Biz, onların zerre kadar umurlarında değiliz
Tu tuuu, kırk bir kere maşallah. Bizimkilere böyle diyelim de nazar değdirmeyelim. Dünyada yer yerinden oynarken, bizimkilerin maşallah kriz falan umurunda değil. Allah nazardan saklasın öyle krize falan pabuç bırakır mı Erdoğan ve bakanları, kaya gibi sağlamlar maşallah. Bir ekip, bir ekip ki bakan bir daha bakıyor.
Onlar ki, durumundan şikâyet eden çiftçiye anasını da eline verip yollamış, şehitlere askerlik yatıp kalma yeri değildir diyebilmiş, tarikatın çöken inşaatındaki kuran kursunu, İngilizce kursu diye yutturabilmiş, fındık üreticisinin fındık yakmasını sağlamış, ama işbaşına gene dağıttıkları kömür ve poşetlerle yüzde 47 ile gelmeyi başarmış kişiler.
IMF’ye kafa tutar görünüp teslim olan onlar, Musevilerle İslam adına lafta kavga eder görünüp kapılarından icazet isteyen, Barzani gibi aşiret reisinden ricacı olan da gene onlar. Amerika’nın emirlerini düşünmeden uygulayan, Avrupalılara önce yanaşıp her emirlerini uygulayıp nedense şimdi ayrılmaya yönelen, Batı’nın isteklerine evet efendim derken içeride Araplaşan da onlardı hatırlayın.
Türkiye’de medyanın yüzde 75’ini ellinde tutan, geri kalan yüzde 25’ten de rahatsız olan, yolsuzluk yapanın aramızda yeri yok derken yolsuzlukları kanıtlanan kişilerle birlikte kanıtlayanlara karşı kampanya başlatan da onlardı. Kendi üretimleri olan bir gazete de ağzından ihanet ve hainlik salyaları akarak vatanı uğruna kan dökenlere saldırmıyor mu?
Türkiye’yi hızla bir çürümüşlüğe götürenlerin kim olduğunu sanıyorsunuz. Dünya milliyetçiliğe sarılırken yakasına bir Türk bayrağı rozeti takmayanlar da onlar. Milliyetçiliği kötüleyenler de onlar. Onlar Allah adına hareket ettiklerini söyleyerek iktidara gelirken Allah’ın yapma dediği her şeyi yapan kişi ve grup olmadılar mı?
Servetlerine servet katıp, sünnet düğünlerinde sandık kurup, yabancı liderleri davet edip, fukaranın gurbetteki birikimlerinin üstüne yatıp, gemileri gemicik, devlet ihalelerini yemlik, TOKİ inşaatlarını folluk yapanlar da onlardı. Devletin temeline dinamit koyarak kurumlarını dağıtıp Atatürk cumhuriyetinin tüm kurumlarını satanlar da onlardı.
Evet, hep onlardı da bunlara karşılık biz ne yaptık, hiç kendimize bu soruyu soruyor muyuz? Onların yalakaları ve yardakçıları kendilerine atılan artıklıları temizlerken bizler de seyrettik. Onların Atatürk ve devrimleriyle mücadele ediş şekilleri gibi bizde kapı kapı dolaşıp mücadele etmedik. Onların dağıttığı gibi kendini Atatürkçü sayan belediyeler poşet dağıtmadı. Onların yaptığı gibi inançlarımıza kuvvetle ve sabırla sahip çıkmadık. Şimdi oturup yakınıyoruz. Ben, Üsküdar’da doğdum büyüdüm. Ama bugünkü Üsküdar’ı tanıyamıyorum. Bizler Üsküdar’da orta halli memur aileleriydik. Mutluyduk ve herkes birbirini tanırdı. Ben bugünkü Üsküdar sokaklarında dolaşanları tanımıyorum. Onlar da birbirlerini tanımıyor. Varoşlar Üsküdar’ı yutmuş gibi. Tabii ki herkesin İstanbul’a gelme ve yaşam kavgası verme hakkı var. Ama insan gittiği yerin kültürünü kendi kültürü ile birleştirerek ilerler. Yoksa o kültürü yok edip getirdiğin kültürü yerleştirirsen, Üsküdar’ı bir Anadolu kasabası haline getirir, daha da kötüsü Araplaştırırsın.
Ben İslam dinini hoşgörü kurallarını yıkarak bana zorla uygulatmaya kalkanların Allah’a benim kadar inanıp bağlı olduklarını sanmıyorum. Ben milletime taparken, milletini sevmeyenleri de sevmiyorum. Ben namusumla para kazanırken halkı kandırıp soyanlardan, fukaranın parasını iç eden uyanıklardan da nefret ediyorum. Kısacası sevgili okurlarım, ne yazık ki bu kısa seyahatimde ben Türkiye’nin bugünkü tablosundan ürkmüş, korkmuş durumdayım.
Ne yazık ki, Allah yaklaşan ve gene kimsenin pek de ciddiye almadığını gördüğüm ekonomik tsunamiden emekli ve fakir halkımı korusun demekten başka bir şey gelmiyor elimden.