İYİ Parti’nin salgının başından bu yana dile getirdiği “tam tıbbi karantina” çağrısını yineleyen Çıray, “Aşısı ve ilâcı olmayan bir virüs için olmazsa olmaz tedbir karantinadır. Ama AKP iktidarının yaptığı gibi taksit taksit ve yozlaştırılmış bir karantina modeli değil. Üstelik 31 ilde ve sadece hafta sonuyla sınırlı ilk yasak uygulaması sonrasında yaşananlar, yarım yamalak tedbirleri de adeta berhava etti. Ne yazık ki bedeli ağır olacak” diye konuştu.
Çıray, Dündar’ın “Bunun sorumlusu veya sorumluları kimler?” sorusunu da, “Türkiye'de mutlak kuvvetler birliği rejiminin başında olan Sayın Erdoğan, şüphesiz olan ve olmayan her şeyin sorumlusudur” diye yanıtladı.
SAĞLIK BAKANI, CUMHURBAŞKANI'NIN SEKRETERİ GİBİ
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in konuyla ilgili eleştirilerini hatırlatan Çıray, Bilim Kurulu’nun işlevsiz olduğu kaydetti ve Sağlık Bakanı’nın “Cumhurbaşkanı’nın sekreteri olmaktan öte bir fonksiyonu olmadığını” ileri sürdü:
“Bana sorarsanız Sayın Cumhurbaşkanı Bilim Kurulu'nun da başkanı!.. Neyin uygulanıp uygulanmayacağı ondan geçiyor. Ben buna sekretarya ve sözcülüğünü Sayın Koca'nın yürüttüğü Bilim Kurulu Hükümeti diyorum. AKP, Bilim Kurulu'nu ne yazık ki daha çok “Akil Adamlar”a dönüştürdü ve onları bilimsel görüşlerinden çok, halkla ilişkilerde kullandı. Bir sözcüleri bile yok. Kurul, tamamen Sayın Cumhurbaşkanı'nın keyfi takdiri olduğu artık ayan beyan ortaya çıkmış olan hafta sonları sokağa çıkma yasağına karşı bilimsel onurları gereği sesini yükseltmelidir. Bilim Kurulu karantinanın açıkça yozlaştırılmasına sessiz kalamaz.”
ÖLÜMLE DANS EDEN HALKI “GERİ ZEKÂLI” DİYEREK AŞAĞILADILAR
Uğur Dündar’ın “Yönetimde olsaydınız nasıl bir uygulama yapardınız?” sorusunu da yanıtlayan Aytun Çıray, şunları söyledi:
“Biz olsaydık valilikler ve kaymakamlıklar aracılığı ile zorunlu karantina getirdiğimizde hayatın akışının bozulmaması için başta sağlıkçılar, sonra gıda sektörü ve evlere hizmet götürecek belediye çalışanlarını, belediyelerle iş birliği yaparak isim isim tespit ederdik. Belirlediğimiz bu şahıslara önceden “sokağa çıkma izin belgesi” verirdik. 15 Ocak'ta bunları tamamlamış olurduk. Sonra da tüm Türkiye'ye ayın 30'una kadar gönüllü karantinaya uymalarını, 30 Ocak'ta kaç yaşında olurlarsa olsunlar -acil olaylar dışında- tüm vatandaşlarımıza evlerde zorunlu karantina uygulamasına geçeceğimizi, organizasyon ve uygulama plânlarımızı anlatırdık. Yani ilk 15 günü, hem sokağa çıkacak olanlar, hem de evde zorunlu karantinaya tabi tutulacak vatandaşlarımız için bir eğitim süresi olarak kullanırdık. Böylece panik yaşanmazdı. Bu yaşatılan paniğin bedelini bir çok kişi maalesef, sağlığıyla veya hayatı ile ödeyecek.
- Hükümete yakın bazı yazarlar, panik görüntülerini halkın bilinçsiz olmasına bağlıyorlar… Hatta daha ileri gidenler de var.
Haklısınız. Daha da ileri gittiler ve ölümle dans eden halkımızı “geri zekâlı” diyerek aşağıladılar. Halbuki “sokağa çıkma yasağı isteyen darbecidir” diyorlardı. Onlar için insanın değeri yoktur. Destekledikleri “Kürt açılımı”ndan Sayın Erdoğan vazgeçtiğinde de hendek çatışmalarında şehit olan 720 asker-polisimiz için “pardon” deyip geçmişlerdi!..”
ELİNİ HALKININ CEBİNE ATAN DEVLET OLMAZ
Türkiye’nin salgına olabilecek en kötü ekonomik şartlarda yakalandığına dikkat çeken Çıray “ Sayın Erdoğan'da somutlaşan 18 yıllık tek parti iktidarı, ekonomide de Cumhuriyet tarihimizin istisnasız en başarısız iktidarıdır. AKP iktidarının sonu gelmez muazzam savurganlıkları, KÖİ yatırımlarının kapitülasyonlara rahmet okutacak ödemeleri, ekonomiyi dipsiz gayya çukuruna dönüştürdü. Bütün bunların üstüne, maceracı dış politika eklenince, uluslararası alanda da ekonomik ve siyasi iş birliği imkanları ortadan kalktı. Sahte zenginleşme illüzyonu, rahip Brunson ile özdeşleşen utanç verici döviz krizi ile tamamen çöktü… Şimdi işinden olan vatandaşını hiç olmazsa salgının 3-4 aylık akut döneminde dahi ayakta tutup yardımına koşamayan bir devlet görünümündeyiz. Yardım için vatandaşının üç beş kuruşundan medet uman bir zavallı devlet görüntüsü! Elini halkın cebine atan devlet olmaz.” dedi.
TEK YOL PARLAMENTER SİSTEM
Çıray’a göre, Dündar’ın “COVİD-19'dan sonra Türkiye'de de her şey eskisi gibi olmayacaksa, ne olacak?..” sorusunun cevabı ise “İyileştirilmiş ve güçlendirilmiş bir parlâmenter sistem ve özgürlükçü bir anayasal hukuk devleti olacaktı”