Bu plan AKP'nin mi, yoksa made in ABD mi?

Bu yazıyı yazarken Ergenekon adı verilen olayın ikinci iddianamesi açıklanmış oldu. Artık ben iyice kanaat getirdim ki bu olay ile PKK’ya af ve İmralı’daki bebek katilinin salıverilmesi arasında doğrudan ilişki var. Bunun yanı sıra bir ülke tarihte ilk kez kendi topraklarında 30 binden fazla vatandaşını katleden bir katil sürüsüyle masaya oturmak için numaralar çeviriyor.
Bildiğiniz gibi, PKK’ya af konusu, Washington’daki bir grup bürokratın Türkiye üzerindeki planlarından biri ve belki de en önemlisiydi. Şurası gerçek ki bu projeyi Washington, Erdoğan hükümeti öncesi de birkaç kez zorladı, ama bunlar kadar kendisine bağımlı olmayan hükümetler üzerinde etkili olamadı. Sonuçta kendisinin iş başına getirdiği iktidar bu planı adım adım uygulamaya koydu.
Önce bu plana taş koyabilecek ne kadar milliyetçi, Atatürkçü ve memleketini seven kişi varsa başlarına teker teker çorap örüldü. İşe önce telefon dinleme olayları ile başladı. Bu konuda takviye ve malzemenin Türkiye içinden olduğuna ben hiçbir zaman inanmadım.
Türkiye başından beri direndiği ve olmaz dediği her şeyi teker teker kabul etti. Kuzey Irak hareketleri için yalnız Bağdat’la görüşürüm dedi. Yanına Barzani’nin adamı verilen heyetle masaya oturdu. ABD en başından beri bu konuda görüşmelerin beşli heyet halinde yapılmasını istiyordu. Türkiye, Irak, Kürtler, Birleşmiş Milletler ve ABD. Bu şimdi gerçekleşiyor.
Türk heyeti Erbil’de düzenlenecek Kürt konferansına katılacak. Bilin bakalım aynı toplantı salonunda kimler olacak. PKK lider kadrosu.
Bu görüşmelerin ilk altyapısı için Abdullah Gül, Irak’a gitti. Yürüyemeyen, geçmişte Türkiye’ye birçok kötülükte hep gizli parmakları olduğu söylenen Talabani ile kan kardeş gibi kucaklaştı. E ne diyebilirsiniz, aynı merkez tarafından verilen telkinlerle hareket etmiyorlar mı? Gül inkâr etse bile Washington’dakilerin kulağına gidecek bir şekilde Kürdistan dedi çıktı. Kutlarım, başkasını bekliyorduysam namerdim.
Sonuçta dolaylı veya doğrudan nasıl beğenirseniz öyle adlandırın, Türkiye PKK lider kadrosu ile bir araya geliyor. Ne ilgi çekicidir değil mi, Ortadoğu’da İsrail dışında kendi Arap ve Şii yurttaşları tarafından bile tükürükle boğulmak istenen bir grubun, ABD’nin kurdurduğu bir devletin korumasına soyunuyorlar. Yani yılanı öldürmek yerine sütle beslemeye karar verdiler veya daha doğrusu verdirildiler.
İşte bu süreç içinde bu işi önleyebilecek, önleyemezseler bile gürültü kopararak birilerinin canını sıkabilecek olanlar zapturapt altına alınıyor... Sayın savcı kusura bakmasın ama ben emekli bir askerin yaptığı son darbe girişiminin ürünüyüm. 1963 yılında Talat Aydemir’in 21 Mayıs olayında kullanılan Harbiyelilerden biriydim. Emekli bir albayı bizim okulun nöbetçi subayı dışında muvazzaf subaylar dinlemedi ve olay 10 saat içinde sona erdi. Olan bizlere, subay olmaya hazırlanan gençlere olmuştu. Bu olay Türkiye’de emekli bir subayın darbe yapamayacağı gerçeğini ortaya koymuştu, bundan tam 46 yıl önce.
Neyse önemli olan bu oldubittiye getirilen durumla Türkiye’de bugüne kadar olmayan yeni bir oluşumun da temelini atacak AKP. Kürt devletine ve teröristlerin salıverilmesine karşı çıkanlar bu kez belki de yeraltına iner ne bileyim.
Katil diye yıllarca tanımlanan kişilerin demokrasinin sesi olduğu ileri sürülen parlamentolarda boy gösterip avaz avaz konuşmaları sizde ne etki yapardı? Hoş dünyada hep teröristler parlamentolara girmiştir ya bizde de öyle olacağa benziyor.
Evet, sevgili okurum, başta da söylediğim gibi Kürt konferansı yaklaşırken ve yerel seçimlere üç gün kala bir iddianame açıklanıyor. Ne tesadüf değil mi? Aslında dalga geçiyorum gibi gelebilir sizlere, ama ancak yasal sınırlar içinde bu garabeti bu kadar açık bir şekilde anlatabilirim. Türkiye Lozan öncesine zorlanıyor. Uyanın artık, uyanın Allah’ınızı severseniz.

Yazarın Diğer Yazıları