Yalan virüsünün aşısı bulunabilir mi?
Fransa'da Dr. Michel Schmitt ve ekibi, 2019'un son aylarında çekilen binlerce göğüs filmini incelerken korona virüs ile benzer iki bulgu belirledi. Yani hastalık Fransa'da 2019 sonunda başlamış!
Biz de "Bu hastalık, Çin'de ortaya çıkmış ve İran'a sıçramış gibi görünse de ABD ve İtalya'da 2019'un son aylarında yaygındı" diyorduk...
Peki bu konuda elimizde bilimsel bir araştırma mı vardı? Hayır, sadece haber takibi yapıyordum. Konuyla ilgili çok sayıda haber Avrupa, ABD ve Japonya medyasında çıkmıştı.
***
Deutsche Welle, yani Almanya'nın Sesi, "Koronavirüs Avrupa'ya 2019'da ulaşmış olabilir mi?" başlıklı haberde şu bilgiler vermişti:
"Prof. Adriano Decarli, 2019 yılının son üç ayında Milano ve Lodi arasındaki bölgede zatürre ve grip teşhisiyle hastaneye kaldırılanların sayısında ciddi artış olduğunu belirlediklerini söyledi."
Japonya'nın Asahi 21 adlı televizyon kanalı ise 21 Şubat 2020 günü yaptığı yayında "ABD'de yaşanan ve taç virüsünün sebep olduğu gripten 14 bin kişi öldü, 26 bin kişi de tedavi gördü. Amerikan Sağlık Bakanlığı'na göre ise ölü sayısı 10 bin ile 20 bin arasında." bilgisini vermişti. Oysa resmi olarak, o tarihte virüs ABD'de görülmemişti!
Türkiye'de de aynı dönemde, bilinen gripten çok ağır vakalar yaşandığını örnekleriyle bu sütunda incelemiştim.
***
ABD'de ölü sayısının yüksek görünmesinin sebebi, ilan edilen destek politikasıdır. Hastaneler, her vaka için devletten 13 bin dolar alıyor. Yoğun bakım yapılmışsa ücret üç katına çıkıyor!
Diğer taraftan, bütün dünyada, hukuka aykırı olarak, bilinen her türlü ilaç ve yöntem, hastalar üzerinde uygulandı. Kobaylar üzerinde de aynısı yapılıyordu zaten!
Hastalığın kan pıhtılaşması yüzünden ölüme sebep olduğu ise vakalar inişe geçtiği zaman anlaşıldı. Bu sebeple şimdi kan sulandırıcılar üzerinde duruluyor ama…
"Bu hastalık, grip veya zatürreye değil, hızlandırılmış bir kansere benziyor. Kanser nasıl hızlandırılabilir? Radyasyonla değil mi? Akciğer hücreleri, aniden şekil değiştiriyor. Bazı bilim adamlarına göre virüsü, hücreler üretiyor! Halk diliyle vücut kurtlanmaya başlıyor! Bağışıklığı güçlü olanlar, virüsleri öldürüp dışarı atıyor, zayıf olanlar atamıyor... Öyleyse neden kimse hastalığın bu yönü üzerinde durmuyor da herkes sicili bozuk Dünya Sağlık Örgütü'nün açıklamalarına boyun eğiyor?" diye sormuştum. Şimdi de aynı soruyu soruyorum.
***
Küresel ölçekte tıp dünyasının çare bulamadığı bir durumla karşı karşıyayız. İlaçlar denendi, oksijen takviyesi denendi olmadı. Şimdi "aşı" diyorlar ama aşı da hiçbir işe yaramayacak!
Bunu nereden mi biliyorum? Çünkü bu öyle bir hastalık ki insan hücrelerini patlatıyor ve vücuttaki hücre ölümünü hızlandırıyor. Bünye, ölen hücrelerin yerine yenisini koyamadığı ve bu suretle organlar arasında haberleşme kesildiği için hayat sona eriyor.
Şöyle izah etmeye çalışayım. Elinizi kaybederseniz, vücudunuz yeni el üretemez! Akciğerinizi kaybederseniz, vücudunuz yeni akciğer üretemez! Bütün mesele, hızlı hücre ölümünü durdurabilmektedir. Bu da ilaçla veya aşıyla değil, belki vücutta eksilen veya çoğalan neyse onu eski haline getirmekle mümkün olabilir. Tabii dış etkinin bir virüs olduğu ispat edilmiş değildir. Bu sebeple o dış etkinin ne olduğu, bilimsel olarak açıklığa kavuşturulmalıdır ki hastalığa kesin bir tedavi geliştirilebilsin. Fakat dünyada bu tespitlere bile tahammülü olmayanlar var ki asıl virüs, gerçekleri örtbas etmeye çalışan sansürcü zihniyettir.