Dünya yeni ekonomik sistem arayışında, bizimkiler de hazır para
Erdoğan’ı dinlerken Türkiye’nin bu çağdışı noktaya nasıl indiğini bulmaya uğraştım. Aslında aklı olan eli kalem tutan birileri atılan bu nutukları toplayıp kitap yapsın, eminim satışta Aziz Nesin’in mizah kitaplarını sollar geçer. Biz bunları hak etmedikde neden hak ettirdiler. Artık sizlerle bu konuyu tartışmaktan da sıkıldım inanın.
Geçen hafta ABD Başkentine Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Nazım Ekren geldi. Ondan önce de 3 AKP’li, bir CHP’li ve bir MHP’liden oluşan parlamenterler heyeti Washington’daydı. Parlamenter heyetteki CHP’li Elekdağ ile MHP’li Melen sanki AKP’lilerle bir bütün oluşturmuştu. Bu durumu irdelediğimiz zaman da bizi eleştirip milli bütünlük sergilediklerini söylediler. Liderleri birbirlerine hakaret ederken bunlar birbirleri ile canciğer kuzu sarması.
Nazım Ekren’e neden Türkiye’nin içinde bulunulan ekonomik krizle ilgili bir planı uygulamaya koymadıklarını sordum. Bakanın yanıtı 2008 yılı ortasından itibaren bir ekonomik paketi uyguladıkları şeklinde oldu. Kendisine bu kez dünyada dolar düşerken neden Türkiye’de yükseldi dedim. Bakan bizimki dışarıdan etkilendi dedi. Oysa öteki ülkelerde dolar düşüyor bizde yükseliyordu. Şimdi öğreniyoruz ki ekonomik paket yeni hazırlanıyor.
Bizimkilerin farkına varmadığı ekonomik kriz, aslında dünyadaki ekonomik sistemlerin çöktüğü anlamına geliyor. Durum öyle Tayyip Erdoğan’ın milleti kandırdığı gibi “hamdolsun” sistemi ile yürümüyor. İşin gerçeği başka. Bundan yaklaşık 20 yıl kadar önce komünizm göçmüş ve Rusya’da diktatörlük yıkılarak demokratik reformların yapılmasına neden olmuştu. Şimdilerde ise komünizmi çökerten kapitalizm de göçtü.
Amerika’nın aldığı önlemler kapitalizmden sosyalizme geçiş gibi görünüyor. Devlet kapitalin beşiği bankaları devletleştiriyor. Bu arada birçok özel sektöre ait iş sektörlerini de devlet üstlenmiş gibi. Yani yalnızca Federal Hükümet değil, eyalet hükümetlerine de büyük görevler düşmüş durumda.
Dünyadaki ekonomi uzmanları, çok uluslu şirketlerin ve ekonominin sınır tanımamasının, ülkeleri bu salgın hastalık karşısında güvencesiz ve zayıf bıraktığına inanmaya başladı. Dolayısıyla hastalık çıkan bir ülke öteki ülkeleri de hızlı bir şekilde etkiliyor. Bizimkiler her zaman olduğu gibi yanlış zamanda, yanlış uygulamaya gittiler. Türkiye’yi ayakta tutan tüm sistemleri elden çıkarıp Türk ekonomisinin en fazla zarar gören ve görecek durumuna gelmesine zemin hazırladılar.
Evet, birçok Kamu İktisadi Teşekkülleri zarardaydı. Ancak bu şirketlerin zararları, şu anda devletin yarattığı zarar hanesinden çok daha küçük kalıyordu. O şirketler, şimdilerde bugün patates ve kömür dağıtılan birçok insana iş, aş ve sosyal güvence, emeklilik sağlıyordu. Şimdilerde bu satılan şirketleri alan yabancılar, zarar ettikleri an kolayca faaliyetlerine son verip işçilerini kapı önüne koyabiliyorlar.
Şu anda dünya yeni bir ekonomik sistem arayışında. Yanlış anlamayın sakın, işin gerçek tarafı şu ki parasını Allahın verdiği yeraltındaki petrolden çıkarıp çalışmayan tembel Arap ekonomilerinin bu arayışla uzaktan yakından alakası yok. Onlarınki hazırdan yemek, tıpkı bizimkilerin yıllardır çamur attıkları 86 yıllık Cumhuriyetin ürettiği her şeyi sattıkları gibi ganimet ekonomisi ise hiç değil.
Bu yeni sistem için onlar kafa patlatırken, biz televizyon programları ve dizilerinde artık saklanamayacak boyutlara ulaşan kolayca çalma gibi meziyetimizi işler hale getirebiliriz. Böylece aynı kendimize monte ettiğimiz yabancı kültürler gibi o yeni uyduruk ekonomiyi de kendimize monte ederiz olur biter.
Oysa Türkiye’nin geleceğine yatırım yapılması, liderlerin de, ülkeleri için yeni yollar araması, halkına çözüm üretmesi gerekirdi. Belki şu anda hâlâ başına gelenlerin ciddiyetini kavrayamayan ülkemin insanları yakın bir tarihte kimlerin kollarına kendilerini bıraktıklarını anlayacak, anlayacaklar da o zaman da düze çıkmak herkesinkinden daha uzun zaman alacak.