Türk Generali!
Türk askerinin yüksek özelliklerini -bir köşe yazısıyla değil- ancak kitaplar serisiyle anlatmak mümkün. Ama dünyanın en yetenekli bu eşsiz askerinden kısacık da olsa söz ettiğim zamanlar da oldu. Nitekim yıllar önce ordumuzu anlatan bir yazıda şöyle demiştim: “Bir Türk subayı, yabancı bir kurmay subaydan üstündür. Bir Türk kurmay subayı, yabancı bir generalden üstündür. Bir Türk generalinin ise dünyada eşi yoktur.”
Sevgili okuyucum, Türk askeri hakkındaki bu sözlerim bir abartı değil. Yazılarımı izleyenler bilir ki -güzelliği, başarıyı coşkunca övmenin dışında- gereksiz abartılardan kaçınmışımdır. Ordu konusundaki katı gerçek önümüzdedir: Türk Ordusu, Türk milletinin -tarihin örsünde dövülerek tavlanmış- eşsiz bir ‘çelik yeleği’dir. Özellikle generallerimiz... Nerede, neyi, ne zaman yapacaklarını çok iyi bilirler. Hepsinin kendine özgü değerleri, davranış biçimleri var. Bu özelliği Genelkurmay Başkanı olmuş generallerimiz içinde açıkça görmekteyiz. Nitekim şu 2000’li yıllarda üç Genelkurmay Başkanımızın destansı davranışlarına tanık olduk. Sayın Hüseyin Kıvrıkoğlu, Sayın İlker Başbuğ ve Sayın Işık Koşaner, bu konuda tarihin kulvarında önde gidenlerdendir...
Sayın Kıvrıkoğlu Paşamızın çalışmalarını takip etmiş olanlar; onun adının Türk tarihine altın harflerle yazılacağını da çok iyi bilirler. Sayın İlker Başbuğ Paşamızın ise çektiği şeref çilesini hepimiz biliyoruz... Ama bu üç değerli Genelkurmay Başkanı Paşalarımız içinde biri var ki; o ve onunla birlikte hareket eden üç Kuvvet Komutanı general ve amiralimiz, aynen Sayın Kıvrıkoğlu gibi, tarihte iz bırakacak birer şeref ve kahramanlık anıtıdırlar. İşte o generallerimiz: Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Erdal Ceylanoğlu, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Eşref Uğur Yiğit, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hasan Aksay... Pekiyi... Genelkurmay Başkanı ile beraber bu üç değerli general ve amiralimiz ne yaptı? Ne yaptı ki, biz böyle bir söz ettik? Şunu yaptı sevgili okuyucum: Geçerliliği tartışmalı sözde delillerle şerefli Türk Ordusu’nun subay, general ve amiralleri yanında; Genelkurmay Başkanı’nın ‘Çete Başı’ diye hapsedilmesini kabul etmeyip; Türk tarihinde bir ilk olarak 29 Temmuz 2011 günü topluca istifa ettiler!
Bu irade, gerçekten tarihte iz bırakacak postmodern bir kahramanlıktı! Şimdi Genelkurmay eski Başkanımız Sayın Işık Koşaner’in istifa sonrasında ordumuza yayımladığı veda mesajını okuyalım:
“Değerli Silâh Arkadaşlarım, Şu anda 173’ü muvazzaf, 77’si emekli olmak üzere 250 general-amiral, subay, astsubay ve uzman jandarma çavuş, hürriyetlerinden yoksun olarak tutuklu bulunmaktadır.
Tutuklamaların evrensel hukuk kaidelerine, hakka, adalete ve vicdani değerlere uygun olarak yapıldığını kabul etmek, birçok hukukçunun da ifade ettiği gibi, mümkün değildir. Bu durum, birçok defa yetkili makamlara iletilmesine, anlatılmasına ve takip edilmesine rağmen soruna yasal çerçevede bir çözüm bulunması mümkün olmamıştır. Haklarında henüz hiç bir kesin yargı kararı olmamasına rağmen tutuklu bulunan 14 general-amiral ile 58 albay, hürriyetlerinin tahdit edilmesinin yanı sıra mevcut yasalarımız gereğince bu yıl yapılacak Yüksek Askeri Şura’da değerlendirmeye girme hakkını kaybetmiş ve peşinen cezalandırılmıştır. Soruşturma ve uzun süreli tutuklamaların bir amacının da TSK’nın sürekli gündemde tutularak kamuoyunda bir suç teşkilatı olduğu izleniminin yaratılmaya çalışıldığı, bunu fırsat bilen yanlı medyanın da her türlü yalan haber, iftira ve suçlamalarla yüce ulusumuzu kendi silahlı kuvvetlerine karşı tavır almaya teşvik ettiği dikkatlerden kaçmamaktadır. Bu durumun önlenememesi ve yetkili makamlar nezdinde yapılan girişimlerin dikkate alınmaması Genelkurmay Başkanı olarak personelimin hak ve hukukunu koruma sorumluluğumu yerine getirmeme engel olduğundan, işgal ettiğim bu yüce makamda göreve devam etme imkânını ortadan kaldırmıştır. Şartlar ne olursa olsun TSK’nın kahraman mensuplarının kutsal görevlerinde bundan önce olduğu gibi bundan sonra da üstün disiplin, cesaret ve fedakârlıkla başarıya ulaşacaklarına olan kesin inancımı bir kez daha güvenle ifade ederken, TSK’nın tüm mensuplarına sağlık ve esenlikler dilerim.” Bayramınızı kutlar; esenlikler dilerim.