Darısı başımıza (19 Haziran 2009)
Son gelişmeler ne kadar haklı olduğumuzu ve Türkiye’nin artık nereye çekilmek istendiğini açıkça sergiliyor. İsterseniz bu gelişmeleri adım adım irdeleyelim. Türk basınında itibar görmeyen İngiliz The Times gazetesinde yer alan bir haber, ortalıkta dönen bazı dalavereleri gayet açık bir şekilde ortaya koydu. Gazete, Türk yetkililerin PKK ile görüştüğünü ileri sürüyordu. Bundan birkaç gün önce de Ankara’da Türk Dışişlerinin PKK konusunda bakanlıkta bir toplantı yaptığı belirtilmişti.
Şu son günlerde Cumhurbaşkanı da dahil AKP’nin onlara göre ağır topları sürekli olarak ortada bir fırsat olduğunu gündeme oturtmak istediler. Ancak ayrıntı verdikleri zaman ortaya çıkan ve çıkacak tepkiler nedeniyle bu laflarını yuttular. Oysa el altından ve özellikle Barzani üzerinden Ankara’nın PKK ile görüştüğünü Kuzey Irak’taki tüm Kürt basını yazıp çiziyor. Demek ki bir tezgâhtır dönüp duruyor. Daha önce de Tayyip beyin sağ kolu Dengir Fırat’ın PKK ile temas halinde olduğu ileri sürülmüştü.
İyi de bu tezgâhlara ne hikmetse askerler karşı. Son olarak Washington’da Genelkurmay Başkanı Orgeneral Başbuğ, Türk hükümeti PKK ile masaya oturamaz dememiş miydi? Şimdi ortaya böylesine bir tepki konunca otomatikman, ben, açıklamadan sonra yeni bir saldırının gelmesini bekledim. Nitekim alet olan ve hem tarikat tarafından beslenen ve hem de PKK ile görüşen sözde bir gazeteden ilk saldırı geldi. Sözünü ettiğim son belge martavalı.
Tayyip Bey önce herkese çattı, sonra Başbuğ ile görüştükten sonra dilini yumuşattı ve bir açık kapı bıraktı, son olarak da belgenin sahteliği konusunda bir iki laf etti. İyi de hani hukuka intikal etmiş konularda konuşulmaması gerekiyordu? Hani bırakın adalet görevini yapsındı. Hepsi laf salatası. Olay tamamen bence AKP’nin bilgisi dâhilinde ama kendilerinden uzak tutup olumsuz sonuçlardan kaçınmaya çalışılıyor gibi.
Son yayınlanan belge salatasının bir satırına bile inanıyorsam namerdim. Zira bu denli dangalakça hazırlanan ve korunamayan bir belge gerçekten varsa onun sahipleri ve hazırlayanları yargılansın kardeşim. Aynı bu emekli subaylara darbe yaptırmak, denizden ve terk edilmiş topraklardan silah ve cephane çıkarmak gibi bir şey. Ve hiç dikkat etmediniz mi, Türk halkının tepkisini çekecek yeni bir şeyi piyasaya sürmeden önce dalga dalga, buram buram yeni bir konu piyasaya enjekte ediliyor. Onu da bulamazlarsa Tayyip Bey başlatıyor Deniz Baykal ile tartışmayı.
Ama artık bana göre gelecek seçimlerde İmralı’daki bebek katilini de dâhil ederek tüm terörist ve katillere bir af çıkartarak İmralı’dakini meclise sokacaklar. Tabii bu arada seçimlerde çoğunluk partisi olmaktan çıkacak olan AKP belki de kendilerine bu terör grubunun medyunluğundan yararlanarak koalisyona gider. Tayyip bey de süresini uzatmayacağı anlaşılan Gül’ün yerine kendisini Çankaya’ya atar gibi geliyor. Farklı bir şey bekleyebiliyor musunuz?
Bakın “IMF bizimle anlaşmazsa ve şartlarımızı kabul etmezse anlaşmayız” diyenler şimdilerde gene IMF kapılarında. İnanabiliyor musunuz, dünya ekonomi uzmanlarının Ekim ve Kasım aylarında ekonomisi dibe vuracak dediği bir ülkenin başındaki adamların ben şart ileri sürdüm sözüne.
Gerçek şu ki AKP yaklaşık son beş yıldır Washington ve Brüksel’in talimatlarını hazırolda kabul ederek PKK konusunda bir af çıkartmaya çalışıyor. Normaldir, insan patronlarının verdiği talimata karşı gelebilir mi? Bir de mayın martavalı var ortada. Göreceksiniz, ortalık biraz durulsun, gene istediklerini yapacak, biz de sazan gibi oltaya taktıkları yeni dalga tutuklamaları konuşacağız. Kaç yıl oldu içerdeki insanların ne ile suçlandıklarını öğrenmeleri.
Siz teröristlerle çarpışanları, Atatürk’e inananları tutuklayacaksınız, ortalıkta herkesi korkutan bir ortam yaratacaksınız ve sonra da demokrasi yalanına sığınacaksınız. Yok, beyim yok. İnanın İran’daki demokrasi bizdekinden daha özgür.
Nerede Aydın Doğan medyası? Nerede Karamehmet medyası? Nerede Ciner Medyası? Geri kalan yemyeşilleri saymıyorum bile. Ne kadar Başbakan ve partisinden olumlu söz ediyorlar. Hükümeti eleştirme yerine bürokratlarına saldırıyorlar. Anlaşılan müze yemeği sırasında kendilerine vaat edilen ekonomik yardımlardan memnunlar. Ama unutmamak lazım ki bu tür ekonomik fırtınalar yüzlerce lirayı damla damla yok ederken binlerce ve milyonlarca liraları büyük rakamlar halinde yok edebiliyor. Örnek mi, bakın ABD’de olanlara. Kimler göçüyor kimler ayakta kalabildi. Sermaye yandaşı parti gitti halkın yandaşı olan bir parti geldi işbaşına. Darısı başımıza demek geliyor.