Büyük Marmara Depremi’nin her an olabileceğine dikkat çeken bilim insanları, en riskli bölgenin de Adalar olduğunu belirtiyor.
Ancak imar planı yapma yetkisinin 2021 yılında Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na verilmesiyle Adalar betonlaşma tehdidi altında kaldı.
Cumhuriyet’ten Jale Özgentürk’ün haberine göre; Büyükada, Heybeliada, Burgazada, Kınalıada, Sedef Adası, Yassıada, Kaşık Adası, Tavşan Adası ve Sivri Ada.
İstanbul’un hemen kıyısında bulunan Prens Adaları vatandaşın yeşiliyle, mimarisiyle kaostan uzaklaşıp nefes alabildiği ender alanlar arasında.
1984’ten beri doğal sit alanı ilan edilen Adalar, 2021’in kasım ayında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kararıyla “Özel Çevre Koruma Bölgesi ilan edildi. İmar planı yapma yetkisi ise Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na verildi. O tarihten beri de adalar yapılaşma tehditi altında. Bu adalardan Yassıada’nın içler acısı hali ortada. Demokrasi Adası adıyla milyonlarca dolara mal olan turistik tesis bugün çürümeye terk edilmiş durumda.
TEHLİKE NE KADAR BÜYÜK?
Kısa süre önce Kaşık ve Sedef adalarının doğal sit derecesi düşürüldü ve yapılaşmanın önü açıldı. Ancak itirazlar sürüyor. Şimdi sırada diğer adalar var. Çünkü Adalar’ın 1/5000 ve 1/1000 yeni imar planları 28 Temmuz’da askıya çıktı. İtiraz süresi 28 Ağustos’ta doluyor. Yeni imar planları ne getiriyor?
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) planlarının üzerinden hazırladığı belirtilen yeni planın amacı “kentsel kuralların oluşturulması.”
Ancak Adalar Belediye Başkanı Erdem Gül’ün “Adalar’ın artık planı var” sözleriyle bir anlamda sahip çıktığı plan ne yazık ki büyük bir hayal kırıklığı. “En kötü plan plansızlıktan iyidir” görüşünü savunan, bazı kazanımların bulunduğunu iddia eden Adalılar olsa da içinde ciddi tehlikeler barındırıyor. Planın en büyük yıkımı yaratacağı ada ise Burgazada. Önceki gün askıya çıkan plan eşliğinde Burgazada Mahalle Meclisi’nin koordinasyonunda imara açılan parselleri tek tek dolaştık. Konaklamalı turizm tesisleriyle, günübirlik turizm tesisleriyle, ne anlama geldiği belli olmayan sosyal ve kültürel tesislerle yaratılacak vahim değişimi yerinde gördük.
Yıllardır burada oturan avukat Erhan Ergun, Adalar’ın sosyal ve kültürel zenginliğine uygun olmadığını söylediği planla neler olabileceğini şöyle özetliyor:
Bu plan geçerse Adalar çevre tahribatı nedeniyle yaşanamaz hale gelecek ve gece gündüz nüfusunun denetimsiz artması sonucu salgın hastalıklar ve deprem riski açısından kırılganlığı artacak.
Tehdit analizi yapılmadan hazırlanan planlar, yapılaşmanın önünü açacak, Adalar’da doğal yaşam alanlarının parçalanmasına, ekosistemin bozulmasına kültürel mirasın tahribine neden olacaktır.
Ormanlık alanlar birinci derece sit alanı olarak korunmalıdır. Oysa yapılaşma riskinin olduğu bölgelerde sit dereceleri iki ve üçe düşürülmüş, koruma kalkanı zayıflatılmıştır. Yapılaşma sonucu keşilecek ağaçların sayısı Akbelen’den fazladır.
Turizm tesisi ve mesire alanı olarak imara açılan bölgeler su basma alanında kalmaktadır. Plan tsunami etkisi göz ardı edilerek hazırlanmıştır.
Kıyıya sınırı olan alanların turistik tesis mesire alanı ve konut alanı olarak planlanması kıyıların halkın kullanımına kapatılacağı anlamına gelmektedir.
İmara açılması planlanan Adalar’ın güney yamaçlarının göçmen kuşlar için yaşamsal derecede önemli konaklama dinlenme alanları olduğunu da ekleyen avukat Erhan Ergun, planın sorumlu turizm anlayışına da uzak olduğunu söylüyor. Adalar’ın tarihi ve kültürel yapısına, doğal yapısına, su varlıklarına, doğal ortamına zarar vereceği belirtilen plana karşı itiraz dilekçeleri hazırlanıyor. Plana itiraz süresi 28 Ağustos’ta dolacak. Tüm adalarda plana karşı çıkanlar perşembe günü Ataşehir’deki Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği il müdürlüğü önünde buluşup, itiraz dilekçelerini verecekler.