İHA’nın haberine göre; Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Fatih Kaya bir organın ya da organın bir bölümünün anatomik bölgesi dışına, komşu bir boşluğa doğru kayması olarak tanımlanan karın ön duvarı fıtıklarının yeni doğan bebeklerden, ileri yaşlardaki erişkinlere kadar yaş ve cinsiyet gözetmeden herkeste görüldüğüne dikkat çekerek bilgi verdi.
“KASIK FITIKLARININ YÜZDE 86’SI ERKEKLERDE GÖRÜLÜYOR”
Erkeklerde yaşamın ilk yılında ve 40 yaşından sonra daha sık gözlendiğini ifade eden Dr. Kaya, oluşum şekli ve yerine göre direkt, indirekt ve femoral olmak üzere üç tip kasık fıtığı bulunduğunu, en sık rastlanan tipin ''indirekt fıtık'', en az görülmekle birlikte femoral fıtıkların yüzde 70-80’inin kadınlarda görüldüğünü anlattı.
Fıtıkların en sık karın bölgesinde görüldüğünü belirten Dr. Kaya, “Karın boşluğu içindeki organ ve dokuların karın duvarındaki zayıf bir noktadan geçerek cilt altına doğru kayması ile oluşur. Kasık fıtıkları ise karın duvarı fıtıkları arasında en sık rastlanılan fıtıklardır. Karın duvarı fıtıklarının yaklaşık yüzde 75’ini kasık fıtıkları oluşturur. Kasık fıtıklarının yaklaşık yüzde 86’sı erkeklerde görülür. Bunun nedeni erkeklerin kasık kanalı bölgesinin kadınlara göre daha zayıf olmasıdır. Erkeklerde anne karnında iken testisler bebeğin karnının içinde oluşup kasık kanalından geçerek testis torbasına doğru iner ve normal yerine yerleşir. Bu kanaldaki açıklık tam olarak kapanmaz ise bebek fıtık ile doğabilir. Sonuç olarak bu bölge erkekler için zayıf bir bölge olarak kalabilir ve hayatın herhangi bir vaktinde karın içi basıncın arttığı bir durumda tekrar bir açıklık oluşarak fıtık oluşumu söz konusu olabilir” diye konuştu.
En yaygın sebebin ''karın duvarındaki zayıflık'' olduğunu vurgulayan Dr. Kaya “Karın içi basıncı artıran ağır kaldırma, kronik kabızlık (ıkınma), erkeklerde gelişen prostat büyümesi nedeniyle idrar yaparken fazlaca ıkınmak, kronik öksürük yapan akciğer hastalıkları, karın içinde yer kaplayan kitle ya da sıvılar, gebelik, obezite gibi sebepler fıtık oluşumunda rol oynar. Ailede fıtık olması, erken doğum ve düşük doğum ağırlığı, konnektif doku bozuklukları kasık bölgesinden daha önce yapılan ameliyatlar da fıtık oluşumunu arttırabilecek diğer sebeplerdir” dedi.
“KORSELER FITIĞI TEDAVİ ETMEZ”
Ultrasonografi ve bilgisayarlı tomografi yöntemlerinin tanı sürecinde kullanıldığını belirten Kaya, tedavinin ise cerrahi dışında bir yöntem ile mümkün olmadığının altını çizdi.
Tedavinin geciktirilmesinin şikayetlerin ve fıtığın boyutlarının artmasına ve boğulma riskine yol açabileceği konusunda uyarıda bulunan Dr. Kaya “Kasık bağı olarak adlandırılan korseler fıtığı tedavi etmez, boğulma riskini azaltmaz. Bu tür ürünler uzun süre kullanıldığında fıtık kesesi yapışıklıklarını arttırarak cerrahi tedaviyi de güçleştirebilir. Cerrahi tedavi açık ve kapalı yöntemler olarak iki gruba ayrılır. Cerrahi tedavideki ana neden fıtığı oluşturan kese ve içindeki yapıların karın içine geri gönderilerek fıtığın kapatılması ve zayıf bölgenin güçlendirilmesidir. Her iki yöntemde de insan vücuduna uyumlu yamalar kullanılmaktadır ve tedavi başarısı oldukça yüksektir. Yine her iki yöntemde de genel anestezi yada spinal (belden yapılan) anestezi uygulanır. Açık cerrahide lokal anestezi de uygulanabilir. Açık ve kapalı yöntemlerdeki temel fark kullanılan yamanın açık yöntemlerde karın duvarındaki açıklığın önüne, kapalı yöntemlerde ise karın duvarının arkasına konulmasıdır. Özellikle iki taraflı fıtıklarda ve nüks etmiş fıtıklarda kapalı yöntemler önerilir. Kapalı yöntemde ameliyat sonrası ağrı daha az, günlük aktivitelere dönme süresi daha kısa olur” ifadelerini kullandı.
EN ÖNEMLİ BELİRTİSİ ŞİŞLİK
Fıtıkların en önemli belirtisinin kasık bölgesinde oluşan şişlik olduğunun altını çizen Dr. Kaya, özellikle ayakta iken ve karın içi basınç arttığında barizleşen, yatınca kaybolan şişliklerin tipik olduğunu ve doktor muayenesiyle anlaşılabileceğini söyledi. Diğer belirtileri ise “kasık bölgesinde ağrı, yanma hissi, ağırlık ve basınç duygusu, çekilme hissi, gurultu” olarak sıraladı.
Kasık fıtıklarının boğulmuş fıtık olarak adlandırılan istenmeyen sonuçları olabildiğine değinen Kaya “Bu fıtık tipi daha şiddetli belirtilere ve hatta gangren ve bağırsak tıkanıklıkları gibi hayati sonuçlara neden olabilir. Şiddetli ağrı yapan sert şişlik, bulantı, kusma, ateş, şiddetli karın ağrısı karnın tamamında şişlik gibi belirtileri olan hastaların vakit kaybetmeden hastaneye başvurmalıdır. Kasık fıtığı olan her hastada boğulmuş fıtık riski vardır. Kasık fıtığının boğulmuş hale gelip gelmeyeceğini ya da ne zaman gelebileceğini kestirmek mümkün değildir” şeklinde konuştu.
“BU ÖNLEMLERLE FITIK RİSKİ AZALTILABİLİR”
Toplumda sıklıkla görülen, tedavisi geciktirildiğinde tehlikeli sonuçlar doğurabilen kasık fıtıklarının kısa sürede ve başarıyla tedavi edildiğini vurgulayan Kaya," Fıtık riskini azaltmak için alınabilecek önlemler. Ağır kaldırmaktan kaçınılması, kabızlık ve fazla ıkınmaktan koruyucu olabilecek bol sıvı tüketilmesi, lifli ve posalı beslenilmesi, dışkılamanın geciktirilmemesi. Kronik öksürüğe neden olabilecek hastalıkların geciktirilmeden tedavisinin sağlanması. Sigaranın bırakılması. Zorlanarak idrar yapma şikayeti olduğunda gecikmeden üroloji bölümüne başvurulması ve obezite ile mücadeledir" diyerek sözlerini tamamladı.