Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Mevlüt Uluğtekin YILMAZ
Mevlüt Uluğtekin YILMAZ

Ali Emîrî'yi anmak...

Sevgili okuyucum; çoğu zaman önemli değerlerimizi unutuyoruz. İşte, kitap âşığı Ali Emîrî Efendi de onlardan birisi!

Sağ olsun, Sayın Ahmet Doğan İlbey Ali Emîrî Efendi'yi bize hatırlattı. Sayın İlbey'in kitap konusunda çok güzel bir ifadesi var. Şöyle diyor: Kitap yârânının efendisi!

Ağır kitap yârânından bahsetmek icap ettiğinde; daha dokuz yaşındayken kitap sevdasına düşen ve ölünceye kadar da bu sevdasını sürdüren Ali Emîrî Efendi(l854-l924) ile başlamak hürmet gereğidir.

"Meşhur Millet Kütüphânesi'niN; ömrü boyunca büyük fedakârlıklarla topladığı l6.000 cilt yazma ve matbû eserle l916 yılında onun tarafından kurulduğunu kitapla âşina olanlar bilirler. Yokluk çektiği günlerde bile, büyük paralar teklif edilmesine rağmen bir kitabını dahi satmayan Alî Emîrî Efendi, böylelikle bu ülkeye emsalsiz bir kütüphâne bırakır. Bu muhteşem kütüphâneye kendi adının verilmesi yerine Millet Kütüphânesi denmesini ister.

Değerli bir kitabı dostlarına göstereceği zaman "Alın, bakın, inceleyin" sözleri yerine "Ziyaret buyurun" demesiyle kitap-kültür adabına edebî bir usul getirmiştir. Kitap yârânının efendisi dediğimiz Ali Emîrî'nin bu muhteşem hasleti ilkokuldan üniversiteye kadar bütün nesillere anlatılmalı.

Okuduğu kitapları uykusunda tekrar eden adam!

Kitap tiryakilerinin araştırmacısı Dursun Gürlek'in "Ayaklı Kütüphâneler" kitabından aldığımız bilgilere göre, devrinin en şedit kitap tiryakisi olan bu zat uykudan önce okuduğu kitapları uykusunda yüksek sesle tekrar edermiş. Daha çocuk yaşta aşırı kitap okumaktan hastalanır ve doktor ona okumayı bir süre bırakıp gezmeyi tavsiye eder. Fakat o okumaktan asla vaz geçmez.

Babası ona on beş yaşındayken ticaretle uğraşsın diye dükkân açar.

Açar açmasına da, gelen müşteriye "Mal orada, fiyatı şudur, alacaksanız indireyim, yoksa beni boş yere meşgul etmeyin" diyerek kitap okumayı sürdürür.

Zarar ettiğini gören babası onu dükkândan uzaklaştırmak zorunda kalır.

Onun, bin yıllık değeri olan Kaşgarlı Mahmud'un, Divanü Lûgat'it Türk isimli el yazması eserini nasıl bulduğunu okumak, insanı gerçekten ilmî heyecanlara ve âbideleşen bir kitap tiryakisinin ruhuna tazimde bulunmaya sevk ediyor.

Yaşlı bir hanımın otuz altın liraya satılması için sahafa bıraktığı Divanü Lûgat'it Türk'ü görünce heyecandan kalbi çarpmaya başlar ve kendinden geçer. Üzerinde on beş lira vardır. Kalanını oradan geçmekte olan bir dostundan temin eder, sahafa da üç lira bahşiş vererek, o zamana göre yüksek bir meblağ sayılabilen otuz üç liraya bu büyük eseri alır.

Sahaf eserin önemini anlar da vazgeçer diye hemen uzaklaşır ve "Bu, kitap değil, Türkistan ülkesidir. Türkistan değil, bütün cihandır" diyerek sevine sevine evine gider.

Değerli okuyucum;

Sevgi dergisi Yesevî'nin Ekim sayısı yine ilginç bilgilerle dolu. Erdoğan Aslıyüce'nin "Malazgirt'ten önceki Pasinler Savaşı", "Büyük Taarruz, Başkumandanlık Zaferi, İzmir'in Kurtuluşu", "Kemal Çapraz ve Prof. Dr. Ali Osman Özcan'ı anma Programı. Mehmet Sayan'ın "Ayşe'nin Kaderi", Prof. Dr. Hasan Onat'ın "Yeni bir İslam Medeniyeti için Maturidiliğin önemi". Mehmet Turan'ın "Türklerin Şuur altındaki İnançları". Özcan Pehlivanoğlu'nun "Bir 6-7 Eylül Karşılaştırması", Seyhan Emen Çağlar'ın, "Astsubay Süleyman ile Güney Koreli Ayla", Dr. Yusuf Gedikli'nin, "Türk Coğrafyasında Bazı Yer Adlarının Köken ve Anlamları". Yrd. Doç. Dr. Zekeriya Başarslan'ın "Kırgızistan", Mecit Sağır'ın "Dünyanın Yenilmezi Ünlü Türk'e (Koca Yusuf'a) Vefa", Mehmet Ali Talayhan'ın "Seyyah ve Seyahat". Süheyl Başaran'ın "Osmanlılar ve Boğaziçi", Mustafa Kamil Cerrahoğlu'nun "Uyuyan Müslümanların Devletlerinin Hali", Osman Aytekin'in "Mahramiyet ve Hayat", Muhsin Koç'un "İstanbul'da sonbahar, yazıları okunmalı!

Esen kalın efendim...

Yazarın Diğer Yazıları