2012 "Acı miras" devraldı!
Nereden bakılırsa bakılsın, ister “politik”, ister “ekonomik” ve ister “sosyal” olsun, ne yazık ki, geçen yılın “kötü” mirasını 2012 devralmış bulunuyor.
Hem dış gelişmeler, hem iç olaylar art arda birbirine kenetlenmişçesine gezegenimizi zorluyor.
Neredeyse, ABD’nin meşhur “Genişletilmiş Büyük Orta Doğu Projesi” ile yeni savaşlar gündeme getirilmek isteniyor.
Yeni bir yılın, böylesine bir atmosfer içinde, ilk günlerini geçirmesi, beraberinde ister istemez “kara bulutları”da getiriyor.
Zaten dünyayı dipten sarsan ekonomik kriz yavaş yavaş ortaya çıkarken, beraberinde güç kullanma “isterisi”ni de getirmiş olması, endişe uyandırıyor.
Böylece, yeni yıla sözde uygar insanların sebep olduğu “yoksulluk” hatta “açlık”la giren milyonlarca “talihsiz” varken, Batı hâlâ kaynak zengini, fakat geri bırakılmış hangi ülkeyi daha da sömüreceğinin sinsi planlarını yapıyor.
Dünyaya “demokrasi”yi, “refah”ı ve “huzur”u getirmeye soyunanlar, ne yazık ki çoğu kez “istilacı” veya “sömürgeci” kimliğinden kurtulamıyor.
Bu “paradoks” içinde, Türkiye’nin pek açığa çıkmayan “yürekler acısı” durumuna kısaca göz atmak
gerekiyor.
Her şeyden önce, “örtülü krize” rağmen “büyüme” büyültüldükçe büyültülüyor. Oysa, geniş halk tabakalarının eskilerin deyimi ile “iştira” gücü gün geçtikçe eriyor ve temel gıda maddeleri, ev kiraları, akaryakıt, elektrik, su âdeta “el yakıyor.” Vatandaşın, bugünkü deyimi ile “alım gücü”, ekonominin gerçek yüzünü gösteriyor.
Yeni yılın daha ilk günlerinde böylesine “karamsar” olmak, aslında gerçekleri belirtmek anlamına geliyor.
Dünya bütün hızıyla, fakat tasarlanmış çoğu gizli projelerle dönüyor. Türkiye ise, nereye koştuğunun “hengâme”sini yaşıyor.
“Aşırı borçlanmamız ne olacak?” “Cari açık kapatılabilecek mi?”
“Milli gelir, yüksek rakamlı dolara çıkabilecek mi?” gibi sorular, Türkiye’yi zorluyor.
Doların daha da yükseleceği haberleri piyasayı şimdiden etkiliyor.
Ekonominin yanı sıra “siyasi” bakımdan da, Türkiye’nin üzerinde “kara bulutlar” dolaştırılıyor.
Yargımıza bile bazen dışarıdan müdahaleler yapılarak, “hükümranlık haklarımız” ihlal ediliyor. AB’de ile ilerlememiz durdurulmak hatta “dondurulmak” isteniyor.
Fransa ve Almanya gibi malum ülkeler önümüzü “pervasızca” kesiyor.
Irak’ın kuzeyindeki oluşum, Türkiye’yi doğrudan doğruya “tehdit” ediyor.
PKK mevcudiyetini devam ettiriyor.
Buna karşılık, yeni demokrasi açılımlarından bir “meçhuliyet” içinde bahsediliyor.
Özellikle, bu günlerde milletvekillerine çekilen “kıyak” geniş halk tabakalarını hem üzüyor hem de umutsuzluğa sürüklüyor.
Gerçekten de, çoğu büyük maddi imkânsızlıklar içinde bulunan halkın, vekillerinin ayda 19 bin TL. den fazla aylık almaya karar vermelerine akıl erdirilemiyor.
Sadece muhalefette değil çoğu AKP’li vatandaşların nefretine neden olan bu yasanın Cumhurbaşkanı Gül tarafından kısmen “veto” edilmesi bile, “kamu vicdanı”nı tatmin etmiyor.
Yasanın en son şeklinin CHP tarafından Anayasa Mahkemesi’ne götürüleceği sanılıyor.
Anlaşılan odur ki, yeni yılın ilk aylarında, bu sorunun gündemi işgal etmesi bekleniyor.
Ne var ki, telaş ve korku içinde görünen medyanın, “sessiz çoğunluğun” bilinçli sesi olması icap ediyor.
Bir bir sayıldığında, sütunları işgal edebilecek kadar “uygunsuzluk” peşimizi bırakmıyor.
Her şeye rağmen, 2012 için “umut” kapılarını ardına kadar açmak da yine bizlere düşüyor.