiliyor, dualar ediliyor ve davul zurnalarla Erbakan, Ankara’ya uğurlanıyordu...
Günler günleri kovalayacak ve sıra bir siyasi partide toplanmaya gelecekti.. Türkiye çapında başlayan harekat, artık bir siyasi partide birleşecek, kanalize edilecek ve güçlenecekti... Bir siyasi parti doğuyordu...


Milli nizam doğuyor
Toplantının başlamasından birkaç dakika önce partiye ad bulunmuştu...
Milli Nizam Partisi sembolü ise “Şehadet parmağı havada sağ el...”
Kurulmasıyla beraber, Anadolu’da yıldırım hızıyla teşkilatlanan Milli Nizam Partisi’nin birinci büyük kongresi 24 Ocak 1971’de Ankara’da Selim Sırrı Tarcan Kapalı Spor Salonu’nda yapılmıştı...
857 delegenin katıldığı büyük kongrede, Erbakan oybirliğiyle Genel Başkanlığa seçilmişti...
...Ve Ankara’nın bir bahar sabahında, Anayasa Mahkemesi’nin açtığı davaya bakılmaya başlanmıştı.
Anayasa Mahkemesi, çeşitli yerlerde konuşulduğu ileri sürülen ve suç teşkil ettiği belirtilen hususların, delil olamayacağı kanaatine varmış, ancak sık sık tekrarlanan ve Bursa Gençlik Kolu tarafından broşüre basılan Milli Nizam Partisi’nin meşhur marşı yüzünden partiyi kapatma kararı almıştı.
Partinin Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmasına neden olan marşın bir bölümü şöyleydi:
Herkes duyacak, bilecek
Saklanmaz, gayrı bu gerçek,
Yaprak, yaprak, çiçek, çiçek,
Tek yol İslam yazacağız.
Kuruluşunu 26 Ocak 1970’de resmen yapan ve bir yıl içinde, bütün yurt çapında teşkilatını tamamlayan Milli Nizam Partisi’nin birinci büyük kongresi de 24 Ocak 1971’de toplanmıştı.
Erbakan liderliğindeki Milli Nizam Partisi, bir yıl boyunca büyük adımlar atmış, binlerce kayıtlı üyesi ile Türkiye’nin üçüncü büyük siyasi gücü oluvermişti. 648 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun 4. kısım hükümlerine aykırılık suçundan açılan davada Milli Nizam Partisi’nin kapatılması isteniyordu.


Erbakan İsviçre’de
Milli Nizam Partisi’nin Anayasa Mahkemesi tarafından bir şiir yüzünden kapatılması Erbakan’ı çok üzmüştü... Doktorlar Erbakan’da bir kalp yetmezliği tespit etmişlerdi. İsviçre’nin bu konuda ilerlemiş durumunu duyan Erbakan, Haziran 1971’de Zürih’e uçmuştu. Eylül ayının sonlarına doğru Türkiye’ye gelen Erbakan, İsviçre dönüşü için ayrıntılı açıklama yapmıyordu. Oysa, İhtilalciler tarafından yurda çağrıldığına dair rivayetler çıkmıştı. Gizli ve çoğu zaman açık sürdürülen çalışmalar, görüşmeler sonucunda “Milli Nizam Davası” nın devamı olarak 11 Ekim 1972’de yeni bir parti kuruluyordu: Milli Selamet Partisi... Amblemi “Anahtar” olan partinin kurucuları eski dava adamlarıydı.


MSP Kuruluyor
Milli Selamet Partisi kısa sürede Türkiye’de teşkilatını tamamlamış ve Milli Nizam Partisi’nden daha kuvvetli bir kimlik kazanmıştı. Bu arada Erbakan tarafından kurdurulduğu da öne sürülüyordu. Zira Erbakan, laikliğe aykırı olduğu için kapatılan bir partinin lideri olarak tanımlanıyordu.
Daha sonra Süleyman Arif Emre, Genel Başkanlığa getirilecekti.
Kimilerine göre “teminat” alan Necmettin Erbakan İsviçre’den döndükten sonra bir süre bağımsız olarak Milli Selamet Partisi’ni destekleyecekti. Bu sırada Siyasi Partiler Kanunu’nda bir değişiklik yaptırılarak eski Nizamcı milletvekillerinin Milli Selamet Partisi’ne girmeleri önlenmek isteniyordu. Bu yüzden, bir gün ani olarak Erbakan, Akmumcu ve Hüseyin Abbas Milli Selamet Partisi’ne katılıyorlardı. Daha sonra da Erbakan Genel Başkanlığa getirilecekti.
Milli Selamet Partisi, kuruluşundan 1 yıl sonra 10 Ekim 1973’de yapılan seçimlerde tam 52 milletvekili çıkaracaktı. 1. Koalisyon Ortaklığı 1973 seçimleri Türkiye’nin siyasi dengesinde büyük bir sarsıntı yapmış ve koalisyonsuz bir hükümetin kurulamayacağı gibi, “Milli Selamet” siz bir koalisyonun da olmayacağı anlaşılınca, Milli Selamet Partisi’nin amblemi olan anahtar dile gelecek ve Erbakan iktidara gidecek yol için “Anahtar bendedir” diyecektir...
Nereden nereye gelinmişti?

YARIN: Hoca ABD’ye kafa tutuyor

Yazarın Diğer Yazıları