27 Temmuz’da tatile giren Meclis’in yeni yasama yılı açılış programı kapsamında TBMMBaşkanı, Başkanlık Divanı üyeleri ve milletvekilleri, TBMM Atatürk Anıtı’na çelenk koyarak saygı duruşunda bulundu. TBMM Başkanı İsmail Kahraman'ın anıta çelenk koymasının ardından İstiklal Marşı okundu. Meclis Başkanı'nın açılış konuşmasının ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Kürsüye çıktı.
Erdoğan’ın konuşmasından satır başları şöyle:
"Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, TBMM’nin 26. dönem 3. yasama yılı açılışında sizleri en kalbi duygularımla selamlıyorum. Kurtuluş Savaşı’nı sevk ve idare eden 15 Temmuz’da da çifte gazilik unvanı kazanan yüce Meclisimize başarılar diliyorum. TBMM’nin ve hemen karşımızdaki Genelkurmay Başkanlığı çevresinde 34 vatandaşımız, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi civarında da 29 vatandaşımız şehit olmuştur.
"15 TEMMUZ MALAZGİRT GİBİ ÇANAKKALE GİBİ ORTAK DEĞERİMİZDİR"
15 Temmuz artık bizim, tıpkı Malazgirt gibi, tıpkı İstanbul’un Fethi gibi, tıpkı Çanakkale gibi, tıpkı Dumlupınar gibi, tıpkı ecdadımızın nice emaneti gibi hepimizin ortak bir değeridir.
Bu değere sahip çıkan, bu değere saygı duyan herkes milletimizin gönlünde yükselir, yücelir, itibar sahibi olur.
Bu değeri örselemeye, önemsizleştirmeye, çarpıtmaya kalkan herkes de milletimizden hak ettiği cevabı alır, hak ettiği muameleye maruz kalır.
Darbenin doğrudan hedefi olan Türkiye Büyük Millet Meclisimizdeki partilerimizden bu konuda çok daha fazla hassasiyet beklediğimi özellikle belirtmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri…
Geçtiğimiz yasama döneminde Meclisimizin gerçekleştirdiği en önemli çalışmalardan biri de, hiç şüphesiz, 16 Nisan’da milletimiz tarafından tasdik edilen Anayasa değişikliği sürecini yürütmüş olmasıdır.
Ülkemizin yönetim sisteminde köklü bir değişiklik anlamına gelen bu Anayasa değişikliğinin, tüm partilerin ortak eseri olmasını gönülden arzu ederdik.
"ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ AK PARTİ VE MHP TARAFINDAN YÖNETİLMİŞTİR"
Ancak, Meclis’te grubu bulunan partilerimizden bazıları farklı bir politika izledikleri için, Anayasa değişikliği süreci, AK Parti ve MHP tarafından yönetilmiştir.
Esasen, bu sürecin temelleri 2007 Cumhurbaşkanlığı seçiminde yaşanan kriz esnasında atılmıştır.
Cumhurbaşkanını doğrudan milletin seçmesine imkân veren değişiklik, daha sonraki gelişmelerin habercisi olmuştur.
Doğrudan halkın oylarıyla göreve gelen ilk Cumhurbaşkanı olma şerefine nail olmamızın ardından her fırsatta, her zeminde başlanan işin tamamlanması gerektiğini ifade ettik.
Anayasa değişikliği gerektiren bu düzenlemenin gerçekleştirilebilmesi ancak, diğer partilerimizden destek alınabilmesiyle mümkündü.
MHP’nin bu yönde gösterdiği irade, 16 Nisan’a giden yolu açmıştır.
Meclis’in üzerine düşeni yapmasının ardından, milletimiz de nihai kararını hür iradesiyle sandıkta vermiştir.
Kabul edilen Anayasa değişikliğine göre Türkiye, 2019 yılında yapılacak seçimlerin ardından Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçecektir.
Yeni sistemin en önemli özelliklerinden biri yasama, yürütme ve yargı arasındaki ilişkileri netleştirmiş olmasıdır.
Ülkemizdeki mevcut sistemin en önemli zaafı, bu ilişkilerin birbirine karışıyor olmasıydı.
Yasamanın yürütme organının, yani Meclis’te çoğunluğu elinde bulunduran iktidar partisinin veya koalisyon partilerinin tahakkümü altında bulunduğu eleştirisi, böylece ortadan kalkmaktadır.
Bilindiği gibi yeni sistemde, yürütme erkini temsil eden Cumhurbaşkanı’nın bütçe kanunu dışında Meclis’e kanun teklifi veya tasarısı sunma imkanı bulunmuyor.
Yasama yetkisi, tamamen milletvekillerimizin uhdesine bırakılıyor.
Nasıl anayasa yasaların üzerindeyse, yasalar da Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin üzerindedir.
Yani, herhangi bir konuda yasa ile kararname çeliştiğinde, geçerli olan yasa olacaktır.
Daha da önemlisi, kararnameyle düzenlenen herhangi bir konuda Meclis yasa çıkardığında, yasa esas alınacaktır.