Avrupa Futbol Şampiyonası’nın (Euro 2020) ilk maçı için Milliler, Roma’da İtalya ile karşılaştı. Türkiye Futbol Federasyonu''nun masraflarını karşıladığı gazeteciler de oradaydı. Şimdiki durakları ise Bakü…
Geleneğin bozulmadığı ve maçları takip etmesi ve haber yazması gereken muhabirlerin dışında, TFF’nin davetlisi olarak hatırlı emekli gazeteciler ve gazete ve TV’lerin müdürleri Roma’da boy gösterip, meşhur Roma Çeşmesi’nin önünde hatıra pozları çektirdiği seyahat bitti.
Ama beleş gezi fırsatları bitmedi.
Biri bitiyor biri başlıyor mübarek.
Hani derler ya “Mevlam verdikçe veriyor” diye,
bunlarınki bir aşk hikayesi, çünkü bunlara TFF verdikçe veriyor.
Bir nevi sus payı gibi bir şey olsa gerek…
Tabii, medya sicillerine yazıldığı için, yani son Roma gezisi ifşa edildiği için bu defa Bakü’deki çift ‘L’li “Entellektüel faaliyetlerini” dikkati çeker diye sosyal medyada paylaşamayacaklar.
Haberciler yerine davetli olarak oraya giden Bakü beleşçilerini Alev Kuleleri bekliyor tabii… Hazar Denizi kıyısındaki lokantada bol havyar mezesi eşliğinde Bakü mutfağının menüsüne bakın.
Somonlu Kereviz Salatası eşliğinde,
Balık Levengisi ya da
Karides ve Somonlu Sebze Güveç söyleyebilirsiniz.
Doymazsanız,
Duşbara,
Azeri Plovu,
Bakü Baklavası,
Piti Aşı, Karpuz Reçeli,
Levengi ve Hazar’dan çıkan lezzetli balıklar var… Doyarsınız.
Hazar Denizi’nde yetişen ve Mersin balığından üretilen havyarı da unutmayın ha… Yiyin gari.
Ha, bu arada; rakınıza sakın su koymayın.
Su koyarsanız beyazlar.
Salak değiller ya, herkes rakı içtiğinizi anlar.
Onun için rakıya su katmayın ki beyazlamasın. Rakıyı yudumlarken, yavaş için, boğanızı yakmasın...
Hazar Denizi’nin ılgıt rüzgarı eşliğinde bırakın saçlarınız dalgalansın…
Yüzünüzde hissedin Bakü akşamlarının enfes keyfini…
Bir akşam rüzgarı değsin beleşçi teninize…
Bu arada medya kuruluşlarının “haber” yapsın diye yolladığı gazeteciler de bir alem.
Hepsi, kendi sosyal medyasının popülaritesi peşinde…
Yani kuruluşlarına değil kendi PR’larına çalışıyorlar…
Biliyorsunuz Instagram’da “iş birliği” adı altında ürünler tanıtan muhabirler de var.
Onlarında böyle bir çalışma yöntemleri var…
Sizi gidi sizii, sicilinize yazmadım sanmayın…
Gelelim şimdi stada… Türkiye Futbol Federasyonu’nun masraflarını karşılayarak İtalya’ya götürülen gazeteciler Roma Olimpiyat Stadı’nda oynanan İtalya- Türkiye maçında biletli tribünden maç izledi. Bakü’de de durum aynı olacak.
Bu insanlar gazeteciyse neden basın tribününde değil? Eğer gazeteci değilse orada ne işleri var?
TFF’nin bu konuya bir açıklık getirmesi gerekmiyor mu?
Neticede babasının parası harcamıyor TFF, devletin parasını harcıyor. Kamuya ait parayı harcıyor.
TFF’ye sponsor olmak demek gökten para geldi demek değil ki, vergi vermesi gereken şirketler vergi yerine sponsor oluyorlar ve böylece vergiden düşüyorlar.
E, demek ki bu para halkın parası… Yani TFF her bir kuruşun hesabını vermek zorundadır.
Bu ülkenin gerçek haberci futbol temsilcileri - muhabirleri, emekçi basın mensupları evinde otururken; her dönem baş tacı edilen isimler yine masalardan masaya yemeklerden yemeğe gezilerden geziye gidecek öyle miii…
Ne güzel hayat be…Yiyip, içip, maçını seyredip, eğlenip gezdikten sonra Türkiye’ye dönecekler…
Yahu bir söz vardır, “Yediğiniz içtiğiniz sizin olsun, siz gördüklerini anlatın” diye…
Yani, bari gittiniz oralara habercilik yapın biraz.
Buradaki insanların haberi olsun...
“Gezdik gezdik doymadık” yapmayın bari…
Spor Medyasının Sicil Amiri