40 defa darbe derseniz...
Türk siyasi tarihinde söyledikleri ile yaptıkları birbirine uymayan, yaptığı açıklamalarda bu kadar ileri geri hareket eden bir başka siyasetçi var mı? Kimden söz ettiğimi hemen anladınız. Doğru, Başbakan Erdoğan’dan söz ediyorum. Her şeye baştan itiraz edip sonra tersini yaptı. Ekonomik krize çözüm konusunda önce, “bunları da öneri mi sayıyorsunuz, daha ciddi şeyler getirin” dedi sonra da “bunları ilk kez biz düşündük” diyerek uygulamasını yarım yamalak yaptı.
Tayyip beyin bir başka özelliği de kendisine bağlı olan Türk Silahlı Kuvvetleri ile çatışması. Çocuklarını askere bile göndermeyen Erdoğan, teröristle çatışarak ölen askerler için, askerlik yan gelip yatma yeri değil dedi. Ardından şehit cenazelerinde boy gösterdi. Hele hele Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un basın toplantısı ardından, kurumlar arasında çatışma yok derken, aynı gün askeri savcılığın yaptığını beğenmemesi, sivil adalet mekanizmasına konu intikal etmiştir demesi.
Ve hatta zaman kaybetmeden anayasayı ihlali bile göze alarak, askeri yargının önünü kesip askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmasını öneren yasayı bir gecede geçirtmesi.
Herkes buna tepki gösterirken ben de bunu anlayamıyorum. Bugün iktidar partisi Mustafa Kemal tarafından kurulan Cumhuriyet’e ait kural ve yasaların tek tek taşlarını sökerek yıkmaya çalışıyor. Olay öylesine bir boyuta ulaştıki bir gün içi boşaltılmış koca Cumhuriyet çökünce ona da oturup şaşıracağız.
Başbuğ’un basın toplantısını ve ardından Başbakanın yaptığı iki konuşmayı dinledim. Askerin konuşması bıkkın ve bizi rahat bırakın havasındaydı. Oysa Başbakan sürekli olarak saldırıp bizle kavga ediyorlar diyor. Muhalefete ve askerin bulgularına inanmadığını o kadar açık seçik beyan etti ki, usta bir politik manevraya bile gerek görmedi. Erdoğan, CHP’yi ihmal etmedi, milyonlarca liralık suiistimal açıklaması da ayrı bir hayret vakası.
Baştan da anlatmaya çalıştığımız gibi asker olgunluk gösterip bulaşmak istemedikçe tarikat parası ile finanse edilen paçavra, saldırıyor. Böyle de olacaktı ve olması gerekiyor. O gazete bu amaçla kuruldu. Başına da alkolik bir yazarın oğlu ile ABD’den getirilen Washington’un yakından tanıdığı birini getirdiler. Bu kişinin nasıl ABD vatandaşı olduğu ve Washington’da kimlere servis yaptığı sır değil. ABD’de çalışırken tarikat liderini sıkça ziyaret edip elini öpmüştü.
İşte bu nedenlerle bunların olması bekleniyordu. Benim kızgınlığım bu çevrelerden özel olarak enformasyon akıtılan paçavraya verilen değer. Ayrıca bu olaylar herkesin söylediği gibi son yıllarda oluşmadı. Bu raporların arkasında bir de bir mafya babasına hizmet eden bir asker çocuğunun olduğu, askerleri sevmeyen bu kişininse Türkiye’nin en gizli bir istihbarat kurumundan emekliye ayrıldığı söyleniyor. Adı geçen kişinin 1990’lı yıllarda hazırladığı bazı belge ve bilgileri “Gladyo” diye gazetelere servis yaptığı ve o dönemlerde üzerinde durulmayıp önemsenmediği de ortalıkta dolaşıyor.
Başbakan son konuşmalarında dönüp dolaşıp, ekonomik kriz Türkiye’yi çarpmadı dedi. Anlaşılan Tayyip bey Türkiye’de değil başka bir ülkede yaşıyor. Kankası Unakıtan bile “anlaşılan kriz Başbakanı çarpmamış” diyebildi. Unakıtan deyince aklıma geldi, internette dolaşan haberlerde, dini bütün Unakıtan ailesinin İzmir’de rakı-balık lokantası açtığı anlatılıyor. Kutlarım kendilerini.
Yazım, sürekli olarak darbe konusunu kaşıyan başbakan ve AKP ile yandaşlarına tavsiye ile sona erecek. Rahmetli dedem, bir insan bir konuyu çok diline dolar, sık sık söylerse, bil ki o konuda büyük açığı vardır derdi. Gerçekten de kim, ne kadar adil, dürüst olduğunu sık olarak söylüyorsa kurcalayın, altından başka manzara çıkar. Hani bugünlerde adaletten söz edip kendi suçlularına adalet yolunu açmayanlar gibi.
Düşünüyorum, acaba Erdoğan ve şürekâsı Cumhuriyet’e karşı yaptıkları darbe nedeniyle mi bu kadar darbeye alerji duyuyorlar? Ayrıca bizde bir söz vardır, “bir şeyi 40 defa söylersen gerçek olur” diye. Herhalde onlar da bu işi o kadar çok söyleye söyleye olmasını umuyorlar. Bu arada cami duvarı ile ilgili atasözünü de gelecek yazımda işleyeceğim. Hayırlı olsun.