AKP'de sonun başlangıcı (22 Nisan 2008)

Başbakanın son çıkışları, hareketlerindeki aşırı dengesizlik, konuşmalarındaki tutarsızlıklar, son zamanlarda buralarda çok dolaşan bir söylentiyi duyduğu anlamına geliyor. Özellikle Türkiye’de gerçek gündemden uzaklaştırılan bazı gelişmeler üzerinde kafa yorulmaması da düşündürüyor. AKP’nin kapatılması ile siyaset yasağı arkasında acaba anlatılanların dışında başkaları mı var? Duyduklarımı aktarayım, siz karar verin.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yaşanan son olaylar, duyduğumuz kadarı ile Erdoğan hükümeti ve partisi konusunda dışarıda oluşan tereddüt ve kanaatin son halkasını oluşturdu. Bir süredir Erdoğan’ın aşırılıkları, radikal ve demokrasiden söylemlerine rağmen uzaklaşması hem ABD, hem de Avrupa başkentlerinde bir şüphe yarattı deniyordu. Erdoğan’ın parti içindeki diktatör tutumları da kaşların kalmasına neden olmuştu.
Ancak bu gelişmeleri Türk basın yayın organları halktan başarı ile gizledi. Türkiye’de basın, AB güdümündeki Doğan grubu ile iktidar partisinin teker teker yutarak yeşile çevirdiği tarikat medyası tarafından dünyadaki birçok olay Türk halkına aksettirilmiyor. Örneğin Doğan grubu TV ve gazetelerinde AB aleyhine bir şey okumanız mümkün değil. Mesela Avrupa ülkelerinde saldırıların öteki Müslüman göçmenlere değil de neden yalnızca Türklere karşı olduğu hiç açıklanmaz. Zira Aydın beyin Almanya’da çok işi vardır. Onlar zarar görür.
Aynı şekilde yeşil medyada Erdoğan aleyhine yaşanan gelişmeleri görmek mümkün değil. Onlar da şimdilerde askeri karalayıcı general masalları ve uydurdukları Ergenekon palavraları ile meşguller. Hiç biri neden Erdoğan’ın Bolu’da bir süre ortadan kaybolduğunu yazmadı ve açıklamadı. Tabii ki Başbakanlarında dinlenmeye ve aileleri ile birlikte olmaya hakları vardır. Batı ülkelerinde böyle durumlar, bir resmi açıklama ile siyasi liderin nerde olduğu veya olacağı belirtilip, basına rahatsız etmemesi bildirilir.
Şimdi bu iki grup zaman zaman çıkarlar uyuştuğunda koro halinde yağcılık şarkıları söyler. Örneğin Doğan grubunun yatırımları konusunda hükümeti zorlamak için bazen bayraklar açılır bazen de övgüler yazılır. Bu geçmişte yaşanan ve gelecekte de yaşanması beklenen bir tutum. Askerler aleyhindeki bir haberde ise tarikatçı basın ile Doğan grubu beraber şakır.
Gelelim işin özüne. Başbakanın beyninde bir tümör olduğu yolundaki söylentiler bugünlerde yeniden yaygınlaşabilir. Parti kapatılması ve lider krizi içinde seçime bile sokulmayan ancak yedekte her türlü pislikten uzak bekletilen ve geçenlerde Sivas’ta bir lider gibi karşılanan siyasetçileri de hazır görünüyor. Aslında tüm işaretler Erdoğan’ın sırasını savdığı yolunda.
Yani Türkiye’de AKP’nin kapatılması konusunda AKP’liler bu işin tezgâhını hazırlayanlara bildiri hazırlatıp yayınlatmıyor mu, insan gülsün mü ağlasın mı şaşırmamak elde değil. Nitekim bu girişimleri de açıklanarak yayınlanacak bildiri ile daha da komik duruma düştüler. Hem de yabancılardan iç meselede destek arayarak bence küçüldüler.
Türk sermayesine hizmet eden bazı finans kuruluşları ne yazık ki kendilerinde mevduat açtıran öteki müşterilerine, patronlarına davrandıkları kadar dürüst davranmıyor. Bu kurumlarda danışman olan bazı kişiler, hâlâ Türkiye’nin iki ayağını bile soktuğu bu bela için henüz girmedik ama girmek üzereyiz diyerek bu adamların paralarını kaçırmalarına olanak sağlıyorlar.
Bakın bu günlerde Ampul iktidarından hiç dış politika sözcükleri duyabiliyor musunuz? Hayır diyeceksiniz. İçerde pahalılık el yakmaya başladı diyeceksiniz. Ama ampul iktidarı kadar onlara bir poşet yiyecekle yol açanların da hiç mi günahı yok. Arkadaşlar, dünya global bir açlık ve kıtlık dönemine doğru gidiyor. Bu durum Amerikalı bazı gözlemcilere göre ekonominin globalleşmesini kırabilir ve gene herkes milli sınırlarına dönebilir deniliyor. Tabii o tarihe kadar bizim ne kadar milli sınırımız kalacaksa.

Yazarın Diğer Yazıları