Aşçısı Hacı Derviş Atatürk'e neden incir vermedi? Atatürk kitapları yazarı Yaşar Gürsoy yazdı

Aşçısı Hacı Derviş Atatürk'e neden incir vermedi? Atatürk kitapları yazarı Yaşar Gürsoy yazdı

Atatürk Sivas Kongresi’ni düzenlemeden önce dava arkadaşlarıyla birlikte para sıkıntısı içindeydi. Öylesine yokluk çekiliyordu ki; bir incirin bile hesabı tutuluyordu. Eldeki kıt kanaat para adeta gıdım gıdım harcanıyor, hesap tutuluyordu. Atatürk o günlerde yanındaki bir aşçısı Hacı Derviş Devirmiş'ten sofrada 3 kez incir istemek zorunda kaldı. Derviş Bey Atatürk'e neden incir vermedi? Atatürk kitapları yazarı Yaşar Gürsoy o gün yaşananları araştırdı derledi. İşte Atatürk’ün annesinin gönderdiği incirle

Atatürk ve dava arkadaşları Sivas’a geldiğinde Müdafaai Hukuk Cemiyeti İkinci Başkanı Rasim Bey den kendisine hizmet edecek bir adam bulmasını istedi. O iş için Derviş Devirmiş görevlendirildi. Atatürk ve arkadaşlarının sofrasına aş getirecekti.


Derviş Bey vakit kaybetmeden Atatürk’ün kapısını çaldı ve kendisini tanıttı.

Atatürk kendisine uzun uzun baktı ve “Benimle çalışır mısın?” diye sordu

Derviş Bey kendisinden bir hafta süre isteyince, Atatürk kendisine, “Memleketin bir hafta düşünmeye vakti yok, yarın kararını bildir” dedi.

Odadan çıkan Derviş Bey, kapıyı vurmadan tekrar içeri girdi ve “Gabul Paşam!” diyerek görevi kabul etti.

Atatürk memnun olmuştu. Pantolonunun cebinden örme bir para kesesi çıkardı masanın üzerine döktü ve “Al bunları çarşıya git, bana çok büyük bir hesap defteri satın al ve gel” dedi.

Derviş Bey söyleneni yaptı, defteri getirdi ve Atatürk’e verdi.

- Bütün masrafları kuruşu kuruşuna bu deftere yaz bakalım Derviş Bey.


Derviş Bey şaşkınlığını kısa sürede üzerinden atarak sordu:

- Paşam, bu hengamede senden kim hesap sorabilir ki?

Atatürk yanıtını gecikmesiz verdi:

- Çocuk, bir gün gelir, millet benden de başkasından da tek tek hesap sorar.

Derviş Bey görevini mükemmel yapıyordu. Günler hareketli geçiyordu. Kongreye az süre kalmıştı.

Atatürk geceleri iki, iki buçuk saat uyuyordu. O uyurken ya da gündüzleri odasında çalışırken Derviş Bey koridorlarda dolaşan bazı üyelerin fısıltı halinde birbirlerine “Bu Mustafa Kemal bekâr adam. Çoluğu yok, çocuğu yok; ya padişah kazanırsa halimiz ne olur?"diye konuştuklarına tanıklık ediyordu.

Atatürk’ün çalışma odası Sivas Lisesi Binası’ndaydı.

Kongre yaklaşıyordu. Yiyecek tükeniyordu. Kongreye katılacakların yemekleri belediye bütçesinden karşılanıyordu ancak bütçedeki para bir hafta içinde bitmişti, üyeler kendi paralarını harcamaya başlamıştı.

Atatürk derin düşünceler içindeydi. Parasızlık, yiyecek bulunamaması demekti. Kim zaman arkadaşlarına şaka yollu, “Hesapta yoktu amma oldu, ne yapalım bulgur çorbasına yattık artık...” diyerek üzülürdü.

O günlerde Atatürk’e annsinden iki torba incir gelmişti. Sofrada yemiş olmadığı için yemek sonunda Derviş Bey’e işaret eder, incirleden biriki tanesini getirmesini isterdi. Ama o incerlerde tükenmeye yüz tutmuş sadece bir iki kilo kalmıştı.

Atatürk bir gün yine sofra dağılırken işaret etti fakat Derviş Bey görmezlikten geldi. Bir kez daha işaret etti Derviş Bey yine aldırmadı. Üçüncü işaretini göstermeden bu kez seslendi:

- Canım Hacı Bey, anlamıyor musun, incir istiyorum...

- Paşam, bir şey kalmadı ki, topu topu bir, iki okkacık... O da size kalsın, lazım olur.

O sözler üzerine Atatürk Derviş Bey’in yüzüne hazin bir ifadeyle baktı ve konuştu:

- Hayır,benim her şeyim arkadaşlarımındır. Haydi, git getir kuzum!..

 

 

Kaynak

Feridun Kandemir, “Mustafa Kemal Sivas’ta Nasıl Yaşadı?”, Yeni mecmua
Prof. Dr. Şükrü Elçin Sivas Lisesi''ndeki görevine 1939 Kasım ayı içerisinde başlamış o dönem okul Müdürü olan Faik Dranas kendisine okulun idari işlerinde görevli Hacı Derviş''I tanıştırmış ve yukarı satırlardaki anı, Derviş Devirmiş tarafından kendisine bizzat anlatılmıştır.

İlgili Haberler