Ucu nereye giderse gitsin!..
Dün söylenen bugün unutuluyor ya da unutturuluyor. Gündeme yeni tartışmalar sürülüyor. Ama, aslına bakarsanız, “güncel” sanılan tartışmalar da eski.
Yapılan şey, dün verilen sözleri, yalanları unutturmak!.. O yüzden, akla ne gelirse, alel acele ortaya atılıyor.
Bu bir bakıma, müflis (iflas etmiş) tüccarın eski defterleri karıştırarak, bir yerlerden para tırtıklamasına benziyor.
Seçimler yaklaşırken, AKP iktidarının halkı oyalamak için malzemesi, barutu kalmadığı için bunlar oluyor. Yoksa, yeniden türban ve anayasa tartışmasının anlamı var mı?
Oyuna alet olmak
Bizler unutmayalım, unutturmayalım.
Bakınız, 12 Eylül referandumu öncesi iktidarın en büyük propagandası, “12 Eylül 1980 darbesini yapanlardan hesap sormak!” idi.
Aradan bunca zaman geçti. Şimdi biz soralım.
Ey, “evet” diyen yüzde 58 içindeki vatandaşlarımız; ey AKP’ye bu yüzden destek veren ilerici solcularımız ve ey kendisine “eski ülkücü” diyen vatandaşlarımız!
Ne oldu, 12 Eylülcülerden hesap sordunuz mu? Niçin sustunuz? Ve niçin susturuldunuz?
Şimdi, bu oyuna alet olduğunuzu düşünüyor musunuz, yoksa hâlâ Evren ve arkadaşlarından hesap sormak için bekliyor musunuz?
Dünkü iddiayı bugün unutmak, “düşünce namusu” ile bağdaşır mı?
Eşref Bitlis ile Turgut Özal
Kamuoyuna sunulan yalanlardan biri de, eski Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis’in öldürülmesi ve 17 yıl sonra AKP’nin soruşturma açtırması!
Hatırlanacağı gibi, Bitlis’i taşıyan uçak, Ankara Yenimahalle üzerinde kışın düşmüş ve gerekçe olarak “buzlanma” gösterilmişti.
Oysa, Ceviz Kabuğu programlarına katılan uzmanlar çok farklı şeyler söylemişler, toplum da Bitlis’e suikast yapıldığına inanmıştı.
Burada da nedense Ahmet Özal devreye giriyor ve AKP’ye yaranmak için iddialar ileri sürüyor. Diyor ki, “Kürt sorununun çözümü için rahmetli babam ile Bitlis aynı fikirde idi!”
Bence, tümüyle gerçek dışı. Çünkü, Özal “Amerikancı”, Bitlis ise “Anti-Amerikancı” idi.
Turgut Özal’ın Kürt politikası ile Eşref Bitlis’inki taban tabana zıttı. Bitlis, Jandarma Komutanı olarak, Türkiye’de yerleşmiş Amerikan Çekiç Güç’ü ile PKK arasında bağlar olduğunu, Amerikan askerlerinin PKK’ya yardım ettiğini ve ABD’li komutanların PKK liderleri ile görüştüğünü kanıtlarıyla Özal’a sunmuştu.
Bu rapor önceki gün, AKP’yi destekleyen Sabah Gazetesi’nde bile yayımlandı, “Son Mektup” başlığı ile. Bitlis, Özal’a “Kod adı: Kale” adlı raporda bu belgeleri sunmuş. Taraf Gazetesi de, dün dürüstçe, “Bitlis, bu mektubu yazınca hedef oldu” diye yazdı.
Eski ve yeni bu gerçekler ışığında AKP’nin Eşref Bitlis soruşturmasına katkı vermeyeceğini düşünüyorum.
Hani standart sözleri vardı ya, “Ucu nereye giderse gitsin” diye.
Cesaretiniz varsa, gidin bakalım üzerine, ucu nereye gidiyor?
Türk Ordusu’nun bir “Türk” generaline yapılan suikasttan hesap sorabilecek misiniz?
Yoksa yakında, “Eşref Bitlis’i Ergenekoncular öldürmüş” diye, başka emekli komutanları mı tutuklatacaksınız?
Belgeler, Ahmet Özal’ın dediklerinin aksini gösterirse, “Sorumluları bulmadı, gerçekleri örtbas etti” diye Turgut Özal’dan hesap soracak mısınız?
Tıpkı, Kenan Evren’den hesap sorduğunuz gibi!..
* * *
Aslında bugün, “AKP’nin sürekli kazanmasının sırrını” ve “büyük operasyon” ile “Türk Ordusu’nun büyük başarısını” yazacaktım, ama artık pazara.
+++
HAYAT DEGİRMENİ
Ahmet Özal, “Aslan Güner babamın yaveriydi, ama 17 yıldır ondan randevu alamıyorum” demiş. Herhalde “yaverlik” ile “uşaklığı” karıştırıyor!..