Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Hüseyin Macit YUSUF
Hüseyin Macit YUSUF

Boşa geçen yılların hesabını kim verecek?

Yıl sonunda veya yeni yılın ilk günlerinde yazılan yazılarda, genelde biten yılın değerlendirmesini yapmak âdettendir. Bu geleneği bozmadan Kıbrıs dış siyasetindeki geçen yıl yaşanan önemli saydığım gelişmelerin bir analizini yapıp görüşlerimi sizinle paylaşacağım.
Yıl boyunca Kıbrıs sorununa çözüm bulmak amacıyla müzakerelere devam edildi.Yani bütün bir yıl boyunca havanda su dövüldü. Hiçbir sonuç alınması mümkün olamayacak sürece devam edildi. Liderler ve temsilcileri yıl boyu müzakereleri sürdürdüler. Anlayacağınız yıl boyu bu maskaralık sürdürüldü.Taraflar emperyalist güçler istediği için göstermelik olarak masadadırlar. Rum tarafı anlaşmak istememektedir. Kıbrıs Türkleri olarak bizlerden gaspettikleri haklarla, ellerinde tuttukları sahte unvanla, Kıbrıs’ın tamamını elde edecekleri “mutlu sonun” hesabını yapmaktadırlar. Enosis’in, Megali İdea’nın hayalleri ile yanıp tutuşmaktadırlar.Yıllardır yazmaktan yorulduk; ancak bizi yönetenler bu nafile müzakere sürecine devam etmekten nedense yorulmadılar, vazgeçmediler. Emperyalizmin kıskacından maalesef kurtulamadık. Anavatan Türkiye’deki iktidarlar AB’ye tam üye olunacak diye AB’nin; Orta Doğu’da lider ülke olunacak diye de Amerikan’ın dayatmalarına direnemediler. Sürdürülen siyasette güya diklenmeden dik durduk. Başka konularda yorum yapmak istemem ancak Kıbrıs konusunda Rum’a-Yunan’a ve bunların ağababası emperyalizme karşı dik durduğumuzu pek zannetmiyorum. AB ve ABD Annan Planı referandumu öncesinde verdikleri sözlerini 2011’de de yerine getiremediler. Plana evet dersek üzerimizdeki ambargolar kalkacak, izolasyona son verilecekti. Avrupa Konseyi’nin bu konuda 26 Nisan 2004’te aldığı karar uygulanmaya hâlâ konulamamıştır.ABD de verdiği hiçbir sözü tutmamış; tersine Kongre’den Rum-Yunan ikilisine destek veren tasarıları görüşmeye devam etmiştir. Emperyalizm anlayacağınız 2011 yılında da yalana dolana dayanan düzenbazlığa devam etmiştir.
Bu yıl sürdürülmekte olan müzakerelere BM’nin yoğun ilgisi vardı. BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon ’un daveti ile liderler, Ocak ve Temmuz aylarında Cenevre’de, daha sonra da Ekim ayında New York’taki zirvelerde toplam üç kez biraraya geldiler. Ekim ayında New York’ta gerçekleşen zirvede Moon taraflara artık yolun sonuna gelindiği mesajını vermiştir. End Game-Son Oyun mesajını alması gereken Rum tarafı uzlaşma yolları aramak yerine yıl içerisinde münhasır ekonomik bölge ilan ettiği Kıbrıs etrafındaki sularda başlatmış olduğu petrol ve doğal gaz sondaj krizini tırmandırmaya devam etmiştir. Anavatan Türkiye ile ilişkilerinde problem yaşayan İsrail ile yakınlaşarak ,güç birliği yaparak, aklı sıra Anavatan Türkiye’ye meydan okumuştur. Doğal gaz krizini Rum tarafı üyesi olduğu AB gündemine de taşımıştır. Anavatan Türkiye’nin hem kendi hem de Kıbrıs Türklerinin Akdeniz ve Kıbrıs’taki haklarını korumak üzere ortaya koyduğu haklı tutumu, saldırganlık ve barbarlık olarak niteleyen Rum tarafı Türkiye’nin uzlaşmazlığın nedeni olduğunu ve cezalandırılması gerektiğini iddia etmiştir. Rum tarafı Kıbrıs etrafında ve Kıbrıs’taki bütün kaynakların ve egemenliğin kendisine ait olduğu safsatasinı bu yıl da dünya kamuoyuna satmaya devam etmiştir. Rum tarafı Kıbrıs sorununun bir işgal ve istila sorunu olduğu propagandasını yapmaya devam etmiştir.Yıllardır tekrarladıkları bu saçma sapan propagandayı yeni yılda da sürdüreceklerinden ve büyük olasılıkla başarızlıkla sonuçlanması beklenen müzakere sürecinin faturasını da Anavatan Türkiye ile Kıbrıs Türkleri olarak bizlere yüklemeye çalışacaklarından kuşkunuz olmasın. Yeni yılın ilk ayında Ban ki-Moon liderleri New York’a davet etmiştir. Bu doruktan da herhangi olumlu bir sonuç alınamayacaktır. Konunun uluslararası bir konferansta sonuca bağlanması için hazırlıklar yapılmaktadır.Yani yeni bir müzakere süreci maskaralığı için emperyalist güçler hazırlık yapmaktadır.
Masa başında haklarımızı tamamen elimizden alana kadar müzakereleri sürdürmekte kararlıdırlar. Yapılması gereken bir an önce bu kepazeliği sona erdirerek Kıbrıs Türkü olarak kurduğumuz devletimiz KKTC’nin uluslararası tanınmasını istemektir. Biz bunu çoktan hak ettik.Yoksa yıllarca devam edecek yeni bir müzakere süreci çocuklarımızın, gençlerimizin hayatlarından zaman çalmaktan başka bir şey olmayacaktır. Boşa geçecek yılların vebali büyüktür ve bunun hesabını vermek güçtür. 2012 yılının büyük Türk Milletine hayırlı olmasını diliyorum.

Yazarın Diğer Yazıları