Mobbing kavramı bugün maalesef gerek kamu, gerekse özel sektör çalışma hayatında kanayan yara haline gelen bir olgudur. Kısaca çalışana yönelik sistematik psikolojik bezdiri olarak tanımlayabileceğimiz mobbingin en temel amacı kişiyi işinden yıldırarak istifa ettirmek ve dolayısıyla tazminat alamadan işyerinden ayrılmasını sağlamaktır. Kimi zaman işveren kimi zaman yöneticiler aracılığıyla yapılan mobbingde bazen amaç; işyerinde sözde düzeni ve motivasyonu sağlama, verimliliği artırma gibi isteklere de dayanabilmektedir.
Sürecin mağduru olan işçinin kendisini savunabilmesi ve bir yargılama sürecinde kendisini objektif olarak ifade edebilmesi son derece meşakkatli bir süreçtir. İşte bu noktada tarafıma yazılı ve sözlü olarak çok sayıda gelen bir soruyu hukuki riskleriyle birlikte bu yazımızda sizlere açıklayacağım:
"Avukat hanım merhaba, işyerinde amirimden sürekli işimi doğru yapsam da azar ve hakaret işitiyorum, toplantılarda başkasının önünde gerek işimi yapış şeklim gerekse kişisel özelliklerim itibariyle rencide ediliyorum. Psikolojime zarar veren ve işimi bırakma noktasına getiren bu sözlerin ses kaydını almam halinde mahkemede ispat olarak kullanabilir miyiz ?"
***
Mobbingin ispatı, her türlü yasal delille elbette mümkündür. En sık dayanılan deliller mahkemede tanık dinletmek, yazılı yapılan taciz ve baskılar, kimi zaman temini çok mümkün olmasa da işyeri kamera kayıtlarıdır. Ancak ses kaydı da son günlerde sıklıkla mobbing mağdurunun elinde bulunan ancak mahkemede gündeme getirmeye tereddütle yaklaştığı bir ispat aracıdır.
Şöyle ki, özellikle kurumsal firmalarda, büyük işletmelerde yöneticiler tarafından yapılan mobbingler daha profesyonelce bir anlamda, kanıt bırakmadan yapılmaktadır. Sizlerden aldığımız sayısız şikayetlerden artık mail ve mesajla mobbing yapılmadığı, mobbingin telefonda ya da sözlü olarak toplantılarda çok daha sık yapılır hale geldiği anlaşılmakta. İşte bu noktada bire bir şahsa karşı gerçekleşen hukuka aykırı eylemlerde elde kalan tek delil ses kaydı olabilmektedir.
Hukuk düzenimizde kişilerin rızası olmaksızın ses ve görüntülerinin kaydedilmesi, haberleşme sırasında kayıt yapmak, bu kaydetmeler suretiyle elde edilen verileri paylaşmak ve ifşa etmek suçtur, cezai yaptırımı vardır. Bu noktada mobbing mağdurunun bire bir uğradığı ve etrafında bir tanık yokken yaşadığı ihlali ispat etmek isterken kendisini bir anda "haberleşmenin gizliliğini ihlal, kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması, özel hayatın gizliliğini ihlal" suçlarının faili olarak bulması riski de ortaya çıkmaktadır.
***
Yargıtay''ın farklı ceza dairelerinin bire bir işlenen hakaret, tehdit gibi suçlar ile mobbing gibi hukuka aykırı eylemlerde ses kaydı almayı hukuka uygun bulduğu, suç saymadığı pek çok güncel kararı bulunmaktadır:
Yargıtay 4. Ceza Dairesince: İzinsiz ses ve görüntü kaydı almanın, olay anına ilişkin ses ve görüntü kaydının kanıtların kaybolması ve bir daha elde edilememesi tehlikesini ortadan kaldırmaya yönelik zorunlu bir önlem niteliğinde gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği, ne zaman, hangi ortamda ve şartlar altında yapıldığının değerlendirilmesi gerektiğine karar verilmiştir.
Yargıtay 18. Ceza Dairesince: Kişinin kendisine karşı işlenmekte olan bir suçla ilgili olarak, bir daha kanıt elde etme olanağının bulunmadığı ve yetkili makamlara başvurma imkanının olmadığı ani gelişen durumlarda karşı tarafla yaptığı konuşmaları kayda alması halinin hukuka uygun olduğunun kabulüne karar verilmiştir.
Yargıtay 12. Ceza Dairesince: Emsal bir olayda 9 yıl aynı bankada çalışan bir bankacının, yöneticisinin uzun süredir kendisine karşı negatif bir tutum içerisinde olduğu, eski çalışan olması nedeniyle kendisini işten uzaklaştırmak istediği, daha önce iş ortamında kendisine sözlü olarak hakaret ettiği, toplu ortamlarda kendisine karşı rencide edici ve küçük düşürücü tavırlar sergilediği, yaklaşık 1 ay önce hakkında haksız yere bankada soruşturma başlattığı, olay günü de, performans değerlendirme toplantısında kendisine hakaret içerikli sözler söylemesi nedeniyle üzerindeki cep telefonu ile gizlice kayıt yaptığı, eylemi başka türlü ispat etmesinin mümkün olmadığı yönündeki savunması ile bu savunmayı doğrulayan bilirkişi raporuna göre, sanığın başkaca şekilde ispatlanması mümkün olmayan bir hal içerisinde iken toplantıda kendisine yönelik hakaret içerikli konuşmayı kayda aldığı, sanığın eyleminin hukuka uygun olduğuna karar verilmiştir.
Sonuç olarak; Yargıtay''ın emsal olaylardaki kriterlerine göre, izinsiz ses kaydı alma eyleminin suç teşkil etmemesi ve hukuka uygun olması özetle şu durumlara bağlıdır:
-Şahsınıza yönelik gerçekleşen hukuka aykırı davranışı başka şekilde ispat edememek, bu konuda başka bir delil bulamamak
-Yapılan kayıt işleminin sadece mağduriyeti ispat amacı taşıması, provokatif şekilde yönlendirmelerle elde edilmemesi ve 3. kişilere ifşa edilmemesi
-Kayıt almama durumunda delillerin kaybolması ve bir daha elde edilememesi riskinin yüksek olması, ani gelişen durumlar nedeniyle alınması
-Bu kayıtlarda sonradan ekleme, çıkarma ve başkaca değişiklik yapılmaması