Suriyeliler neden gönderilmiyor?
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Kahramanmaraş Geçici Barınma Merkezi'ni ziyaret etti ve Suriyelileri kastederek "Sayın Cumhurbaşkanımızın sınırlarımıza kardeşlerimizin zoraki geldikleri ilk dakikadan itibaren tavrı, ensar ve muhacir olmuştur. Dünya yalnız bıraksa da birileri yanlış anlasa da birileri yanlış anlatsa da birilerinin hoşuna gitmese de kim ne yaparsa yapsın bizim bu anlayıştan vazgeçmemiz mümkün değildir" dedi.
Soylu, "Bugün Türkiye'de 3 milyon 639 bin Suriyeli geçici koruma kapsamındadır. Bunların 100 bini de kamplardadır. Hem kamplarda hem de kamp dışında olan kardeşlerimizle önemli bir uyum politikası yürütmeye çalışıyoruz. Eğitim, sağlık, mesleklendirme, diyanet ve birçok politika bu başlık altında gerçekleşmiştir." diye bilgi verdi.
***
"Uyum politikası" denildiği zaman, uzun vadeli bir program anlaşılır. Suriyelilerin kalması öngörülüyor ki uyum politikaları uygulanıyor!
Geçici koruma kapsamında olan insanlar, bayram ziyareti için kendi ülkelerine gidip gelebiliyorsa, uluslararası hukuka göre bu statülerini kaybetmezler mi?
Konunun uzmanı Prof. Dr. Sibel Özel, Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan makalesinde geçici koruma statüsünü de inceledi:
* "Geçici koruma statüsü Suriyelilere Türkiye'de koruma sağlarken, şartlar düzeldiğinde vatanlarına dönmelerini zorunlu kılan bir statüdür. Dolayısıyla yılın belli dönemlerinde Suriye'deki akrabalarını ziyaret edip, Türkiye'ye dönüp yaşamını burada idame ettirmek statünün anlamı ile bağdaşmaz. Bu durum mülteci statüsü ya da uluslararası koruma statüsü ile de bağdaşmaz.
* Kaçtığı ülkeye kendi rızasıyla dönen ve sonra sığındığı ülkeye geri gelen kişi uluslararası hukuk anlamında mülteci de değildir, uluslararası koruma kapsamında da değildir. Geçici koruma statüsü de anlamını yitirmiştir. Bu durum hukuki değil, tümüyle siyasi bir karardır."
***
Peki Suriyelileri inatla Türkiye'de tutmak kararının siyasi hedefi nedir?
Öyle ya Sibel Hoca, "Geçici koruma statüsünden yabancılar için öngörülen diğer statülere geçiş söz konusu değildir. Diğer yandan bu statünün TC vatandaşlığına alınma yoluyla sonlandırılması da ulusal ve uluslararası hukuka aykırıdır." diyor:
* Sadece uzun dönem mülteciler için uluslararası hukukta kabul edilen vatandaşlığa alma yöntemi, geçici koruma altında olan Suriyeliler için hukuki bir talep olarak ileri sürülemez.
* Demografik yapıyı kökten değiştiren, büyük ekonomik ve sosyal problemlere neden olan bu meselede hukukun uygulanması, ırkçılık ya da faşizm olarak değerlendirilemez. Meselenin Almanya'ya işçi olarak, Almanya'nın davetiyle kontrollü sayılar halinde giden ve Alman ekonomisine büyük katkı yapan Türk işçilerle ilişkilendirilerek konuşulması da mümkün değildir.
* İstisnai vatandaşlığa alınma yöntemiyle TC'nin değerler sistemini kabul etmeyen bir Suriyelinin vatandaşlığa alınması mümkün değildir. TC'nin değerler sisteminin laiklik ve kadın-erkek eşitliği noktasında temsil edildiğini vurgulamak gerekir. Şiddet eylemlerine katılmış, laik hukuk düzenini kabul etmeyen, çok eşliliği kimliğinin bir parçası olarak gören Suriyelilerin TC vatandaşlığına alınmaları hukuken mümkün olmadığı gibi, siyasi nedenlerle bu yola gidilmesi çok ciddi sosyolojik sorunlara yol açacaktır."
***
Suriyeliler, "Türk-Arap-Kürt Federasyonu"nun alt yapısını oluşturmak üzere Türkiye'ye sürüldü veya getirildi! Suriyelilerin getirilmesi, Türkiye'nin nüfus yapısı değiştirilerek anayasa ve rejim değişikliğine gerekçe sağlamak için bir ön hazırlıktır. Bu sebeple geri gönderilmeleri savsaklanıyor!
Bu proje, ABD-İsrail tasarımıdır ve ilk olarak terör örgütü başı Abdullah Öcalan tarafından dile getirilmiştir. Bütün partilere dayatılan proje de budur. Maalesef, ABD'ye açıkça veya örtülü olarak "Projeyi biz daha hızlı yaparız" mesajı veren kadrolar mevcuttur! Bu durum ancak halk tarafından anlaşılırsa proje tamamen çöker.