Türkiye’de kayıtlı ve güncel bilimsel tekniklere dayanan ilk tohum ıslahı işlemlerinin geçmişi ise 1925’e kadar dayanıyor. Eskişehir, tohum ıslahı istasyonunda gerçekleştirilen ilk çalışmalar, buğday üzerine işleniyordu.
Neredeyse bir asra merdiven dayayan Türkiye’de tarım ıslahı, teknik, organizasyon ve çeşitlilik açısından, günümüzde büyük değişimlerin adresi oluyor. Domatesten salatalığa kadar birçok farklı ekinin tohum ıslahı çalışmaları beklenen doğrultuda başarılı sonuçlar sunuyor.
Konuyla ilgili uzmanlar, ıslahın genetik çalışmalarla karıştırılmaması gerektiğine vurgu yapıyor. Hibrit tohumun doğal tohum olduğu aktarılıyor. Uzmanlar, üstün özelliklerin toplandığı tohumların bu şekilde üretildiğini dile getirirken, hibrit tohumların birçok katkı verdiğini açıklıyor. Hibrit tohumların, anne ve babaları belli olması, uzman ellerde melezlenmesi vurgu yapılan ilk nokta oluyor.
Belli standartlar kapsamında, gerçekleştirilen tohum ıslahı, GDO ile aynı algılansa da ıslahı gerçekleştirilmiş tohumların, genetiği değiştirilmiş organizmalarla bir tutulmaması gerektiği önemle belirtiliyor. Bununla beraber, tohum ıslahı çalışmaları seneler sürüyor ve ortaya çıkan hibrit tohumun(F1), saflaştırma ve melezleme aşamaları hassaslıkla gerçekleştiriliyor.
TOHUM ISLAHININ TEMEL AMAÇLARI ŞU ŞEKİLDE AÇIKLANIYOR:
Güncel iklim ve toprak şartlarına uygun ürünler belirlemek.
Ekinlerin, hastalıklara ve zararlılara karşı dayanıklılığını sağlamak.
Kaliteli ve verimli çeşitler üreterek, tarımsal gelişime katkı vermek.
Pazarda tüketicilerin ilgisini çekecek daha farklı renklerde, büyüklükte, biçimde, lezzet, aroma ve çekirdek formunda ekin üretmek ve ona uygun talep oluşturmak.
Yetiştirme tekniklerine tepkisi yüksek çeşitler yapmak. Su, gübre gibi dış etkenlerin verimli kullanımını gerçekleştirmek.
Hibrit yani ıslah edilen tohumlar; erkencilik, hastalık ve zararlılara karşı daha dayanıklı oluyor. Daha geniş adaptasyon yeteneği bulunan ıslah tohumlar, elverişsiz koşullarda bile nispeten daha çok verim imkanı sunuyor.