Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) yılın 2. çeyreğine ilişkin Gayri Safi Yurt içi Hasıla (GSYH) verilerini açıkladı. Buna göre Türkiye ekonomisi 2. çeyrekte yüzde yüzde 7,6 büyüdü.
Ünlü ekonomist Meriç Köyatası Kişisel YouTube kanalında söz konusu büyüme rakamları ile ilgili değerlendirmelerde bulundu.
“BU ŞEKİLDE BÜYÜDÜKÇE FAKİRLEŞİYORUZ”
Büyüme rakamları için ‘Zehirli büyüme’ tanımını kullanan Köyatası; “Niye zehirli diyoruz. Çünkü ekonomi bu şekilde büyüdükçe toplumun büyük bir kısmı fakirleşiyor. Borcu artıyor. Bu nedenle zehirli büyümedir. Sürdürülebilir bir büyüme değildir.” dedi.
“MERKEZ BANKASI’NIN SATTIĞI DOLARLAR…”
Merkez Bankası’nda satılan dövizleri de eleştiren Köyatası; “Yarın çok arayacağız bu satılan dövizleri.Yarın dediğim birkaç ay sonra... İşte arkada kapıdan dolar satmasaydık da doları 18 yerine 25 tl olsaydı da Merkez Bankası’nda dolarımız olsaydı da doğalgaz ithal edebilseydik. Veya ilaç alabilseydik. Diyeceğimiz günler yakın.” ifadelerini kullandı.
Meriç Köyatası şunları söyledi:
BU ZEHİRLİ BİR BÜYEMEDİR
“Öncelikle bu enflasyon rakamları gibi inandırıcı mı değil mi diye tartışmıyoruz. İnandırıcı olduğunu kabul ediyorum. Ortada bir büyüme var. Ama eskiden hormonlu diyorduk şimdi bana göre zehirli büyümedir bu.
Ekonomide büyüme aslında iyi bir şeydir. Refahı arttırmak ve insanlar arasında eşit bir şekilde paylaştırmak. Ama bu büyüme de biz fakirleşiyoruz.
Hormonu yedik yedik sonuçta zehirli büyümeye geldik.
Niye zehirli diyoruz. Çünkü ekonomi bu şekilde büyüdükçe toplumun büyük bir kısmı fakirleşiyor. Borcu artıyor. Bu nedenle zehirli büyümedir. Sürdürülebilir bir büyüme değildir.
BÜYÜDÜKÇE BORCUMUZ ARTIYOR
Büyüdükçe halk soyuluyor. İktidar ve sanayici büyüdükçe vatandaş soyuluyor, iktidar zenginleşiyor.
- Ücretlerin milli gelirden aldığı pay iki yıl önce yüzde 36’dan şimdi yüzde 25’e düştü.
-Büyüdükçe borcumuz artıyor, cari açık şişiyor.
- Parası olan tüketici de parası enflasyonda erimesin diye ihtiyacı olmadığı halde tüketime yöneldi. Bu da ekonomi büyüdükçe borç üretir hale geldi. Sağlıklı ve sürdürülebilir bir büyüme değil.
Türkiye’de enflasyon ve faiz oranları arasındaki dengesizlik toplumun fakirleşmesi ve soygunun arkasında yatan temel şey enflasyon ve faiz arasındaki ilişkinin kopartılmasıdır.
Enflasyon ve faiz arasındaki ilişki kopartılması hükümet bizi kandırıyor. Faiz lobisine çalışmadıklarını söylüyorlar ama yalan söylüyorlar. Faiz ödemeleri, kur korumalı mevduat gibi ödemeler her sene bütçede daha da artıyor ama bunun bedelini Türk halkı ödüyor.
TÜİK’e göre yüzde 80-90 enflasyon varken kredi kullanan herkes; TÜİK’in üretici fiyatlarıyla yüzde 144 enflasyon ile yüzde 30 kredi kullanan herkes avanta kredi kullanıyor demektir. O kredilerle hiç kredi ile alakası olmayan toplumun üstünden haksız kazanç elde ediyor.
“ARKA KAPIDAN SATILAN BU DÖVİZLERİ ÇOK ARAYACAĞIZ”
Merkez Bankası arka kapıdan döviz satıyor. Yarın çok arayacağız bu satılan dövizleri.
Yarın dediğim birkaç ay sonra.. Donacağız. İşte arkada kapıdan dolar satmasaydık da doları 18 yerine 25 tl olsaydı da Merkez Bankası’nda dolarımız olsaydı da doğalgaz ithal edebilseydik. Veya ilaç alabilseydik. Diyeceğimiz günler yakın."
