Efendim, Türkiye'de demokrasi mi var?
Türkiye’mizi ne kadar garabetler ülkesi haline getirdiğimizi zor anladım. Ben 1980 yılından bu yana ülke dışında olduğumdan ve her gelişimde ülkede yalnızca bir aylık süre geçirip, akraba eş dost ziyaretinden, memleketin gerçek yüzünü görmeye vaktim olmamış. İşte bu kez durumu yakından anlama fırsatım oldu.
Aslında beni bu gelişimde en fazla güldüren, demokrasi adına yapıldığı ileri sürülen haksızlıklar. Ağzını açan demokrasiyi savunuyor. Bence olmayan demokrasiden söz ediyorlar. Ortada demokrasi falan yok yalnız lafı var. Örnek mi istersiniz, sayayım.
Siyasetten başlayalım dilerseniz: Mesela, milletvekillerini demokrasilerde halk seçer. Bizde halkın kime oy vereceğini parti liderleri belirlemez mi? Ve hatta partilerindeki delegeleri bile liderler tayin etmiyor mu?
Demokrasilerde parti lideri diktatoryası yoktur. Bizde bir gelen kendi hanedanını kuruyor. Daha sonra çocukları ve torunları bu yolda devam edip gidiyor.
Demokrasilerde Meclislerde görev yapan milletvekilleri parti liderlerinin verdiği emir doğrultusunda değil seçmenlerinin istek ve görüşleri için oy kullanır, zaman zaman da kendi partisine ters düşer. Bizde haddine mi düşmüş bir milletvekili parti liderinin verdiği talimat dışında oy kullansın.
Demokrasilerde Meclis başkanlarını parti liderleri belirlemez. Bizde bu çizgi dışına çıkılması bile söz konusu değil. Meclis Başkanını bırakın Cumhurbaşkanını bile parti liderleri belirlemez mi?
Demokrasilerde yürütmeye atanan üst düzey yöneticilerini Meclis komisyonları soruşturur, oylar, olumlu ve olumsuz görüşleri ile birlikte Meclis Genel Kurullarının onay oyuna sunar. Bizde Meclis komisyonlarının bir dekor olmaktan başka görevi yoktur.
Gelelim Adalete: Demokrasilerde atanan yargıçlara yaşam boyu dokunulmazlık güvencesi verilir. Bizde ise yargıç ve savcıların atanması bir siyasi düşünce altında sürer. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna hükümet yapmak istediği 1500 atamayı getirip incelenmeden bir gün içinde onaylanmasını isteyebilir. Ve sonra da Adalet bağımsızdır martavalı sıkarlar.
Demokrasilerde bürokrasi için siyasi iktidarların birlikte çalışacağı üst kademe bürokratları atama yetkisi ve hakkı vardır. Ama bizde olduğu gibi odacıdan mahalle camiindeki imama kadar atamalara inilmez. Devlette atamalar Müsteşar ve Genel Müdür düzeyinde kalır. Bizde ise bu atamalar parti militanlarının yerleştirileceği bir yemlik halindedir.
Demokrasilerde polis milletin polisidir. İcabında iktidar partisinin yetkililerini de soruşturur ve tutuklar. Bizde olduğu gibi polis iktidarın koruması değildir. İktidarın muhaliflerinin peşine düşmez. Düşünce özgürlüklerine saygılıdır. Vatandaşa saygılı ve eşit davranır. İktidarda kim varsa ona göre hareket etmez.
Demokrasilerde ordular ve Silahlı Kuvvetler, milletin ordusudur. Herkes bu orduda eşit görev alır. İngiltere’de Kralın Prenses Diana’dan olan oğlu bile Afganistan gibi kanlı bölgelerde görev yapar. Bizde olduğu gibi biri paralı öteki hiç askere gitmeme gibi bir terslik yaşanmaz. Böyle bir durumun ortaya çıkması o siyasetçinin siyasi yaşamının sonu olur. Ordusunu halk sever ve güvenir. Bizde olduğu gibi karalamaz.
Demokrasilerde halk kendi çıkarlarını korur ve kollar. Haklarının ezilmesine izin vermez. Bu kendi seçtiği hükümet bile olsa. Yolsuzluklara duyarlıdır. Bizde olduğu gibi üzerine ölü toprağı serpilmemiştir. Bir Fenerbahçe, Galatarasay yenilgisi veya transferine duyduğu duyarlılığı, benzin fiyatlarına yapılan zamlarda, gıda maddelerindeki anormal artışlarda da tepki halinde gösterir.
Demokrasilerde seçimlerde sınır olmaz, baraj olmaz. İsteyen istediği görüşleri temsil ederek seçime girer. Demokrasilerde seçilenlerin yalnızca kürsü dokunulmazlığı vardır. Bu dokunulmazlık, hırsızlık, yolsuzluk, cinayet ve ırza geçme, trafik cezaları gibi konuları kapsamaz. Acaba bizim Meclisimizde kaç milletvekilinin bu konuda sorunu vardır?
Kendimizi kandırmayalım. Türkiye’de demokrasi ölmüştür ve şu anda siyasi bir diktatörlük altında bulunmaktadır. Türkiye’deki demokrasinin Suudi Arabistan’dan farkı onlarda tek kral bizde de kral ve kralcıkların olması. Bundan sonra ise Silivri’de bakılan ve adına darbe davaları denen davaların da ne olduğunu oturun siz çıkarın bakalım.