Çöldeki "muhteşem" federasyon!
İster inanın, ister inanmayın, “Kanlı Arap Baharı” yaşanırken, çöldeki muhteşem federasyon, Birleşik Arap Emirlikleri kuruluşunun 40. yılını kutlamaya hazırlanıyor.
Davetli bulunduğumuz kutlamaları izlerken, aslında madalyonun “parlak” arka tarafına da tanık olma fırsatı elimize geçiyor.
Gerçekten de, Arapların 7 ülkeden oluşturdukları bir bakıma Birleşmiş Devletleri “örnek” bir birlik ve uzlaşma ortaklığı sergiliyor.
Uçsuz bucaksız bir çölde Birleşmiş Devletler, Orta Doğu’ya adeta göz kırpıyor...
Çöl sıcağının etkisiyle yer değiştiren tepeciklerin yanı sıra süzülen kum tanecikleri...
Araplar buna “sahra” diyorlar.... Emirlikler sahraya bir “vaha” gibi serpilmiş bulunuyor...
Tam 7 Emirlik...
Bütünü “Birleşik Arap Emirlikleri” oluşturuyor...
..... Ve 7 ülkeden 1 devlet...
Aslında, 7 şehir 7 ülke kimliğiyle, çölde her bakımdan “muhteşem” federasyona dönüşüyor:
İşte, “Birleşik Arap Emirlikleri” ...
Abu Dabi, Dubai, Acman, Füceyre, Resül-Hayme, Şerce ve Ummül-Kayveyn’de kuruluşun 40. yıldönümü, Arapların renkli, gizemli ve görkemli gelenekleriyle karşılanıyor.
Karanlığı gündüze çeviren rengârenk ışıklar, lazerli neonlar ve havai fişeklerin altında federasyonda her şeye rağmen yaşatılmak istenen geceler çölün siluete hakim oluyor.
Renkli bir tarih
Arap yarım adası kıyılarında 16. yüzyılda başlayan Portekiz etkisi 17. yüzyılda yerini İngilizlere bırakıyordu.
Arabistan içlerinden gelen Vahabileri işgalci olarak gören İngilizler, 1819- 1820’de limanlara karşı saldırıya geçiyordu.
Sonunda, “güya” korsanlığa son veren 1821 Genel Barış Antlaşması zorla kabul ettiriliyordu.
1853 yılında Denizlerde Kalıcı Ateşkes Antlaşması’nın imzalanması üzerine bölgeye “Ateşkes Kıyısı” adı veriliyordu.
İngilizler 1892 yılında Özel Ayrıcalık Antlaşması olarak bilinen bir paktın oluşmasını sağlayarak bölgenin dış politikasını denetim altına alıyordu.
“Ateşkes Kıyısı” 1873-1947 arasında İngiliz Doğu Hindistan Kumpanyası, sonraki yıllarda da İngiliz Dışişleri Bakanlığı tarafından yönetiliyordu.
1971 yılında İngilizlerin Basra Körfez’inden çekilmesi üzerine, emirlikler Birleşik Arap Emirlikleri adı altında bir federasyon oluşturuyordu.
Yönetim, Şeyhler Konseyi’nin
Abu Dabi Emiri Şeyh Zayed’in vefatıyla başkanlığa Sheikh Khalifa bin Zaid Al Nahayan, Başbakanlığa, Muhammed bin Rashid Al- Maktum, getirilmiş bulunuyor.
Şeyhlikler iç işlerinde müstakil yönetiliyor.
Emirliklerin, en büyük ve en etkilisinin Abu Dabi olduğu dünyaca biliniyor.
Sonra da Dubai Şeyhliği geliyor.
BAE’nın, Suudi Arabistan ve Umman’a sınırı kilometrelerce sürüyor.
Çölde birer “Vaha” gibi serpili emirliklerin, zenginliği petrol ve doğal gazdan kaynaklanıyor.
Dubai’nin ticari fonksiyonu da eklenince Birleşik Arap Emirlikleri’nin ekonomik durumu yıldızlaşıyor.
Şahin tutkusu
Tutkuları da var çöl insanının, özellikle av tutkuları çok büyük.
Tabii av denince de akla “şahin” geliyor.
Bu kuş buralarda binlerce dolar değerinde.
30 bin dolara bile rahatça alıcı bulabilen, nadide bir hayvan muamelesi gören şahin, tüm çöl insanları gibi ava meraklı olan şeyhlerin zevklerini doruğa çıkarıyor...
Bu “uygar” çöl insanları, ya şahinle avlanıyor ya da şahin avına çıkıyorlar.
Türkiye’den getirilen şahinlerle avlanmanın değeri daha büyük addediliyor.
Birleşik Arap Emirlikleri, kısaca BAE, Güneybatı Asya’da, Arap Yarımadası’nda “zengin” ve “barış” içinde yaşayan güvenli bir Orta Doğu ülkesi olarak belleklerde yer alıyor.