Barzani ateşle oynuyor! (12 Ocak 2012)
Irak’ın kuzeyindeki peşmerge oluşumunun başı Barzani, dilinin altındaki baklayı nihayet çıkarırken, ateşle oynadığının farkına varmıyor. Tarihi ve azılı bir Türk düşmanı olan Barzani aşiretinin bu yeni belası, tehlikeli amaçlarını saçarken âdeta “zehir” kusuyor.
Mesud Barzani, Başbakan Nuri el Maliki liderliğindeki ittifakın Irak’ın sorunlarını çözememesi durumunda, “bütün seçenekleri değerlendireceklerini” söylerken, “bağımsız Kürdistan” sinyallerini veriyor.
Kerkük sorununun çözümü için 104’üncü maddenin uygulamaya konması yönündeki taleplerden vazgeçmeyeceğinin tehditlerini savuran Barzani, bu tarz sorunların devam etmesi halinde karar mekanizmasının Kuzey Irak Parlamentosu olacağını da vurguluyor.
Böylece, soydaşlarımızın üzerinde yıllardan beri yaşadığı Kerkük’ün de, bu “hain” planın önemli bir parçası olduğu anlaşılıyor.
Nitekim, bir Kerküklü’nün uyarıları, sanki bütün soydaşlarımıza tercüman oluyor:
“Bugün bazı hain eller Irak’ta Türkmenlerin varlığından rahatsızlar. Irak Türklerini sindirmek ve yıldırmak için tutuklama, tehdit, suikast düzenleme, öldürme, göçe zorlama, mallarını ele geçirme ve fidye istemek için kaçırılmaları sıkça yaşanmaktadır. Türkmen doktor, siyasetçi, bilim adamı ve işadamları kaçırılıyor veya öldürülüyor. Kerkük’ün yönetimi ABD ve Kürtlerin denetiminde, Kerkük’te kaçırılan ve öldürülenlerin tamamı Türkmenler, bunun anlamı açık ve net değil midir? Kerkük’ün Türkmen kimliğini değiştirmek isteyen grupların bölge halkına karşı uyguladıkları yıldırma ve göçe zorlama politikalarına karşı direnen birçok Türkmen evlâdının faili meçhul cinayetlere kurban gittiği biliniyor.”
Bu arada, Barzani “Eğer Kürdistan halkı bağımsızlık talep ederse, ben bunun önünde durmayacağım. Ancak asıl umudum Kürdistan’ın bağımsızlığıdır” diyerek asıl niyetini artık gizlemiyor.
Yıllardır, “devletçik” kurma sevdasıyla yanıp tutuşan ve bunun için terör örgütü PKK’yı elinin altında bulunduran Barzani, ne yazık ki, ABD, İsrail, İngiltere, Fransa ve Almanya gibi ülkeler tarafından destekleniyor.
Enerji yollarının güvenliğini elinde bulundurmak, en azından kontrol altında tutmak için Batılı ülkelerin verdiği ve sık sık değişkenlik gösteren destek Barzani’yi bu hale getiriyor.
Korktuğu için resmen açıklamaktan çekindiği “devletçik” sınırlarının içine, İran, Türkiye ve Suriye’den toprak katmak hülyasında olan Barzani’nin en büyük kozu, Irak’ın kuzeyinde üretilen petrol oluyor.
Rezervi ve randımanı yüksek petrolün ABD tarafından denetlendiği de biliniyor.
Öte yandan, ABD’nin İran ile yeniden başlayan anlaşmazlığı, Irak’ın kuzeyine ve petrolüne daha da stratejik önem kazandırıyor.
Kazandırılan konumunun farkına varan Barzani’nin, artık “bağımsızlık” gibi tehlikeli “isterisi” öncelikle Irak’ın en azından üçe bölünmesini beraberinde getiriyor.
Ne var ki, ABD’nin planları da bu tehlikeli gelişmeyi benimsiyor.
Bu arada, gerek Kerkük-Yumurtalık ve gerek Kerkük-Laskiye petrol boru hatlarının “geleceği”de, Barzani’nin gizli emelleri arasında yer alıyor.
Günümüzde de Suriye tarafından her an işletilebilecek Kerkük-Lazkiye boru hattının mevcudiyetini hatırlatmamız gerekiyor. Zira, bu boru hattının faaliyete geçirilmesi, Kerkük- Yumurtalık boru hattının değerini sıfıra indirebiliyor.
Aslında, Türkiye ile Suriye’nin her şeye rağmen “düşman” olmaması, özellikle peşmerge oluşumunun “devletçik”e dönüşmemesi için önemli unsur sayılıyor.
Nereden bakılırsa bakılsın, Orta Doğu’da bir kazanın kaynatıldığı kendiliğinden ortaya çıkıyor.
Daha önceleri belirttiğimiz gibi, “Arap Baharı” adı altında başlatılan “hengâme” bölgeyi âdeta “kara kış”a çeviriyor.