Geçen seçimin sloganıydı işe de yaradı, slogancılar gene kazandı. Türkiye yüzyılının ilk altı ayında her şey daha da kötüleşti, halk fakirleşti, yaygınlaşan yoksulluk derinleşti. Ama olsun önemli olan ''kendini düşünmeyen halk'' değil, onu aldatarak seçimi kazanmaktı.
Sloganla yükselen siyaset esnafının şahikalar yaratacağı yeni bir sezona, yerel seçim maratonuna giriyoruz. Ayrıştırılıp kutuplaşarak mensup olduğu siyasi mahallesinde gettolaşan halkımızın derinleşen yoksulluk, canını yakan adaletsizlik gibi sorunları adeta gündem dışı konuşmalar. Gündeminde hep ''tokatçılar'' oluyor da siyaseten tokatlandığının farkına bile varamıyor.
İleri demokrasi sloganıyla gidilen referandumla 2010 Eylülünde değişen anayasa ile demokrasimiz, 2017'de taçlanan Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemiyle o kadar ilerledi ki adeta gözden kayboldu. İçeride sorgulanamayan bir yolsuzluk ve israf düzeni kuruldu. Dışarıda, hukukuna, kurumlarına ve yargısına güvenilmeyen bir ülke oldu. Uluslararası endekslerde yerlerde sürünüyor.
Slogan yerli-milli ama dünyanın her yerinden uyuşturucu baronları için ''salim liman'' olan ülkemde suç örgütleri adalet dahil her yerde. Bir Başsavcı adliyesinde çetelerle iş tutan yargıçları Hakimler ve Savcılar Kuruluna ihbar ediyor, ötekisi kontra çekip asıl usulsüzlük yapan o diyor.
Araklanan, tırtıklanan Hazine'nin acil ihtiyacı olan dövizi arayıp da bulamayan yeni Bakanı M. Şimşek “Gri listeden en kısa sürede çıkmak için gerekenleri hızla gerçekleştirip ülkemizin uluslararası kamuoyu nezdindeki olumlu intibasını güçlendireceğiz" diyor (15 Temmuz 2023)
Oysa kriminallerin albümünde hep baş köşede olan eski bir bakan; “Osman Kavala’yı serbest bırakmadık, Demirtaş’ı serbest bırakmadık, PKK ve FETÖ ile mücadelede kimseden talimat almadık diye Türkiye’yi gri listeye aldılar” demişti. (23 Ekim 2021)
Slogancı saygın demagogların hâkim olduğu bu siyaset düzeninin esir aldığı gündemle debelenen ülkemde demokrasi, tokatrasiye evrildi. O yüzden titan titana misali çarpan çarpana. Cumhurbaşkanının iftar yemeğine özel davetli olabilen Dilan Polat cemaati ile İmparator Ponzisi aysbergin görünen yüzü. Sayıştay raporlarına göre kanuni kılıflı tokatçılık her yerde.
Çoğunluğu iktidar partilerinde olmak üzere kırk yıllık siyasetçi eski bakan Cemil Çiçek; ''Türkiye ticareten, dinen ve siyaseten kandırılmış insanlar ülkesidir.'' dedi.(01Aralık 2023) Sözü hakikatin kendisi ve haklıydı da ne hikmetse mesuliyeti hiç üstüne almadı , kendini düşünmeyen halkı, niye kafaya taksındı.
Merhum Çetin Altan mevcut hali yıllar önce; ''Nefes almadan soyacaksın. Gözünü kırpmadan soyacaksın. Yurdunu seve seve, atalarını öve öve soyacaksın. Vatanla armut arasında hiçbir fark yoktur. İkisini de rahat rahat soyarsın. Buna karşı çıkanları da adalet adına hapishaneye koyarsın.” diye tanımlamıştı. Yolsuzluk dosyalarını açan gazetecilerin bir bahaneyle içeri atılması, azıcık eleştirenlerin susturulup sindirilmeye çalışılması da işbu tokatrasinin gereğidir.
Yerel seçimlerde, ihanet ettiklerini itiraf ettikleri İstanbul'u, çöpe giden 801 milyon dolarlık dinozorlu Ankaparklar yapmak için Ankara'yı ''düşman elinden kurtarma'' seferine çıkanlar hamasetle gene şahikalar yaratacaklar. Soyulduğunun farkına varamaması için oluşturulan yapay gündemin esiri olan halkımız, slogancıları değil de kendini düşünmeye başlayana dek bu devran böyle sürecek. Siyasi mahallesine hapsolup, alışkınlıktan ibaret zihni esaretinden kurtulup akılcı olanlar ancak bu çarkı kıracak. Aksi halde gene siyasi ponziciler kazanacak. Toplum; oyunu kendisi, ailesi ve yarınları için vereceklerin çoğunluğa erişmesiyle ancak huzur bulacak.
