Fatih Erboz / Ankara
Türkiye'nin daha da zorlu bir sürece adım adım yaklaştığını belirten Eslen, dünyada çok ciddi bir güç kavgası olduğuna dikkat çekti. Bu duruma hazırlıklı olmamız gerektiğini dile getiren Eslen, ABD'deki derin devletin Rusya'nın tehdit olarak tanımlanması konusunda Trump'a baskı yaptığını söyledi. Eslen, "Rusya ne kadar tehdit olursa NATO o kadar önem kazanacak. ABD derin devleti unsurları da NATO üyesi ülkelerin savunma harcamaları artacağı için bol bol silah satacak. Trump bu etkilemeye boyun eğmek zorunda kaldı" dedi. Şu anda Trump'ın ekonomik politikalarını belirlediğini, ticaret savaşlarını yönettiğini aynı zamanda ABD'nin alt yapısını yenilemeye çalıştığını bildiren Eslen, "ABD'nin dış politikalarını ve güvenlik stratejilerini generaller belirliyor. Trump'un yakın çevresindeki Savunma Bakanı Mattis, Beyaz Saray'daki kurmay başkanı, ulusal güvenlik danışmanı general ve şimdi de CIA'den gelen yeni Dışişleri Bakanı. Çok şahin bir kadro oluştu. Bunların dünyaya bakışları farklı. Savunma Bakanı Mattis başta olmak üzere, 1'inci Körfez savaşında, Afganistan ve Irak'ta savaştılar savaşa alışmış ve savaşı seven insanlar. Bu kadro aynı zamanda İsrail'e yakın, aynı inancı paylaşan, Müslümanları da düşman gören bir kadro" diye konuştu.
Bu durumun ABD'nin stratejik belgelerine de yansıdığını ifade eden Eslen, şöyle devam etti: "2017 yılında ABD ulusal stratejik güvelik belgesini yayınladı. Bu belgede altı çizilen önemli konu, ABD'nin 2. Dünya Savaşı'nda kurduğu liberal ekonomik uluslararası sistemi, Çin ve Rusya'nın çökerttiği oldu. Bu düzenin çökmesi ABD'nin küresel liderliğinin çökmesi anlamına geliyor. 2018 Ocak ayında ABD ulusal savunma stratejisini yayınladı. Burada Çin ve Rusya rekabetçi güçler, Kuzey Kore ve İran nükleer programları nedeniyle ayrıca İran Ortadoğu'da nüfuz alanını genişlettiği nedeniyle tehdit olarak tanımlandı. Rusya ve Çin büyük tehdit, Kuzey Kore ve İran ikinci derece tehdit olarak yerini aldı. Bu Türkiye için bir alarm. Çünkü ABD'nin büyük tehdit olarak gördüğü Rusya kuzey komşumuz, İran da doğudaki komşumuz. İki ülkeyle iyi ilişkilerimiz var. İran ve Rusya'yı tehdit olarak gören ABD ile aynı ittifakın içindeyiz ve müttefikiz, stratejik ortak olduğumuzu söylüyoruz. Bu Türkiye'yi ciddi bir jeopolitik çelişki içine sokuyor. Türkiye'nin önümüzdeki günlerde yaşayacağı en büyük stratejik mesele bu jeopolitik çelişki olacak. Jeopolitik çelişkiyi deneme politikaları ile sürdürmek mümkün değil."
ABD'nin 2018 yılının Ocak ayında Ulusal Savunma Stratejisi'ni yayınlamasının ardından Nükleer Stratejiyi de açıkladığını dile getiren Eslen, bu yeni strateji ile nükleer silahların modernizasyonu ve küçük çaplı taktik nükleer silahların çoğaltılmasını amaçladığını belirtti. Eslen, "Konvansiyonel gücü Çin'e ve Rusya'ya karşı yetersiz olan ABD bu nükleer strateji ile güç açığını nükleer imkânlarla karşılamayı amaçlıyordu. 1 Mart 2018 tarihinde bu hamleye Rusya devlet başkanı Putin nükleer şov ile cevap verdi. Süper sonic hızda değişik anti balistik füzelere, kıtalar arası atma imkânlarına sahip seyir füzelerine sahip olduğunu açıkladı" dedi.
Eslen, 1 Mart 2018 tarihinden itibaren dünyanın yeni bir nükleer dehşet dengesi sürecine girdiğinin altını çizerek, bu dengenin de Rusya ile ABD arasında gelişeceğini söyledi. Eslen, şunları kaydetti: "ABD başlattı, Putin cevap verdi. Nükleer dehşet dengesi de bizi etkileyecek. Türkiye ulusal güvenliğini sağlamak için gelişmiş S-400 füze ve hava savunma sistemlerini Rusya'dan alırken, ABD sisteminin radarlarını Kürecikte bulunduruyor, İncirlik'te ABD'nin nükleer silahları var. Bu çelişkiyi aşması da Türkiye'nin zor olacak. Trump ulusal güvenlik stratejilerini ve dış politika stratejilerini generallere emanet etti. Bunlar tehlikeli ve savaşçı insanlar. Bütün bu gelişmeler ve özellikle de Rusya ile ABD arasında başlayan nükleer dehşet dengesi Türkiye'yi yakından etkileyecek."
ABD'NİN İLK HEDEFİ İRAN
ABD için öncelikli hedefin İran olduğunu ve bölgenin bu dengeye göre pozisyona sokulduğunu vurgulayan Eslen, "Ortadoğu'da ister BOP ile ister Arap Baharı ile olsun, ABD'nin inisiyatifi ile tehdit olan ülkeler ya yakıp yıkıldı, ya da darbe ile siyasi yönetim değişikliğine uğratıldı" dedi.
Ortadoğu'da İsrail'e tehdit olabilecek tek ülkenin İran olduğunu bildiren Eslen, "ABD İran'a karşı Körfez'de bir cephe kurdu. Katar hariç bütün Körfez ülkeleri ile bunu yaptı. Bu ülkelerin ABD ve İsrail ile çok iyi ilişkileri var. Buradaki ittifakı İslam NATO'suna da benzetiyorlar. Bu Türk- ABD ve Türk- İran ilişkilerini çok yakından etkileyecek" diye konuştu. Bu zorlu süreçte denge politikalarının yetersiz kalacağına vurgu yapan Eslen, Türkiye'nin zorlu jeopolitik tercihlerle karşı karşıya kalabileceğine işaret etti.
Eslen sözlerini şöyle tamamladı: "Türkiye'de tartışılan mesele Afrin, Menbiç ve Fırat'ın doğusu. Türkiye'nin biraz kafasını kaldırıp Ortadoğu'da ve dünyada neler oluyor buna bakması gerekiyor. ABD- Çin, ABD- Rusya ilişkilerini, Ortadoğu'da İran'ın ABD'nin ve Körfez ülkelerinin hedefi haline dönüşmesini yakından izlemeli. CIA eski Başkanı Dışişleri Bakanı oldu. Bu da bir hazırlığın işareti. ABD'de ekonomi hariç yönetimi ele geçiren şahin generallerin bundan sonra ne yapacakları çok önemli. Türkiye ABD ilişkileri Afrin, Menbiç, PKK- PYD'den ibaret değil. Bu süreci iyi okuyup karşılaşacağı senaryolara karşı şimdiden çalışarak tedbirli olması gerekir. ABD'nin İran'a yönelik hamleleri olacak ancak Türkiye'den ne isteyecekler ve masaya ne koyacaklar, önemli olan bu."