"Bu, vatandaştan vatandaşa mektuptur!"
Sevgili okuyucum; Türkiye Barolar Birliği Başkanı Avukat Prof. Dr. Sayın Metin Feyzioğlu'nun halkımıza yönelik gönderdiği mektubunu, köşemin aldığı kadarınca sizlere sunabileceğim.
"Değerli Dostum;
Kontrolsüz güç, güç değildir! Demokrasilerde, sahip olunan en yüce ve en değerli makam vatandaşlık makamıdır. Bu mektubu size, beraberce sahip olduğumuz bu en yüce, en değerli makama dayanarak yazıyorum.
Malumunuz 16 Nisan 2017'de anayasa değişikliği paketine ilişkin tercihimizi yapacağız. "Evet" diyecek olan da, "Hayır" diyecek olan da Türk Milleti'nin bir parçasıdır ve hiç kimse bir diğerinin vatan sevgisini sorgulayamaz. Eminim ki siz o gün sandığa giderek oyunuzu kullanacaksınız.
Haydi o zaman sandığa!
Bugün yaşanan pek çok sıkıntının farkında olduğunuz gibi, dün yaşanan sorunları da unutmadınız elbette... Çok iyi biliyorum ki, benim gibi siz de ülkemizin başarılarıyla gurur duyarken, yapılan yanlışlara da üzülüyorsunuz. Elbette, hepimiz sadece, daha refah içinde, daha güzel, daha güvenli bir Türkiye istiyoruz. Yani bir şeyler değişsin ama bu değişiklik daha iyiye, daha güzele doğru yol alsın arzusundayız.
16 Nisan'daki Halk Oylaması kesinlikle bir parti meselesi değildir. Bu oylamada; kim Cumhurbaşkanı, kim Başbakan, kim milletvekili olsun kararı verilmeyecektir.
Ben bu değişikliği incelediğimde ve konu hakkında somut bilgisi olanlarla konuştuğumda görüşlerim netleşti. Eğer izniniz olursa, ulaştığım sonuçları kısaca paylaşmak istiyorum.
1-Anayasa değişikliği paketi Başkan'a büyük bir güç veriyor. Sorun burada değil. Sorun, bu pakette bu büyük gücü kontrol edecek mekanizmaların kesinlikle bulunmamasıdır.
İlk olarak Başkan'a karşı dik durabilecek milletvekillerinin bulunduğu bir meclis yapısı öngörülmemektedir. Çünkü mevzuatımızda önseçim zorunluluğu yoktur. Parti Genel Başkanı milletvekili adaylarını belirler. Başkan da aynı zamanda Parti Genel Başkanı olacağına göre kendi belirlediği milletvekilleri elbette kendisini denetlemez.
Diğer yandan denetimi sağlayacak yargının da maalesef doğrudan doğruya Başkan'a bağlanmış olması, denetlemeyi imkânsız hale getirmektedir. (Anayasa madde 146 ve 159).
2- Hepimizin de kabul ettiği gibi Anayasa değişikliği paketi, ülkemizi ne yazık ki daha iyiye doğru götürmeyecek. Bu taslakla Meclis tamamen etkisiz kalacak. Hâkim ve Savcılar da bir siyasi partinin Genel Başkanı olan Başkan'a bağlanarak, kim iktidar partisi olacaksa, onun il ve ilçe başkanının fiilen emrine girecek. (Madde 159)
3- 957 ilçemizde 957 Kral'cık olacak...
Anayasa paketinde en az bunun kadar tehlikeli bir başka düzenleme daha var. Başkan'a; Vali'den Kaymakam'a, İl Emniyet Müdürü'nden İlçe Emniyet Müdürü'ne kadar yaklaşık 3,5 milyon kamu görevlisi hakkında, istediği anda disiplin soruşturması açma yetkisi verilmek isteniyor. (Madde 108)
Bu ne demek biliyor musunuz? İktidar partisi İlçe Başkanı'nın; Kaymakam veya Emniyet Müdürü'ne, örneğin, "Şu kahvehaneleri denetleyecek ve canına okuyacaksın, şunları da denetlemeyeceksin" Sağlık Müdürü'ne, "Şu pastaneleri sıkı denetleyeceksin, şunların önünden geçmeyeceksin" talimatını fiilen verebilmesi ve "Dediğimi yapmazsan bir telefonla aynı zamanda Devlet Başkanı olan Genel Başkanıma seni şikâyet ederim, senin hakkında disiplin soruşturması açtırtırım" diye baskı kurabilmesi demektir.
(...) Her vatandaşımızın vatandaşlık makamının kıymetini bileceğine ve üzerine yüklediği sorumluluğun gereğini, evlatlarının geleceğini düşünerek yapacağına inanıyorum. Türk Milleti'nin yapacağı tercihe güveniyorum. Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir. Vaktinizi ayırıp mektubumu okuduğunuz için teşekkür eder, size ve tüm sevdiklerinize sağlıklı ve aydınlık günler dilerim."
Değerli okuyucum; Değerli aydınımız Sayın Metin Feyzioğlu'nun, halkımıza gönderdiği mektubun büyük bölümü bu kadar.
Esenlik dileklerimle...