AKP, ANAP'la aynı kaderi paylaşacak gibi görünüyor

Artık emin oldum, biz Türkler, İngilizcedeki adıyla Short Memory’ye (yalnızca yakın zamanı hatırlayan), yani geçmişi hatırlamayan bir beyine sahibiz. Zira ne siyasilerimiz ne de basında yer alan meslektaşlarımız, yakın tarihimizdeki bir olayın tekrarını ya hatırlamadılar veya Erdoğan’ı kızdırmamak için yazmak istemediler. Nedense bu Amerikalıların kurdurduğu siyasi partiler hep kısırdöngü gibi aynı çizgiyi ve kaderi paylaşıyor.

Hatırlarsanız, AKP ve lideri Tayyip Erdoğan’ın aynı, Turgut Özal’lı ANAP’ın siyasetini ve yolunu izlediğini yazmıştım daha önce. Öylesine bir benzerlik ki, Turgut Özal’ın kardeşi Korkut’un büyük katkısıyla kurulan bu parti, ideolojik açıdan geniş tabanlı olmuş ve icraatta da ANAP’ın yolunu izleyerek birçok yolsuzluk iddiasıyla çalkalanmıştı. Ancak ben ANAP ile AKP’yi siyasi kader bakımından birbirine çok benzetiyorum.

ANAP tek başına geldiği iktidarda ikinci genel seçimlerde Meclis’te çoğunluğu sağlamasına rağmen bu dönem içinde yer alan yerel seçimler sonun başlangıcının habercisi olmuştu. ANAP bu yerel seçimlerde de büyük oranda belediye başkanlıklarını kazanmasına rağmen Türkiye genelinde topladığı oy oranında bir büyük düşüşü de görmüştü.

Ben bu yerel seçimler sonrası, ABD’ye gelen Turgut Özal’la sohbet ederken onun gözlerindeki sonun başlangıcına bakan gözler ifadesini, bu kez seçimlerin ardından konuşan Başbakan Erdoğan’da da gördüm. Tayyip beyin kömürleri, yiyecek paketleri ve beyaz eşya suyu olmayan yoksulu kandırmaya yetmedi anlaşılan.

AKP beklediğim gibi belediye başkanlıklarının büyük kısmını almasına rağmen Türkiye genelindeki oylarda büyük düşüşe uğradı. Hem de öyle bir düşüş ki ikinci genel seçimde kazandığı oyların altında ve yüzde 40 sınırı yakınlarında. Bu AKP’ye ilk “Abbas yolcu” sinyalidir, sayın Erdoğan. Ancak geçmişi hatırlarsak, kaybedeceğini anlayan iktidar partileri nedense şımarıklıklarından mı bilemem oldukça hırçınlaşır ve sertleşirler. Bu tutumları da daha fazla oy kaybetmelerine ve düşüşün yumuşak değil sert olmasına neden olur.

Erdoğan’ın mizacı ve AKP’lilerin bugüne kadarki tutumlarından ben hırçınlaşma olayının kısa zamanda başlayacağına inanıyorum. Bu seçimlerde Ergenekon tutumları MHP’ye, siyasi söylemlerindeki yolsuzluk olayları da CHP’ye yaradı. Daha da yarayacak bir şeyler olacaktır yakın dönemde.

Gelelim bu aybaşında ağırlanacak büyük konuk, ABD Başkanı Obama’ya. Beyaz Saray açıkladı, Amerika Başkanı Erdoğan ve danışmanlarının beklediği İslam dünyasına Türkiye’den seslenmeyecekmiş. Şimdi diyeceksiniz ki, ne var, nereden isterse istediğine seslensin. Doğru da Erdoğan ve takımı, bu seslenişin Türkiye’den olması durumunda kendilerinin İslam dünyası lideri olacaklarına inanmışlardı. Hani bir grup AKP’li de Erdoğan’ı peygamber ilan etmişti ya, varın siz gerisini takdir edin.
Obama’nın “vermeden almak” istediği görüşme paketi ise dolu. Tabii bizimkilerin haddine mi düşmüş bir tanesine hayır diyebilsinler. Öncelikli konu biliyorum Afganistan. Adam sıkıştı asker isteyecek. Bir kere Kürt federasyonu ile PKK’ya af konusu var. Sonra Ermenistan sınırının açılması. Ardından Fener Rum Patrikhanesi’nin evrensel, yani ekümenik durumuyla bağdaşacak bir küçük kilise devletine izin vermek. Ve şimdilik son olarak da Kıbrıs’tan asker çekilmesi konusu var.
Ha unuttum; Obama, bizleri acıtmadan halletmek için doğal olarak biraz da yağlayacak tabii. Mesela, siz bizim stratejik ortağımızsınız falan diyecek. Orta Doğu’da sizden büyüğü yok falan da diyebilir. Avrupa Birliği sizi mutlaka almalı da demesi lazım. Ardından kebap güzel, İstanbul güzel derse de şaşırmam. Erdoğan’a sarılabilir. Biz hıyarız dedikçe, bizi cacık yapmak isteyen daha çok dünya lideri çıkabilir.

Yazarın Diğer Yazıları