Türkiye Cumhuriyet’nin bağımsızlığının teminatı olan Lozan Barış Anlaşması İstiklal Savaşı ile askeri alanda kazanılan başarıların diplomasi ile güvence altına alınması bakımından son derece önemlidir. 19 Mayıs 1919 tarihinde Atatürk’ün Samsun’a çıkışı ile başlayan bağımsızlık mücadelesi Lozan ile birlikte sona erdi.
Lozan Barış Antlaşması’nda ön söz olarak “devletlerin istiklal ve hakimiyetine saygı gösterilmesi” özellikle belirtildi. Bu prensip yeni Türkiye'nin I. Dünya Savaşı galipleri ile eşit şartlar altında, Lozan'da siyasi bir mücadeleye giriştiğini gösteren bir hükümdür. Türk istiklal ve hakimiyetinin tanınması bakımından da önem arz ediyor.
İmzalanan barış anlaşması 16 sözleşme, protokol, beyanname, barış anlaşmasının esas nüshası ve nihai senetten oluşuyordu.
Musul ve Kerkük dışında Türklerin yaşadığı bütün topraklar, yeni ve bağımsız Türk devletinin egemenliği altına girdi.
Kapitülasyonlara dayanan tüm adli ve ticari imtiyazlar, özel mahkemeler, dini ve etnik ayrıcalıklar kaldırıldı. Azınlık statüsü sadece Müslüman olmayanlara ve uluslararası uygulamalara uygun olarak verildi. Ulu Önder Atatürk’ün tabiriyle “Osmanlı Devleti’nin ekonomik ve mail egemenliğini temelinden yıkan bu aygıt, bir daha geri dönülmez bir biçimde yok edildi.”
Emperyalist devletlerin Doğu’da bir Ermenistan ve Kürdistan kurma girişimleri engellendi.
Lozan Barış Antlaşması Yunanistan tarafında büyük bir üzüntüyle karşılanmış; Venizelos Yunan Basınına verdiği bir demeçte, Lozan sonrası hislerini “derin bir melankoli ve hüzün” şeklinde tanımlamıştır. Ayrıca 1919-22 yılları arasında yaşanan savaşı da “Yunanistan’ı tamamen yıkıma sürükleyen bir savaş” olarak nitelemişti.