Yuttuktan sonra...
Anayasa değişikliği referandumuna tam iki ay kaldı.
Partiler referandumla ilgili çalışmalarına büyük hız veriyorlar. Yakında meydanlara inecekler, ekranlarda daha çok görünecekler.
Başbakan Erdoğan, Belgrad gezisinde gazetecilerle konuşurken şunları söylemiş:
“CHP, ’hayırda hayır vardır diyor. Bunu rahmetli Turgut Özal denedi, tutmadı.”
Bravo!..
Doğru anlamak
Bizler, kimi zaman (bazen de, çoğu zaman) “Yaz, yaz nereye kadar?” diye düşünür, “Orada kimse var mı?” diye sorarız.
Yazdıklarımızdan ders alınmadığı duygusuna kapılırız.
Başbakan Erdoğan’ın sözlerini okuyunca, “Orada Başbakan varmış” dedim, “Demek ki, yazdıklarımızı okuyor.”
Ders alınmadığı konusunda ise
değişiklik yok.
Kendisi ya da danışmanları yazdığımızı ya anlamamış, ya da bilerek çarpıtıyor.
Bir önceki yazımda (Pazar), Turgut Özal’ın bu propagandasından söz etmiş, bugün “Demokrasi kahramanı olarak gördükleri Özal’ın aslında yasaklardan yana olduğunu”, yaptığı
kampanyalardan örnekler vererek açıklamıştım.
Kimi zaman, yazılarımızın siyasi parti liderleri (ya da danışmanları) tarafından esin kaynağı olarak alındığını TBMM Meclis konuşmalarından anlıyorum.
Kaynak göstermeseler de alıntı
yapmaları güzel, ama doğru anlamalarını, ya da anladıklarını bilerek çarpıtmamalarını dilerim.
Önemli değişiklikler olacak
12 Eylül’deki referandum sonrası, iktidar ve muhalefet partilerinde önemli değişiklikler olacak. Hem de genel başkanlar düzeyinde.
Önceki gün, duayen (kıdemli) Anayasa Profesörü Mümtaz Soysal’ın dediği gibi, “Bu referandum, iktidara git ya da kal oylaması.”
Yani, bir “plebisit.”
Plebisit demek, “bir tek konuda” halkın görüşünü almak demek.
12 Eylül’de ise, “pek çok konuda” soru soruluyor halka.
Halk ve partiler, referandumun ruhuna aykırı uygulamayı mantığıyla düzeltiyor ve soruyu “tek bir noktaya” indirgiyor. AKP yanlıları, ne pahasına olursa olsun, “AKP’ye evet” demek için, oylamanın konusuna ve içeriğine bakmaksızın, evet diyecek.
AKP karşıtları da, aynı biçimde “hayır” diyecek.
Yani, siyasetin ve yargının yanlışını halk düzeltecek. İsterseniz 50 sorulu referandum yapın, halk bunu tek soru olarak düşünüyor.
Konunun ötesine geçerek, “iktidar kalsın mı, gitsin mi” oylamasına
dönüştürüyor.
Midede çözünen
jel tablet yutturacaklar
Referandumlarda tek soru yerine, halkın kafasını karıştırma yanlışını,
sadece AKP yapmıyor.
12 Eylül ihtilalcileri de aynısını yapmıştı. (Bugün, 12 Eylül’e karşı gibi görünen AKP’liler ve iktidar, onların izinden bir kez daha yürüyor!..)
12 Eylül Anayasasını halka oylatırken, dayatmada bulunmuşlardı.
Halk, bir an önce demokrasiye geçilsin düşüncesiyle, evet demiş; Kenan Evren, halka demokrasi paketi içinde (jel kapsül yutturur gibi) kendi Cumhurbaşkanlığını ve istediği diğer antidemokratik düzenlemeleri kabul ettirmişti.
Şimdi AKP’nin yaptığı da budur.
Yargı reformu yapıyorum, 12 Eylül diktatörlerini yargılayacağım yalanı ile, “tek bir soru” sormak yerine “birbirinden farklı çok soru sorarak, jel tablet yutturmak” istiyor.
Bu referandumun başka boyutları da var.
Bunları yazdıktan sonra benim düşünceme gelince.
Evet mi hayır mı diyeceğimi, başka gerekçelerini de açıklamak üzere, daha sonraya bırakıyorum.