Amerika'da Erdoğan'ın canı neden sıkkındı?
Washington’dan b ir başka Başbakan Erdoğan geçti. Geçti geçmesine de anladığım kadarıyla bizzat Erdoğan ailesini rahatsız eden bir şeyler bırakıp geçti.
Washington’da 30 yıla yakın süre görev yaptım. Türkiye’den gelen Başbakanlar, Cumhurbaşkanları, Dışişleri ve öteki bakanların sayısını ben de unuttum. Diplomatik konuşmalarda satır aralarını, yapılan gizli temaslar ve konuşmaları, insanı ele veren yüzdeki ifade ve mimikleri hep araştırdık. Bu nedenle gizlenen veya gizli yapılan temaslar Türkiye’den önce Washington’da sökülüp ortaya çıktı.
Bu tecrübelerim bana, Başbakan Erdoğan’ın son ziyaretinde adını koyamadığım, rahatsız eden bir şeyler olduğunu söylüyor. Erdoğan hiç de öyle yüzde 47’lik seçim kazanmış bir siyasi parti lideri ve hükümet başkanı gibi görünmedi. Erdoğan çok sevdiği gazeteciler önüne çıkmadığı gibi, bir ilke de ismini yazdırdı. Gazetecileri kaldığı otelin karşı kaldırımına çıkarttırdı.
Başbakan’ın yüzü neden bilinmez, seçimlerden sonra hiç gülmüyor. Hep asık suratlı, kameralardan kaçıyor, korumalar talimat almış belli kameraların önünü kapatıyor. Kamera önüne çıkış da hesaplı. Bu durum Denizli kaplıca ziyareti ile başladı, Amerika ziyaretinde de devam ediyor.
Peki, ne olabilir Erdoğan’ın canını sıkan?
Önce siyaset dışı bir neden olabilir. Mesela sağlık. Türkiye’den gelen çok sayıda lider, gizlice ABD’de hastanelere gider veya Ecevit ve Özal’da olduğu gibi bazı ünlü doktorları kaldıkları otel odalarında kabul edip muayene olurlardı. Sağlık sorunu konusundaki şüphelerim biraz da bu yıl Mart ayında Zaman Ankara temsilcisinin, başbakanın beyninde bir tümör olduğu yolundaki sözlerinden kaynaklanıyor. İşte bu nedenle acaba Erdoğan, Bush’u ve torununu bahane ederek bir sağlık kontrolünden mi geçti sorusu aklıma takılıyor?
Erdoğan’ın canını sıkabilecek ikinci konu; Türkiye’de bir seçim zaferinden çıkmış olmasına karşılık, kendisine ve Abdullah Gül’e bazı sorumluluklar veren ABD Başkanından, özel bir 20 dakikalık görüşme randevusu alamaması. Cüneyt Zapsu’nun da Washington’da olması tesadüf olamaz. Düşünün stratejik ortağız diye övünen bir ülkenin lideri, size randevu vermiyor. Ne biçim stratejik ortaklıksa. Belki de Erdoğan bu görüşme ile seçim zaferini damgalayacaktı. Olmadı.
Bu randevunun Erdoğan’ın canını sıkma olasılığı bulunan üçüncü noktayla bağlantısı da olabilir. Üçüncü olasılık, Türkiye’de kurum ve kuruluşlarla toplum arasında giderek tırmanan gerginlik. Bu konuda laiklere baskı, son günlerde yapılan açıklamalar, basında çıkan darbe imaları, Başbakanı rahatsız etmiş olabilir. Belki onun başka ve daha derin bir istihbaratı vardır bu konuda. İşte bu nedenle Bush ile yapacağı bir görüşme, aslında bu söylentilerin kaynağına, Washington’un hükümeti desteklediği mesajını verebilirdi.
Böylesine bir olasılık varsa, Washington ya taraf olmamaya özen gösterdi, veya Erdoğan’ın isteklerini karşılama yanlısı değil. Bu da Erdoğan’ın canını sıkmaz mı, Başbakan için kötü haber değil mi? Bilemiyorum. Başta da söylediğim gibi, tüm bunlar beyin fırtınası diye tabir edilen olayın irdelenmesi. Nasıl olsa bir haftaya kadar buradaki dirsek temasları ortaya çıkacak, o zaman biz de yazacağız merak etmeyin.