Dünya gazetesi yazarı Şeref Oğuz, hiperenflasyonun Türkiye''de yaşam tarzı haline dönüştüğünü belirterek, "Fiyatların daha da artacağı düşüncesi, zihnimize saplanan ve her geçen gün biraz daha derine inen kıymık gibi adeta… Elbette bu durumun ciddi sonuçları oluşuyor.” İfadeleriyle vatandaşa kara haberi verdi.
Ücretli için yeni yaşam tarzının nasıl olacağına da dikkat çeken Oğuz, “Aybaşını zar zor getiren, taksitlere yetişemeyen, iki ampulden birini söndüren, iki tabaktan birini kaldıran, iki öğünden birini atlayan, az eğlenen, bütçesini çok sıkan bir kariyer dönemi… Kurum sadakatiyerine daha fazla ücret vereni araştıran, ek iş arayışına giren, kredi kartı ödemelerinde zorlanan, kredi almışsa onu kapatmak için yeni kredi arayan bir insan…” ifadelerine yer verdi
İşte Şeref Oğuz’un yazısının tamamı:
iktisattaki dar tanımıyla; “fiyatlar genel seviyesinin sürekli ve hissedilir artışıdır” deriz. Ancak biraz derinleştiğimizde; milli gelirin, bu gelirle satın alınan mal miktarına nazaran şişmesi ifadesine ulaşırız. Fakat sosyoloji çok daha kritik tanımlar yapar bize… Hele ki hiperenflasyon; endekslerin, sayıların ötesine taşar, bir süre sonra yaşam tarzı haline dönüşür. Şu anda yaşanıla gelinen gibi… Fiyatların daha da artacağı düşüncesi, zihnimize saplanan ve her geçen gün biraz daha derine inen kıymık gibi adeta… Elbette bu durumun ciddi sonuçları oluşuyor.
GEÇİCİ YOKSUNLUKTAN KALICI YOKSULLUĞA
sayılı zenginlerinden J. Paul Getty; “ enflasyon, taşınmanıza gerek kalmadan, daha pahalı bir muhitte oturmanızı sağlar” der. Fiyatlar her geçen gün artar, lirana sıfırlar eklenir, alım gücü düşer ve oturduğun ev dahi senin üzerine geliyorsa, enflasyonun yıkım döngüsü tetiklenmiş demektir. Döngüye bakalım; 1-Fiyatlar doludizgin artarken ücretler yaya kaldı. 2-Alım gücü hızla düştü. 3-Talep enflasyonu, maliyet enflasyonuna dönüyor. 4-Tüketicinin talebi en az düzeyde oluşacak. 5-Geçici yoksunluk, kalıcı yoksulluk üretecek. Bu da kıt kanaat geçinme çağının başladığını gösterecek.
İKİ SORU İKİ CEVAP
Nedir bu hiperenflasyon yaşam tarzı?
Çok daha azla yetin, ayağını yorganına göre uzat, beklentini düşür, yaşam kaliteni asgariye indir, aybaşını getirmeye çalış. Zorunlu giderlerine odaklan, gerisini unut. Bitmedi; bunu haftalarca, aylarca hatta yıllarca sürdüreceğini göze al. İşte size hayatta kalma güdüsüyle şekillenen yaşam tarzı…
Ücretli için yeni yaşam tarzı nasıl oluşacak?
Aybaşını zar zor getiren, taksitlere yetişemeyen, iki ampulden birini söndüren, iki tabaktan birini kaldıran, iki öğünden birini atlayan, az eğlenen, bütçesini çok sıkan bir kariyer dönemi… Kurum sadakatiyerine daha fazla ücret vereni araştıran, ek iş arayışına giren, kredi kartı ödemelerinde zorlanan, kredi almışsa onu kapatmak için yeni kredi arayan bir insan…
NOT
AÇLIK, DESİBELİ EN YÜKSEK FERYATTIR
Allah bizi açlıkla terbiye etmesin… Bu, kültürümüzdeki en yaygın dualardandır. Zira açlık, insani değerleri törpüleyen, toplum dengesini sarsabilen, kavimleri göç ettiren, çatışmalar, savaşlar çıkarabilen özelliğe sahiptir. En büyük kitle imha silahıdır. Hele ki hiperenflasyon sürecinde giderek yoksullaşan kesimlerin feryadı, son derece dikkate alınasıdır. Zira en yüksek desibele sahip mesajdır. Adamın biri karlı bir kış günü, son model arabasıyla giderken camına yaklaşan bir kız çocuğu görür. Ayakları çıplak kızın soğukla nasıl baş edebildiğini ve hayatta kalabildiğini merakla, içi sızlar. Tam da bir şeyler yapacakken, yeşil ışık yanar ve gaza basar. Ama vicdanı kırmızı ışıkta kalmıştır;
‘-Allahım; bu yoksullar neden var ve yoksullara yardım için neden bir şeyler yapmıyorsun? Ve içine o anda bir ses ilham olur; ‘Seni yarattım ya!’ Hayırseverlerimizi özenle ayrı tutarak diyorum ki; hiperenflasyon döneminde yoksullarımızı görmezden gelmeyelim, iş ve aş verelim, önemseyelim; ‘hâlin nicedir?’ diye soralım.