Ayıptır, yazıktır, günahtır
Ayıptır, yazıktır, günahtır, bu bebelerin, bu yavruların akıtılan kanından nemalanmak, yararlanmak. Bu ölümlerde büyük sorumluluğu olan politikacılar cenazelerde görünerek puan kazanmaya çalışırken, medya acılı ana-babalar ve aileleri gösteren, altına ağıt niyetine akıl almaz saçma sapan müzikler döşenmiş görüntülerle tiraj ve reyting kazanma havasında.
Hele hele adına uzman denilen bir dizi kişinin mangalda kül bırakmamasına ne demeli? Ben böyle yapardım, şöyle yapardım martavalları. Yazıktır, günahtır, ayıptır beyler. Sizler değil miydiniz bu ülkeyi giremeyeceği AB standartlarına uyma palavrasıyla çivisinden çıkaranlar? Sizler değil miydiniz Kürt kardeşlerinize özgürlük palavralarını sıkan? Hrant Dinkler, Ermeniler?
Askeri açıdan büyük gürültüler kopardığınız, canlı istihbarat alışverişine ne oldu? Isıya duyarlı Amerikan uyduları göremedi mi 100’den fazla teröristin Irak sınırını ağır silahlarla geçişini? Daha önce de yazdım, onlar tavşana kaç, tazıya tut diyorlar diye. Neden Türkiye’ye karşı kullanabilecekleri bir kozu ellerinden kaçırsınlar? Ellerinde ağızlarının içine bakan yöneticilerle dolu bir ülke varken.
Ne oldu, Abdullah Gül’ün has ahbabı Talabani’nin yardımları? Daha geçen hafta New York’ta sarmaş dolaştılar değil mi? Bu PKK terörstleri kimin topraklarından, sorumluluk bölgelerinden geçip Türk sınırına girip çocuklarımızı katletti. İki-üç işadamını zengin edeceğiz diye hâlâ Barzani eşkıyasına ucuz elektrik vermiyor musunuz? Başbakan onunla da görüşmemiş miydi? Barzani’yi cezalandırmayı neden düşünmezsiniz? Ama yok yapamazsınız, Amerikalı patronlar kızar değil mi?
Bakın şehit düşen yavrularımıza. Hepsi Anadolu’nun bağrından gelen altın parçaları, elmas taneleri, analarının babalarının bir taneleri. Davul zurnayla gittiler vatan savunmasına. O kadar düşen kardeşleri varken korkmadan çekinmeden. Onların da anaları babaları yememiş yedirmiş, içmemiş içirmişti göz nurlarına.
Uyanın artık. Gerçekleri görün. Türkiye bir savaş içinde. Savaş yasalarını ve kurallarını işletmek zorundasınız. O yüzeysel önlemlerle, seçim propagandalarıyla bu sorunu çözemezsiniz, bunu siz de biliyorsunuz. Yeter artık yeter be...
AB’ye girmek için dayatılan ve ülke sistemini çökerten girişimleri de durdurmak zorundasınız. Terörle mücadele eden kişileri tutuklamanın da çözüm olmadığını anlamış olmalısınız, anlamadıysanız ne diyeyim ben sizlere. Ülke elden gidiyor. Parça parça elimizden alıyorlar.
Ekonomi deseniz ayrı bir durum. Başbakan bizi etkilemez diyor, ona inanlar da var. Sanki milli bankamız veya milli ekonomimiz kalmış gibi. Televizyonlarda sermaye ve patron şirketlerine çalışan danışmanlardan fetvalar. Onlar borsanın düşmesi, patronlarının şirketlerine ait hisse senetlerinin değer kaybedeceği yolunda yorum yapabilirler mi?
ABD Kongresi’nde kabul edilen 700 milyar dolarlık paket bu gidişi önlemez, önleyemez. Yalnızca biraz yavaşlatıp bazılarının para kaçırmasına zaman tanır. Seçim sırasında Amerikalı seçmeni kandırmaya yarar. Düşünün, paket, ihtiyacı olan ev sahiplerine değil bankalara sermaye kaynaklarına akacak. Ben bir ekonomist değilim, ama dünya basınında yayımlanan ekonomik değerlendirmeleri dikkatle okuyorum.
Onlar bu krizin gerçek nedeni olan ev sahiplerine yardım edecek bir çözüm bulunmadan bunalımın sona ermeyeceğini vurguluyor. Onlar bizimkiler gibi sazan değil, oltaya derhal atlamıyorlar. Onlar her alternatifi değerlendiyor, okuyucularına, seyircilerine aktarıyorlar. Ama onlar araştırmacı gazeteci olmadıkları için bizimkiler kadar da para kazanamıyorlar.
Ben de bunlardan ne bekliyorsam ama elimde değil, ayıptır beyler, yazıktır beyler, günahtır beyler demekten başka bir şey yapamıyorum...