El tüfeği ile kuş avlamak

Türkiye ne zaman başkalarının sözüyle hareket edip, ne zaman başkalarının verdiği emirleri uyguladıysa başı beladan kurtulmadı, AB talimatıyla Ata’sına söven veya aşağılatan, ABD istihbaratıyla düşman kovalayan bir hükümetin ülkeyi kısa bir süre içinde getirdiği noktaya bir bakın. Kısa süre dedim, zira devletlerin yaşamında 10 seneler, 20 seneler birer dakika gibidir.
Ekonomiyi IMF reçeteleriyle yönetenler o reçetelerin ne kadar boş olduğunu hâlâ anlayamadılar. O ülkeler bize özelleştirdikleri, sattırdıkları her şeyi devletleştiriyor. Yasalarımızı insan hakları adına değiştirtenler şimdilerde en totaliter ülkelerden daha sert. Bizim askerimizin, kolluk kuvvetleri ve polisimizin güvenlik konusundaki yetkilerini kısmak isteyenler ve kıstırtanlar şimdi kendi askerlerine, polislerine aynı yetkileri fazlasıyla veriyor. Teröristlere insanca davranmamızı isteyenler kendi teröristlerine bakın nasıl davranıyor.
Artık ölümler üzerine yazmak istemiyorum. Bu cinayetlerde bence yalnızca PKK katil değil. PKK’nın cinayetlerinde suç ortakları onları azmettirenler var. Onlar hep bilinen düşmandı. Asıl tehlikeli olanlar içerdeki ülkenin gizli düşmanları. PKK’nın ülke içindeki işbirlikçilerine ne dememiz lazım? Hele, hele bir AB macerası uğruna bu ülkenin temelinden çivisini çıkaran politikacılara, gazetecilere ve lafta aydın, gerçekte karanlık kişilere ne demeli?
Türkiye, var ve yok olma yolunda gerçek sınavını veriyor, ama bu sınav aynı zamanda dünyanın bir ekonomik yıkım yaşadığı döneme de rastlama şanssızlığını gösterdi. Fener davası da, PKK saldırıları da, ekonomik kriz bunalımı altında karambole gidiyor. İşadamlarının klonu durumundaki ekonomistlerin değerlendirmelerini dinlerseniz önemli bir şey yok. Siz siz olun yabancı gazete ve radyoların değerlendirmelerine kulak verin. Onlar bizimkiler kadar yalancı değil.
Hatırlarsanız bu köşeden bir yıldan uzun süredir yalnız yazmıyor artık haykırıyordum, “ekonomik tsunami” geliyor diye. Biz böyle yazıp çizdikçe Erdoğan ve avanesi “Bize bir şey olmaz” türküsünü çalıp söylüyordu. Evet size bir şey olmaz, ama sizin birer poşetle oylarını satın aldıklarınıza çok şeyler olacak. Oluyor da zaten. Tayyip bey ve onun Maliye ve ekonomi bakanları söyler mi son haftalarda Türkiye’den kaçan paranın kaç milyar dolar olduğunu.
Altı ay içinde Türkiye’den 75 milyar dolara yakın para kaçtı biliyor musunuz? Borsada kumar oynayan yabancılar paralarını çekti ve daha da çekecekler. Hani bizimkilerin borsamız çok gelişti diye el parasıyla zil takıp oynadıkları şu meşhur borsa. Dolar neden tırmanışta acaba? Oysa doların anavatanı ABD ekonomik çöküş durumunda. Bizimkiler hâlâ tedbir almış değiller. Goygoyculuk dalında üstümüze yok. Alıştılar bizim paramızla oynamaya. Aslında suç onlarıda değil, geleceğine sahip çıkmayan bizlerde.
Şu PKK saldırıları konusunda da birkaç sözüm var. Neymiş, saldırıya uğrayan karakolun yeri değiştirilecekmiş. Bu ne demek terör örgütünün kazandığı başarıya ulaştığı anlamına gelmeyecek mi? Becerebiliyorsanız gidin Barzani’nin topraklarında kurun karakolunuzu. Yapamazsınız, siz onlarla sarmaş dolaş ve el sıkan kişilersiniz. Siz hâlâ sizi satan kişilerden terör konusunda ve istihbarat paylaşımı üzerine kapsamlı işbirliği isteyebiliyorsunuz. Bu iş el tüfeğiyle savaşa giren kişilerin sonunu hatırlatıyor bana.
Aklı başında “araştırmacı gazetecilerimiz” üşenmesinler de otursunlar son bir yıl içinde, yani yalnız 2008 içinde kaybettiğimiz yavrularımızın sayısını bir döksünler bakalım nerelere ulaştık. Hani Başbakan’ın askerlik yan gelip yatma yeri değildir dediği kişilerden ne kadarını kaybettik.
Türkiye vakit geç olmadan milli değerlerine ve siyasetlerine sahip çıkmak zorundadır. Hani Başbakan’ın tu kaka dediği şu milliyetçilik bence Türkiye’nin tek kurtuluş yoludur.

Yazarın Diğer Yazıları