Depremde İstanbul Atatürk ve Ermeniler
Biliyorsunuz; Nepal’deki depremde binlerce kişi öldü, evler yıkıldı. Şimdi buraya bir nokta koyup, Türkiye’ye gelelim... Türkiye, 1999 yılının 17 Ağustos’unda Kocaeli, Gölcük merkezli dehşet bir depremi yaşadı; 18 bin 373 kişi öldü. Binlerce bina yıkıldı... O yıllarda devletimizi yöneten -içinde MHP’nin de olduğu- iktidar, gerçekten dünyaya örnek olabilecek harika bir sınav verdi. Ve gözler İstanbul’a çevrildi. 2 milyona yakın insanı barındıran İstanbul’un depremden korunması için yoğun bir çalışma başlatıldı. Sayısız paneller yapıldı; halkın deprem anında nasıl korunması gerektiği konusu aylarca tartışıldı. Özellikle o günlerdeki İstanbul Valisi Sayın Erol Çakır bu konuda olağanüstü gayret gösterdi. Deprem anında binası yıkılan aileleri barındırmak için çadır alanları tespit edildi. Ve bu değerli Vali, görevini 2003 yılında Muammer Güler’e devretti ve sonra bakınız neler oldu... Şimdi size bu konuda -arşivimde bulunan- 25 Mayıs 2014 tarihli Mynet Haber’in Vatan Gazetesi yazarı Gülçin Acar’dan aldığı yazıdan, içler acısı ibretlik bir bölüm sunacağım: “(...)17 Ağustos depreminden sonra İstanbul Valisi Erol Çakır’ın talimatı ile ’İl Afet Merkezi’kuruldu. 15 kişilik kurul, depremden sonra çadır kurulabilecek 39 ilçede 480 nokta belirledi. Ancak aradan geçen zaman içinde halkın toplanma ve çadır kurulma alanları olarak tespit edilen yerler 2009’da 280’e ve ardından 2010’da 240’a indi. Özellikle devlete ait araziler aradan geçen zaman içinde imara açıldı. 2012’de yapılan resmî açıklamada 30 ilçede toplam 315 toplanma alanına 198.253 çadır kurulabileceği belirtildi. İBB’nin web sitesinden de silinen planda yer alan 480 kent alanında şimdilerde alışveriş merkezleri, rezidanslar ve oteller var. Bazılarında ise devlete ait resmi binalar yükseldi. 1999 yılında Kadıköy ilçesinde 27 farklı noktada toplam bir milyon 865.00 metrekarelik boş alan tespit edildi. Bu alanların toplam çadır kapasitesi ise 29.730 olarak belirlendi. Ama 2011 yılına gelindiğinde Bostancı’da ayrılan 11.000 metrekare, 180 çadır kapasiteli yerde PragonRezidence yükseldi. Kozyatağı’ndaki 60 bin metrekarelik, bin çadırlık alanda ise Baytur Kozyatağı evleri bulunuyor. Merdivenköy’deki Çocuk Esirgeme Kurumu’nun 100 dönümlük arazisine ise bin 650 çadır kurulması planlandı. Ancak 2007 yılında bu arsa da ihaleyle Avusturyalı MeinlEuropean’a 220 milyon TL’ye satıldı. Üsküdar’da Devlet Malzeme Ofisi’ne ait 120 metrekarelik arazi çadır alanıydı ancak orada şu anda Medeniyet Üniversitesi’nin inşaatı devam ediyor. Beşiktaş’a baktığımızda toplam 44 bin metrekare toplanma yeri olarak ayrılıyor. Ancak Ortaköy’lülerin toplanma alanı olarak belirlenen Ermeni Vakfı’na ait arazi sonra rezidansa dönüştü. 185 çadır için ayrılan yer böylece ortadan kayboldu.”
Ne diyelim... Dehşet bir olay! Ulu Tanrı İstanbulluları korusun!
Ve Atatürk... Efendim, eski Bakanlarımızdan Sayın Namık Kemal Zeybek 23 Nisan 2015’te Millî Düşünce Merkezi’nde “Niçin Atatürk” konulu bir konferans verdi. Sayın Zeybek, Atatürk’ü tanımlamada ilginç bir yöntem kullandı. Konuşmasında özellikle Atatürk’ün okuduğu kitapların kenarlarına yazdığı düşüncelerini sundu. İşte o sunumdan birkaç cümle: “Atatürk, ‘insanlıkta uygarlığının başladığı yer Türklerin yaşadığı yerdir’diyor”, “Atatürk, Peygamber Efendimizi övmüştür”, “Şehbenderzâde Filibeli Hilmi’nin kitaplarını zevkle okuyor”. “Atatürk’ün okuduğu kitapları anlatan 24 kitap yayımlandı; okunmalı.”
Ermeni Konusuna gelince... 24 Nisan 2015’te Türkiye Barolar Birliği Konferans Salonu’nda “Ermeni Belgeleriyle 1915” konulu belgesel filmi izledim. Tek kelimeyle harika bir sunumdu. Belgelerin harman olduğu bir filmdi. Yönetmen Serkan Koç’u gönülden kutluyorum. Talat Paşa Komitesi Başkanı E. Korgeneral İsmail Hakkı Pekin Paşamızı alkışlıyorum.
Esen kalın efendim.