Suriyeliler, yeni rejim kurmak için mi getirildi?

Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, Türkiye ile Libya arasında imzalanan Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırasıyla iki ülke arasında hakkaniyet esasına göre bir hat çizildiğini belirtti ve "Bu olumlu ve önemli bir adımdır. Bu anlaşmanın Türkiye'ye karşı yapılan bazı oyunları bozacağı gözüküyor." dedi.

***

İlker Başbuğ, mutabakatın nasıl sonuçlar doğuracağını şöyle özetledi:

"Bu muhtıra, birinci olarak Yunanistan'ın adalara dayalı olarak tayin ettiği kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölge tezini bozmaktadır. Esas önemli olan ise Avrupa Birliği'nin Doğu Akdeniz doğal gaz boru hattı 'East-Med' projesi var. Deniz altından yapılacak ve Akdeniz'den gelerek Girit üzerinden Avrupa'ya doğal gaz ulaştıracak. Bu bir noktada Türkiye'nin bypass edilmesi amacını güden bir proje... Siz Libya ile bu anlaşmayı imzalayarak East-Med projesini biraz engelliyorsunuz, yaygara da buradan çıkıyor."

Peki, tek başına bu muhtıra, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki çıkarlarını korumaya yeter mi? Elbette yetmez. Başbuğ, bu konuda da "Toprak bütünlüğünü korumuş bir Suriye, milli güvenliğimiz için vazgeçilmez noktadadır. Bunun yolu ise bir an önce Suriye merkezi hükümeti ile olan siyasal ilişkilerin normalleştirilmesidir. Doğu Akdeniz konusunda da Suriye ile işbirliği yapma mecburiyetimiz var." dedi.

***

Türkiye'yi yöneten siyasi irade ise bir taraftan Libya ile varılan mutabakatı onaylarken, diğer taraftan Suriyelileri vatandaşlığa almayı hızlandırdı!

Bugüne kadar 110 bin Suriyelinin Türk vatandaşlığına alındığını bu sayının arttırılacağını söyleyen Tayyip Erdoğan, Suriyeliler arasında nitelikli eleman konumunda çok fazla kişi olduğunu söyledi.

Erdoğan, "Biz bombalardan kaçanları Suriyeye göndermedik öyle bir niyetimiz de yok. Vatandaşlık hakkını aldıkları andan itibaren, bunların içinde mühendisler, mimarlar, doktorlar var. Bunların içinde hukukçular var. Bu noktada kabiliyeti olan insanları niye bombalara teslim edelim. Kendi topraklarına dönmek isteyenler, gönüllülük esasına dayalı dönecekler. Hele hele şu anda güvenli bölge tezimiz tutarsa, bizim planımız hazır, 440 kilometrelik Tel Abyad'dan Irak sınırına kadar alanda projeleri hayata geçireceğiz. Buradaki konutlarla 1 milyon insanı yerleştirebiliriz. Bu insanlar burada kalabilir. Asla cebri bir şey söz konusu değil." dedi.

1 Ağustos 2019'a kadar resmi verilere göre, 92 bin 280 Suriyeliye vatandaşlık verilmişti. Erdoğan'ın "110 bin Suriyeliye vatandaşlık verdik" açıklaması, son 4 ayda 17 bin 720 Suriyeliye daha vatandaşlık verildiğini gösteriyor.

***

Bilindiği gibi Erdoğan, son ABD gezisinden dönerken uçakta "Trump bana, 'Suriyelileri vatandaş yapın' dedi" diye konuşmuştu.

Suriyeliler meselesinin AKP'ye oy kaybettirdiğini bilmesine rağmen Erdoğan'ın "Suriyeliler vatanlarına dönecek" söyleminden vazgeçerek "Suriyelileri vatandaşlığa alıyoruz.. Tabi bundan Bay Kemal rahatsız olur. Çünkü o 'Suriyelileri Suriye'ye göndereceğiz' diyor. Biz bombalardan kaçanları Suriye'ye göndermedik öyle bir niyetimiz de yok." demesi, Trump'ı kırmadığını gösteriyor!

Yoksa Suriyelilerin Türkiye'ye getirilmesinin sebebi, nüfus yapısının değiştirilmesi, böylece ulus devletten vazgeçilerek Türk-Arap-Kürt konfederasyonu kurulması mıdır?

Öyle ya Graham Fuller, "Atatürkçülük ölmüştür. Ulus devletler dönemi bitmiştir. Türkiye, Osmanlı gibi çok kültürlü, çok dinli ve çok ırklı bir yapıyı benimsemelidir. Bunun için en iyi yol Ilımlı İslam'dır. Etnik kimlikler kendilerini ifade edebilmelidir" demiyor muydu?

Suriyeliler, Türkiye'yi "çok milletli" bir yapıya doğru sürüklemiyor mu?

Yazarın Diğer Yazıları