Türkler neden her şekilde zehirleniyor?

CIA’nın İnternet sitesinde Türkiye’deki uyuşturucu ticareti ile ilgili bir not yayınlandı. Veryansın tv’nin kamuoyuna duyurduğu habere göre ABD Merkezi Haber Alma Teşkilatı CIA’nın internet sitesi olan cia.gov adresinde “Dünya bilgi kitabı” başlıklı alanın Türkiye ile ilgili kısmında önemli bir güncelleme yapıldı. 2 Ekim 2024 tarihinde güncellenen bilgiye göre, “Türkiye, yasa dışı uyuşturucu kaçakçılığı için önemli bir geçiş ülkesi. Türkiye-İran sınırında eroin ve metamfetamin ele geçirilmesinde artış yaşandı. Suriyeli uyuşturucu kaçakçıları Türkiye’de uyuşturucu ticaretinde önemli bir rol oynuyor.”

Türkiye’de son zamanlarda uyuşturucu trafiğinin arttığı herkesin bilgisi dâhilinde... Özellikle Orta Amerika ülkelerinden Türkiye’ye gemilerle, uçaklarla uyuşturucu taşındığı biliniyor. Öyle ki tonlarla ifade edilen kokain, Türk limanlarında ele geçirildi. Yalnız, 30 yıl önce dünya uyuşturucu trafiğinin toplam cirosu 1 trilyon dolar idi. Bugün dünya uyuşturucu cirosunun kaç trilyon dolar olduğunu istihbarat servisleri bilir! Doları her yerde takip eden ABD, uyuşturucudan elde edilen dolarları takip etmiyor mu? CIA bu haberle, ormanı gözden saklayıp ağacı göstermeye çalışmış oluyor...

***

CHP eski Genel Sekreteri Gürsel Tekin, uyuşturucu raporu gibi ayrıntılı bir açıklama yaptı ve “Türkiye’de uyuşturucu kullanımı, neredeyse ordumuzun asker sayısının beş katı kadar genci etkisi altına almış durumda. Telegram gibi uygulamalar üzerinden sahte isimlerle siparişler veriliyor ve adeta eve ekmek ister gibi uyuşturucu temin edilebiliyor. Sokak başlarında çeteler uyuşturucu satışı yaparken, gençler ellerinde silahlarla çetelere katılıyor, neredeyse militan gibi hareket ediyor. ‘Kamikaze’ olarak adlandırılan tetikçiler, çeteler için insan hayatına kast ediyor. Uyuşturucu bataklığına saplanan her bir genç, ülkemizin geleceğinden çalınmış bir umut demektir. Bu yüzden, hükûmeti acilen daha etkili, kapsamlı ve kararlı adımlar atmaya çağırıyoruz. Uyuşturucuyla mücadelede gerçek bir irade gösterilmediği sürece, yaşanan trajediler ne yazık ki son bulmayacaktır." dedi.

***

Bu arada, odatv’de Soner Yalçın, “Semih Çelik, Cem Garipoğlu, Göktuğ Boz, Serhat Tunçdemir... Kanlı vakaların karanlık yüzü” başlıklı yazısında, antidepresan kullanımındaki artışa dikkat çekti ve “2003 yılında 14 milyon 238 bin kutu antidepresan tüketilirken, bu sayı 2010'da 34 milyon kutuya, 2015'te 43,5 milyon kutuya ve 2018' de 55 milyon kutuya ulaştı. Bugün 62 milyona dayandı…

Ülkemiz insanlarına 'leblebi' gibi niye hap yutturuluyor? Antidepresanlar hem kullanıldığı sırada, hem de ilaç ani olarak kesildiğinde intihar veya düşmanca hareketler-saldırganlık gibi çok ciddi sonuçlara yol açabiliyor.” uyarısında bulundu.

***

CHP Rize Milletvekili Tahsin Ocaklı’nın da başka bir tespiti var...

Ocaklı, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, "Rize, Artvin, Giresun, Bayburt, Trabzon ve Samsun'un yer aldığı Doğu Karadeniz'in büyük bir bölümündeki ormanlar ile kamu ve hazineye ait nitelikli arazilerin maden sahası olarak gösterilmek istendiğini" söyledi.

Ocaklı, "Tarıma dayalı olan her türlü faaliyetin geçinememek gibi bir sonuca özellikle getirilmesinin kastı, madencilik faaliyetlerinin önünü açmaktır. Avrupa Birliği ülkelerinde ve gelişmiş birçok ülkede konumlu olan bu şirketler kendi ülkelerinde yaptıkları madencilik faaliyeti için yüzde 18-20 arasında vergi öderlerken, burada bunun yarısı kadar vergi ödüyorlar. Ürettikleri ürünleri dünya piyasalarına iki katına satıyorlar. Asıl önemli olan siyanürle toprağı ayrıştırmanın yasak olduğu ülkelerden gelen bu firmalar, siyanürü bizim ülkemizde kullanarak madencilik faaliyetlerini yapmak istiyorlar." diye konuştu.

***

Eş zamanlı olarak uyuşturucu ve antidepresan kullanımının artması, Doğu Karadeniz’de ve bütün yurttaki ormanlar ve yaylalar siyanürle zehirlenirken, pancar, fındık ve çay gibi temel gelir kaynaklarının geçim kaynağı olmaktan çıkarılması, tesadüf değil, aynı projenin alt uygulamalarıdır.

Tekirdağ’da GDO’lu ayçiçeği yağının ithal edilmesi, piyasada satılan zeytinyağlarının sahte çıkması, sahte ilaç üretimine engel olunmaması... Gençlerin sosyal medya uygulamaları üzerinden tuzağa düşürülmesi...

Türkiye, insanıyla, kültürüyle, doğasıyla zehirleniyor!

Bunlara bir de BOP ve "milletin çeşitliliğine dayanan Anayasa” girişimini ekleyin. Zehirleyemediklerini, birbirine düşürerek yok etmeyi planlıyorlar herhalde...

Yazarın Diğer Yazıları