Bozok Üniversitesi Rektörü'ne saygı!
Sevgili Okuyucum; bilgiyle donanmak, bilgiyi öncelikli kılmak, başarının temeli olduğunu elbette biliyorsunuz. Şu bir gerçek ki; bilginin üretimi çok da kolay değil. 16. Yüzyıldan beri Batı dünyasının bilgiyi, adeta bir çocuğu korur gibi koruduğunu da biliyoruz. Yine 16. Yüzyılda Batı dünyası yeni hünerler ortaya korken, bizler -çok acıdır- cahil din adamlarının tutsağı idik. Osmanlının felaketi gerçekte bu mantıkta saklıdır.
"Felsefe, tarih, astronomi kitaplarının vakfa girmesi caiz değildir" diyen bir cehaleti yaşadık.
Ya şimdi?
Şimdi bir Rektör kendi özgün iradesiyle 'şu kitaplar' üniversitemize girsin, diyebiliyor!
İşte Cumhuriyet ve kişisel irade böyle bir şey olsa gerek...
Yeri gelmişken size, çok anlamlı bir olayı anlatmak istiyorum.
Olayı anlatabilmem için -maalesef- kendimden söz etmek zorundayım. Beni hoş görmenizi dilerim.
Efendim, çok görkemli büyük bir kütüphanem vardı. Ben 750 kitap derken Öğretmen kızım ile eşim 'Hayır Baba 800' diyorlardı. Neyse...
Esas konu şu!
Ben 72 yaşına giriyorum. Bu kitaplar N'olacak diye, aylardır düşünüp duruyordum.
Sonunda bir karara vardım. Evet, kütüphanemi memleketim Yozgat Bozok Üniversitesi'ne vermeye karar verdim.
Karar verdim vermesine de; Rektörümüz Sayın Salih Karacabey,
"Kusura bakmayın yeterli kütüphanemiz var" derse, ben ne yaparım diye de korkum depreşti!
Ertesi gün Ankara'da yaşayan Yozgatlı bir dostuma Salih Karacabey'i sordum. Bana dediği şu oldu:
"Mevlüt Bey; Rektörümüz Prof. Dr. Salih Karacabey üstün yetenekli, kendisiyle barışık gerçek bir bilim insanı. Rektörümüz bilgiye değer veren, bilgi üretiminden yana olan farklı bir insan, içiniz rahat olsun" dedi.
Bu sözleri duyunca gerçekten içim rahatladı.
Sayın Rektörümüzü aradım. Kendisine '750 adetlik kütüphanemi Bozok Üniversitesine' bağışlamak istediğimi söyledim.
Sayın Karacabey hiç vakit kaybetmeden derhal konuyla ilgilendi ve Şube Müdürü Sayın Selahattin Yılmaz'ı görevlendirdi.
Sonra ne oldu?
Bozok Üniversitesi'nden bir Hanımefendi, Ankara'da evimize geldi; kütüphanemizi inceledi. Kütüphaneyi beğendi. Ben kütüphaneyi incelemesine özellikle çok sevindim. Çünkü, kütüphane devletin bir parçası olacaksa, elbette en ince ayrıntıya kadar incelenmelidir. Nitekim hanımefendi de öyle yaptı.
Ve sonunda, 03 Ekim 2017 günü Yozgat Bozok Üniversitesi'nin görevlileri büyük bir araçla Ankara'da evimizin önüne geldiler. O an ne kadar sevindim bilemezsiniz.
O görevliler torbalar dolusu kitapları Üniversite aracına doldurmak için saatlerce çalıştılar. İnanın hiçbiri de yılmadı; hiçbirisi yorulduğunu belli etmedi.
Kuşkusuz onlar ne taşıdıklarını biliyorlardı. O kitapların bu ülkenin evlatlarının eline geçeceğini anlıyorlardı.
Bu önemli çalışmada Yozgat Bozok Üniversitesi'nin Çok Değerli Rektörü Sayın Salih Karacabey'e, Kütüphane Daire Başkanı Sayın Ömer Yılmaz'a, Şube Müdürü Sayın Selahattin Yılmaz'a, Personel Murat Çelikbaş'a ve diğer emek verenlere en içten sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Var olun, sağ olun Bozok yaylasının yiğitleri!
Esen kalın efendim...